BEN DEPREMDE HİÇ KORKMADIM

26/04/2024

Yıl 1962.Aylardan EYLÜL. Bu günkü Merinos mağazasının yeri evimiz. Üç sıra kerpiçten örülü, cephesi Revan taşlı. Temeli uzun Erhacı sarı taşları temel altına konulmuş. Su basmanı , pencere üstü ve atmalık ağaçlar sırasında olmak üzere üç defa ağaç hatıllı Ermeni’den metruke evimiz.
Kars bütünleme sınavlarından döndüğüm gece idi. Geceyarısı ev zangır zangır titredi. Müthiş bir uğultu ile birlikte.
Uyku sersemliği ile pencereye koştum. Pencere iç pervazları pek genişti o zamanki evlerin. Ancak bağrışları feryatları nidaları geliyordu.
Babam kapıyı açıp koşun çocuklar zelzele oluyor dedi.

Bahçeye fırladık o panik içerisinde üç kardeş ve annem.
Bahçe karanlık. Boy yüksekliğinde ekinler otlar var. Malum mevsim güz sonu.
Ard arda silahlar atılıyor. Yatan filan varsa uyanması için.
Babam artçı sarsıntıların arasında eve girip battaniye, yorgan getiriyor habire.  Bende babama yardım ettim. Sarsıntılar arasında eve girip zorunlu eşyaları taşıyoruz.15 Yaşında bir gencim. Her şeye meydan okuma yaşı.
Depremin o insanın tüylerini diken diken eden ve derinlerden, diplerden gelen uğultusu hala kulaklarımda.
Günlerce bahçede yattık ama günlük ihtiyaçlarımız için de eve girip çıkmak zorundaydık.
Depremde ölen filan olmadı. Ağır hasar gören evler oldu. Başta devlet daireleri. Yani müteahhitlerin yaptığı evler. Ve taş binalar özellikle de hatıl atılmamış evler.
Sonradan Kızılay tarafından çadır dağıtıldı. Ardından devletçe tahta barakalar yapıldı ve deprem sonrası yaşantımız bir düzene girdi.
1983 yılı. Atatürk Ortaokulu. Dersteyim. Tahta önünde ders anlatıyorum. Birden zemin ayaklarımdan kaydı adeta. Lambalara baktım. Depremi en iyi gösteren işaret, lambalardır. Tavanla beraber sallanırlar.
Çocuklarda anladılar depremin olduğunu. Erzurum depreminin rüzgarı Iğdır’ı da sallamıştı.
Çocukları yavaş yavaş paniğe yer vermeden dışarı çıkardım. Birkaç öğretmen ile koridorları da, koşuşturmaya kargaşaya fırsat vermeden tahliye ettik.
Ancak bir iki pek kahraman öğretmen, çocukları dahi sınıfta bırakarak pencereden atlamış ve ayağını burkan, hatta kıran bile olmuştu. O öğretmenlere, öğrenciler hep korkak gözü ile baktılar küçümsediler. Haklılardı fazlasıyla hem.
Van depremini de Iğdır şiddetiyle hissetti. Çocuklar baba deprem oluyor diye bağrıştılar. Boş verin yatın uyuyun dedim.
Zira evimi kendim pek, nizami, teknik ve sağlam yaptırmıştım. Hem de birinci kattayız daha. Yani üst katları ileride para bulursak yaptıracağım. Bu eve bir şey olursa Iğdır’da tek canlı dahi kalmaz diyerek yorganı başıma çektim. Ama dışarıda üçüncü dünya savaşı çıkmışçasına silahlar patlıyordu.
Sarsıntılarda devam ediyordu.
Bense kaygısız korkusuz uyumaya devam ettim..

 

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir