(A CALL FOR THE NOBEL PEACE PRIZE COMMITTEE)

(NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ KOMİTESİNE ÇAĞRI)

Değerli Okuyucular:

Günümüz dünyasında, bireysel ve etnik kimliklerin bastırılması, yok sayılması, inkâr edilmesi ve her türden özgürlüklerin engellenmesine karşı kararlı bir şekilde mücadele eden, “insan” denen varlığın onuru için tüm baskılara göğüs geren, bu uğurda bir ömür tüketen iki büyük BİLGE AYDINI, Amerikalı Yahudi asıllı Noam Chomsky (nom çamski) ve Türk asıllı İsmail Beşikci’yi birlikte ele alıp sizlere tanıtmak istiyorum. Her ikisi de çalışmaları ve verdikleri mesajlarla mensup oldukları etnik aidiyetin çok ötesine uzanmış, evrensel bir değer olarak tarihe mal olmuşlardır.

             İsmail Beşikci                                        Noam Chomsky

Günümüzde “Aydın” kelimesi gelişigüzel kullanılmakta, her üniversite mezununu, akademisyenini, iş insanını, kısacası ağzı laf yapanı “Aydın” olarak tanımlamak bir gelenek haline geldiğinden Chomsky ve Beşikci’yi “BİLGE AYDIN” ifadesiyle bu genel tanımdan ayrı tutmaya özen gösterdiğimi özellikle bilmenizi istiyorum.

 “NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ” İÇİN SEFERBERLİĞE ÇAĞRI

Cesur yürek bu iki büyük BİLGE AYDINI eş zamanlı olarak Nobel Barış Ödülüne aday göstermek tarihi bir sorumluluk olarak önümüzde durmaktadır. Bilindiği gibi milletvekilleri, akademisyenler ve bazı özel kurumlar Nobel Komitesine başvuru hakkına sahiptirler.

Özellikle Kürt milletvekilleri ve akademisyenlere çağrıda bulunmak istiyorum: Birlikte el ele verip özel bir komite oluşturmalı, geniş katılımlı bir başvuru hayata geçirmelidirler.

Yaşamının 17 yılını karanlık zindanlarda geçiren özelde Kürt kimlik hakları genelde bilim insanının özgür duruşunu savunmak için kararlı bir mücadele veren değerli hocamız İsmail Beşikci’yi Nobel Barış Ödülüne aday göstermek hepimizin görevi olmalıdır.

NİÇİN NOAM CHOMSKY NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜNE ADAY GÖSTERİLMELİDİR?

Noam Chomsky, birkaç sebepten dolayı 20. ve 21. yüzyılların en etkili düşünürlerinden biri olarak kabul edilmektedir:

DİLBİLİM: Chomsky, dilbilim alanını devrimleştirdi. Chomsky’den önce, dilbilim teorisine, davranışçılık ekolü hakimdi. Dil kazanımının alışkanlık ve taklit sonucu olduğunu ileri süren bu görüşü Chomsky, doğuştan gelen “evrensel dilbilgisi” fikri teziyle sorguladı. “Syntactic Structures” (1957) adlı kitabı, dönüşümlü-üretici dilbilgisi kavramını tanıttı. Bu yaklaşım, insanların dil kazanımı için doğuştan bir kapasiteye sahip olduğunu kanıtladı. Chomsky, bu nedenle çocukların anadillerinde eğitim görmesinin engellenmesinin en büyük insanlık suçu olarak görmüştür.

POLİTİKA VE AKTİVİZM: Chomsky, ABD dış politikasını, medyanın rolü, kapitalizm ve diğer sosyo-politik konulardaki eleştirileriyle tanınır. “Manufacturing Consent” adlı eserinde, medyanın bir propaganda sistemi olarak nasıl çalıştığını, rahatsız edici gerçekleri nasıl filtrelediğini ve belirli bir gündemi nasıl desteklediğini açıkça ortaya koymuştur.

Manufacturing Consent (Rızanın İmalı) kitabının kapağı

FELSEFE: Chomsky, özellikle zihin ve dil felsefesi alanında felsefeye katkıda bulunmuştur. Bilişsel bilimdeki diğer yaygın teorilere karşı argümanlar sunmuştur.

DAVRANIŞÇILIĞIN ELEŞTİRİSİ: 1950’lerde, önde gelen bir davranışçı olan B.F. Skinner, dili basitçe bir şartlanma ürünü olarak önermiştir. Chomsky, Skinner’ın “Verbal Behavior” adlı kitabının eleştirisinde, özellikle dil kazanımı gibi karmaşık insan davranışları için davranışçı açıklamaların yetersizliğini kanıtlamıştır.

KAMUSAL SÖYLEMDEKİ ROLÜ: Akademik çevrelerin ötesinde, Chomsky kamusal bir entelektüel olarak tanınmaktadır. Sık sık konuşmalar yapmakta, makaleler yazmakta ve geniş bir yelpazede röportajlar vermektedir.

KALICI MİRAS: Chomsky’nin fikirleri zamanın sınavından geçmiş ve kendisini kanıtlamıştır. Geliştirdiği teoriler, ayrıca psikoloji, bilişsel bilim, felsefe, bilgisayar bilimi ve yapay zekâ gibi alanlarda da derin bir etki yaratmıştır.

ÖZETLE, Noam Chomsky’nin önemi; dilbilime yaptığı katkılardan, politik söylemlerinden, acımasız eleştirilerinden, üstlendiği aktif rolünden ve çeşitli disiplinlere ve kamusal düşünceye olan etkisinden kaynaklanmaktadır.

NİÇİN İSMAİL BEŞİKCİ NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜNE ADAY GÖSTERİLMELİDİR?

İsmail Beşikci, Türk sosyolog, yazar ve düşünürdür. Türkiye’de Kürtlerin tarihi, sosyal ve kültürel durumu üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinir. Ayrıca, Türkiye’nin resmî ideolojisi olan Türk-İslam sentezi ve Kemalizm’e eleştirel yaklaşımıyla da tanınır.

Beşikci’nin yaşamındaki belli başlı dönüm noktaları şunlardır:

AKADEMİK KARİYERİ: 1964 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Fakültesi’nde asistan olarak göreve başladı. Kürt meselesi üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle birçok kez tutuklandı ve hapse atıldı.

HAPİSHANE YILLARI: İsmail Beşikci, yazdığı kitaplar ve makaleler nedeniyle defalarca hapse girdi. Toplamda ömrünün 17 yılını hapiste geçirdi ve 50’den fazla dava ile karşı karşıya kaldı.

YAZDIĞI ESERLER: Beşikci’nin yazdığı eserler, özellikle Türkiye’de Kürtlerin sosyo-kültürel ve tarihi durumuna odaklanmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin Kürt politikalarını eleştiren ve Kürtlerin haklarına dikkat çeken birçok kitabı vardır.

KÜRT SORUNUNA YAKLAŞIMI: İsmail Beşikci, Kürt meselesine bilimsel bir yaklaşımı benimsemiştir. Türkiye’de Kürtlerin yaşadığı sosyal ve politik sorunları tarihsel, sosyolojik ve antropolojik perspektiften incelemiştir.

İsmail Beşikci, insan hakları ve azınlık haklarına yaptığı katkılardan dolayı birçok ödül kazanmıştır.

ÖZETLE, İsmail Beşikci, Türkiye ve dünyadaki Kürt meselesine ışık tutan önemli çalışmaları ve bu konudaki eleştirel yaklaşımıyla tanınan önemli bir akademisyen ve düşünürdür.

 NOAM CHOMSKY (nom çamski) KİMDİR?

Noam Chomsky’nin çocukluğu, büyüdüğü mahalle ve babası

Nüfustaki adıyla Avram Noam Chomsky, 7 Aralık 1928 tarihinde Philadephia şehrinde dünyaya gelir. Anne ve baba tarafından Yahudi asıllıdır.

Babası Dr. William Chomsky, 1897’de Çarlık Rusya’sı sınırları içindeki bugünkü Ukrayna’nın Kupel şehrinde dünyaya gelir. 1913 yılında askere gitmemek için Çarlık Rusya’sından ABD’ye göç eder. Baltimore şehrinde zor işlere girip çıkar. Bir fırsatını bulup Baltimore Hebrew İlkokulunda İbranice dersler vermeye başlar. İşte böyle bir zamanda Elsie Simonofsky ile tanışır.

Elsie Simonofsky, 1903’de Çarlık Rusya’sı sınırları içindeki Belarus’un başkenti Minsk yakınındaki Bobruysk kasabasında dünyaya gelir. Ailesi 1906’de ABD’ye göç eder. William ve Elsie, Baltimore’da tanışır, 1927’de evlenirler; hemen ardından Philadelphia’ya taşınırlar. Birlikte Mikveh Musevi Okulunda ders verirler.  Dr. William, İbranice grameri konusunda dünyanın en önde gelen araştırmacılarından biri olur.

Noam Chomsky, ilkokula babasının müdür olduğu Musevi Okulunda başlar. Yahudi asıllı olması nedeniyle Alman ve İrlandalı göçmenlerin yoğun olduğu mahallede dışlanır, saldırıya uğrar. Bu durum Chomsky’nin siyasete ilgi duymasına neden olacaktır.

Chomsky, çocukluk yıllarını şöyle anlatır: “Yoğun şekilde babamın kütüphanesinde bulunan İbranice yazılmış 19’ncu ve 20’nci yüzyıla ait kitapları okuyordum. Zamanımın büyük kısmını Musevi Okulunda geçiriyordum. Sonraki yıllar İbranice hocası oldum. Siyasete ilgim Siyonizm düşüncesiyle yoğrularak gelişti.”

Chomsky liseyi, Philadelphia’da Central High School’da tamamlar. 1945-50 yılları arasında Pensilvanya Üniversitesi’nde Dilbilim, Matematik ve Felsefe eğitimi alır. Üniversite eğitimine devam ederken aynı zamanda Musevi Okulunda İbranice dersler verir. Üniversite öğrencisiyken sosyalist görüşü benimsemiş olan Chomsky, eğitimine son verip Filistin’e gitmek, orada Arap ve Yahudilerin birlikte barış içinde yaşayacağı sosyalist bir toplum kurma isteğine kapılır.

Pensilvanya Üniversitesi ve öğretim görevlisi Noam Chomsky

Chomsky, yaşamının ilk yıllarından itibaren dilbilime özel bir ilgi duyar. 1951-55 yılları arasında kazandığı bir bursla eğitimine Harvard Üniversitesi’nde devam eder. Daha sonra doktora çalışmasını Pensilvanya Üniversitesi’nde tamamlar. MIT üniversitesinde Dilbilim, Bilişsel Bilim ve Zihin Felsefesi konularında ders verir.

Noam Chomsky, dilbilim araştırmalarına devam ettirirken Descartes ve Plato gibi filozofların çalışmalarıyla tanışır, dolayısıyla felsefeye derin bir ilgi duyar.

Chomsky’e göre dil, soyut ve doğuştan edinilen bir olgudur. Dilbilim alanında kısa sürede uluslararası üne kavuşan Chomsky, bu ilgisini İbranice gramer uzmanı babasına borçlu olduğunu ifade etmiştir.

“Generative grammar (üretici gramer)” olarak adlandırdığı yöntemi kullanarak doğal dillerin detaylı bir analizine yapar. Chomsky başarılı bir şekilde matematik ile dilbilimi ilişkilendirir. Görüşlerini 1957’de yayımladığı “Syntactic Structures /Sözdizimsel Yapılar” isimli eserinde ifade eder ve 1965’de yayımladığı “Aspects of The Theory of Syntax / Sözdizim Teorisinin Boyutları” isimli kitabında sistemli bir hale getirir.

 

Noam Chomsky’nin önemli birkaç kitabı

Noam Chomsky, dilbilim ve felsefe çalışmalarının yanı sıra siyasetle ilgilenmiş, Vietnam Savaşı’ndan itibaren ABD dış politikası ve ekonomi politikalarına yaptığı eleştirilerle dünya çapında ün yapmıştır.  Anarko-sendikalist harekete sempati duyan Chomsky, dünyada en fazla alıntı yapılan yaşayan insan unvanına sahiptir.

Chomsky, 1967 yılında “Sıradan Aydınların Sorumluluğu” isimli bir yazı yayımlar. Medyaya ve akademisyenlere çağrı yaparak hükûmetin uyguladığı baskılara direnmeye davet eder. Çok geçmeden Chomsky, ABD emperyalizminin en önde geleni eleştirmeni ve halkın vicdanı olmayı başarır.

Aktivist Chomsky

Chomsky, “Her insan, isterse dini bir aziz veya acımasız bir canavar olabilme kapasitesine sahiptir; her şey bize bağlı,” sözüyle insan iradesinin kötülüklerin ve iyiliklerin temelini oluşturduğunu ifade eder.

Filistin ve İsrail sorunu hakkında görüş belirtmesi için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na davet edilen Chomsky, yaptığı konuşmada şöyle der:

“Dünyada birçok sorun o denli karmaşık ve içinden çıkılmaz haldedir ki bu durumu sonlandırmak için insanda küçük bir adım atmak isteğini bile bırakmaz.”

İlk eşi Carol Chomsky ve ikinci eşi Valeria Chomsky

Chomsky, babasının yolundan giderek bireyin görevini şöyle tanımlar:

“İdeal bireyler, düşüncelerinde özgür ve bağımsız kalmaya çaba gösteren, dünyayı iyileştirmek ve geliştirmekle ilgilenen ve yaşamı herkes için daha anlamlı ve değerli kılmaya çalışanlardır.”

İSMAİL BEŞİKCİ KİMDİR?

Eğer, “Bir kalem dünyaya bedeldir,” diye bir özdeyiş varsa bunun en güzel örneği Sayın İsmail Beşikci’dir.

İsmail Beşikci, Türk kökenli bir ailede büyüdü. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistan olarak görev yaparken önce küçük bir adım attı. Sosyoloji biliminin objektif yöntemlerini Doğu Anadolu’daki göçer Kürt aşiretlerden birisine uyguladı ve ses getiren “Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme” isimli doktora tezini yayımladı. Çok geçmeden devasa bir sorunla karşı karşıya olduğunu fark etti. Yıllardır kimsenin seslendirmeye veya yazmaya cesaret edemediği Kürt Sorununun çetrefili yapısı ilgisini çekti ve derin tahliller yaparak sorunu tüm boyutlarıyla irdelemeye koyuldu.

Kendisini çevreleyen akademik ön yargılara ve engellere aldırmadan peş peşe kitaplarını yayımladı. Kürt Sorunu artık anlaşılabilir bir öze kavuşmuştu. Bir bilim insanının cesareti, kararlılığı ve inadıyla çalışmalarına devam etti.

Elbette resmi görüş ve yerleşik değerlerin Sayın Beşikci’ye tahammülü yoktu. Üniversiteden uzaklaştırıldı. Cezaevi o günden sonra İsmail Beşikci’nin doğal mekânı oldu. Defalarca cezaevine girip çıktı. Yaşamının 17 yılını cezaevinde geçirdi.

Beşikci, dört duvar arasında yorulmadı. Pes etmedi. Boş durmadı. Düşüncelerini kaleme almaya devam etti. 36 kitabı tüm yasaklara rağmen kardelen çiçekleri gibi üzerini örten kar yığınlarını delip boy verdi, okuyucusuyla buluştu.

O, artık başlı başına bir ekol ve konusunda en yetkin isimdir. İsmail Beşikçi Vakfını kurarak mücadelesini taçlandırdı, böylece Kürt sorunu konusunda çalışma yapan öğrencilere ve bilim insanlarına manevi bir miras bıraktı. Kürtler, bu korkusuz, yılmayan cesur adama “Sarı Hoca” lakabını taktı. Bugün Kürt Sorunu, büyük ölçüde, Sarı Hoca’nın binbir zahmetle, cezaevlerinin soğuk duvarları arasında geçen ve etrafını saran karamsarlığı bilimin ışığıyla aydınlattığı kararlı duruşuyla olgunluk kazanmış, dünyaya mal olmuştur.

Kısa Biyografi

İsmail Beşikci, 7 Ocak 1939 tarihinde Çorum’da dünyaya geldi. Anne adı Zahide; baba adı Hüseyin’dir.  Birisi kız dört çocuklu bir aileye mensuptur.

Babası, 1918 yılında İskilip’te Rüştiye (Ortaokul) okur. 1922 yılında cepheye gider ancak savaş bitmiştir. Hüseyin Bey, 1923 ve 1924 yıllarında İskilip merkez ve köylerinde öğretmenlik yapar. 1928 yılına kadar bu mesleği devam ettirir. Harf devrimi olunca yeni yazıya uyum gösteremez, 1930’da öğretmenlikten ayrılır. Bakkal dükkânı açarak hayatını kazanmaya devam eder.

Beşikci, ilk ve ortaokulu İskilip’te bitirir. Liseyi okumak için Çorum’a gider. 1954/55 öğretim döneminde Çorum’da, “İskilip Hanı” ismiyle bilinen, tüccarların kaldığı bir handa kalarak liseyi okur. Sonraki yıllar arkadaşlarıyla ev kiralayarak lise eğitimini tamamlar.1958 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanır.

Beşikci, Kürtleri ilk kez 1961’de Siyasal Bilgiler Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken staj için gittiği Elazığ’da tanır.

1962’de Fakülteden mezun olur. Üç ay süreyle Çorum’da maiyet memuru olarak görev yapar. Askerlik hizmetine İstanbul Tuzla piyade okulunda başlar. Kıta hizmeti için 1963 Mart’ında Bitlis’e gider. Nisan ayında Bitlis’te ileride doktora tezine konu olacak Kürt göçerleriyle tanışma şansı bulur.

Askerlik sonrası maiyet memuru olarak tayini Hozat’a çıkar. Açılan sınavları kazanarak 1964’de Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde asistan olarak göreve başlar. Kaleme aldığı Doğu Anadolu’nun Düzeni isimli kitap ve diğer yazılarından dolayı 1970 yılı temmuz ayında görevine son verilir. Danıştay yürütmeyi durdurma karar alır ancak uygulanmaz. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlar.

İsmail Beşikci ve eşi Leman Beşikci

Beşikci, 19 Haziran 1971 tarihinde Erzurum’daki dosyadan dolayı tutuklanıp Diyarbakır Cezaevine konur. 1974 Genel Affıyla serbest kalır.

Komal Yayınevi’nin kuruluşunda yer alır. 1975/76’da Bilim Yöntemi ve Beşikci Dosyası isimli kitaplarını yayımlar. 1979 yılında Kürtlerin Mecburi İskanı isimli kitabından dolayı tekrar tutuklanır, İstanbul Toptaşı ceza evine konur. 1980 Ağustos sonunda Sakarya’ya sürgün edilir. Dayak ve işkenceler birbirini takip eder. İşkenceciler, “Parmaklarını kırın, bir daha yazmasın,” diye haykırmaktadırlar. 4 Eylül gecesi Beşikci’nin durumu ağırlaşır.

12 Nisan 1981 tarihinde tahliye olur ancak çok geçmeden 13 Mayıs 1981’de tekrar tutuklanır. Bu seferki gerekçe Sakarya cezaevinde iken yazdığı bir yazıdır. Yazı hazırlanmış, ancak yayımlanmamıştır. Gölcük ceza evine konur. Ceza kesinleşince Çanakkale’ye sevk edilir. Bir ara Gaziantep ceza evinde de kalır. Mayıs 1987’de Gaziantep’ten tahliye olur. Beşikci, tutuklamalardan yakasını kurtaramaz.  Bu kez “Özgür Gelecek” isimli dergide yayımlanan bir yazısından dolayı 1989 yılında yeniden tutuklanır. 1990 yılında kitaplarından dolayı İstanbul Sağmalcılar cezaevinde konur. 1991’de Ankara Ulucanlarda yatar. 3 ay sonra tahliye olur. 1993 yılında doğum yeri İskilip’te tutuklanır.

İsmail Beşikci, sayısız kez tutuklanmış, Türkiye cezaevlerinde 17 yıl ömür tüketmiştir.

İsmail Beşikci’nin cezaevi karnesi:

İstanbul              09.1979 / 19.03.1990 /08.1996

Sakarya              09.1980 / 02.1981 / 22.06.1981

Gölcük                08.1981

İzmit                   09.1982

İskilip                 11.1993

Ankara               19.06.1971 /19.06.1981 /03.1991 /08.1991 /10.1991 /03.1992 /09.1992/02.1993

Çanakkale          10.1982

Bursa                    10.1996 / 15.09.1999

Adana                   07.1973

Gaziantep           11.1984

Diyarbakır         06.1971 /03.1973

Duhok Üniversitesi’nde İsmail Beşikci heykeli / Mesut Barzani, İsmail Beşikci’ye onur rozeti takarken

(Not: Hocamızın nüfustaki soyadı “BEŞİKCİ”dir.)

NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜNE KİMLER ADAY GÖSTEREBİLİR ?

  1. Egemen devletlerin ulusal meclis üyeleri (milletvekilleri) ve ulusal hükümetleri (kabine üyeleri / bakanlar) ile mevcut devlet başkanları
  2. Tarih, sosyal bilimler, hukuk, felsefe, ilahiyat ve din profesörleri; üniversite rektörleri ve üniversite müdürleri (veya eşdeğerleri); barış araştırma enstitüleri ve dış politika enstitüleri müdürleri
  3. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı ve Lahey’deki Daimî Tahkim Mahkemesi Üyeleri
  4. Uluslararası Hukuk Enstitüsü Üyeleri
  5. Uluslararası Kadınlar Barış ve Özgürlük Birliği Uluslararası Yönetim Kurulu Üyeleri
  6. Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen kişiler
  7. Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen ana yönetim kurulu üyeleri veya eşdeğeri kuruluşlar
  8. Norveç Nobel Komitesinin mevcut ve eski üyeleri (Komitenin mevcut üyelerinin en geç 1 Şubat’tan sonraki ilk Komite toplantısında sunacakları teklifler)
  9. Norveç Nobel Komitesi’nin eski danışmanları

Başvurular İnternet üzerinden aşağıdaki linki tıklayarak Online yapılacaktır:

https://www.nobelpeaceprize.org/nobel-peace-prize/nomination/nomination-form

Nobel Komitesi, aday gösterenlerin kimliklerini 50 yıl boyunca saklı tutmak zorundadır. Başvuru 31 Ocak 2024 günü gece yarısı sona erecektir.

HAZIRLADIĞIM ÖRNEK MEKTUP

The Nobel Peace Committee

The Norwegian Nobel Institute

Henrik Ibsens Gate 51

0255 Oslo, Norway

Dear Members of the Nobel Peace Committee,

I hope this letter finds you well. I am writing to introduce two remarkable individuals who, in my belief and that of many around the world, encapsulate the spirit of the Nobel Peace Prize: Professor Noam Chomsky (USA) and Dr. İsmail Beşikci (Turkey).

PROFESSOR NOAM CHOMSKY

Noam Chomsky, a prominent linguist, philosopher, and political activist, has been at the forefront of various socio-political movements and critiques of U.S. foreign policy, media, and corporate power. I believe that he deserves the Nobel Peace Prize for various reasons:

Lifelong Commitment to Peace and Social Justice: Over the years, Chomsky has been a consistent voice advocating for peace, challenging the establishment, and pointing out instances where power and control mechanisms have led to war, conflict, and social injustice.

Critique of Media: Chomsky, along with Edward S. Herman, co-authored “Manufacturing Consent: The Political Economy of the Mass Media,” which outlines how media serves the agendas of the elite, particularly in the context of war propaganda.

Critique of U.S. Foreign Policy: Chomsky has been a vocal critic of U.S. foreign policy, highlighting its role in instigating conflicts, overthrowing democratically elected governments, and supporting dictatorships.

Promotion of Human Rights: Throughout his career, Chomsky has been a staunch defender of human rights, highlighting abuses around the world, including those perpetrated by powerful nations or institutions.

Influence and Reach: Chomsky’s books, lectures, and interviews have influenced generations. His work has been translated into multiple languages, expanding his reach and impact globally.

Contribution to Linguistics: Although the Nobel Peace Prize specifically rewards efforts towards peace, it’s worth noting Chomsky’s revolutionary contributions to the field of linguistics. His theory of transformational-generative grammar has reshaped our understanding of language, cognition, and the human mind.

Public Intellectualism: Chomsky’s role as a public intellectual has helped bring complex issues of politics, power, and control to a broader audience. He is known for his ability to break down complex issues and present them in an understandable manner.

Activism: Beyond writing and speaking, Chomsky has been involved in numerous activist causes, lending his voice and influence to efforts aimed at social justice, environmental sustainability, and global peace.

Therefore, his lifetime of work in promoting peace, justice, and a deeper understanding of power dynamics in the world makes him a significant candidate in the eyes of many.

DR. İSMAİL BEŞİKCİ

İsmail Beşikci, a prominent Turkish sociologist, writer, and intellectual, has dedicated much of his life to the Kurdish issue in Turkey. His work has led to significant attention both nationally and internationally. Here are some reasons that I think that İsmail Beşikci deserves the Nobel Peace Prize:

Championing Kurdish Rights: Beşikci has been a steadfast advocate for the rights of Kurds in Turkey. He has consistently challenged the official state narrative that denies the existence of a distinct Kurdish identity in Turkey.

Scholarly Work on the Kurds: Beşikci’s sociological research and writings have shed light on the conditions and struggles of the Kurdish people. His work is considered some of the most comprehensive scholarly research on the Kurds.

Personal Sacrifice: Beşikci has faced severe personal consequences for his work. He has been imprisoned for a significant portion of his life (over 17 years in total) because of his writings and his advocacy for Kurdish rights. Despite this, he has remained committed to his beliefs and has continued to write and advocate for the Kurdish cause.

Critique of Turkish State Policies: He has been a critic of assimilationist policies of the Turkish state towards the Kurds. He has highlighted systemic repression, cultural erasure, and denial of the Kurdish identity.

Promotion of Peace and Reconciliation: Beşikci’s work isn’t just about highlighting the issues. He also promotes peaceful coexistence, dialogue, and understanding between Turks and Kurds.

Influence: Despite state suppression, Beşikci’s work has been influential both inside Turkey and internationally. He has become a symbolic figure representing peaceful resistance, intellectual courage, and the fight for minority rights.

Commitment to Intellectual Honesty: İsmail Beşikci has been lauded for his commitment to intellectual honesty and rigor. Even when his conclusions were not popular or led to his imprisonment, he never wavered in his dedication to truth and justice.

İsmail Beşikci’s persistent efforts to shine a light on Kurdish issues in Turkey and promote peace and dialogue make him a deserving candidate for The Nobel Peace Prize.

THEREFORE;

It is my belief that Professor Chomsky’s and Dr. İsmail Beşikci’s consistent and brave commitments to truth, peace, and justice aligns profoundly with the ethos of the Nobel Peace Prize. I humbly ask the committee to consider both scholars’ lifelong contributions in your deliberations for the esteemed award in 2024.

Thank you for your time and consideration.

Warm regards,

 

 

 

 

 

 

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir