YIKMAYA SATMAYA NE KADAR HEVESLİ BİR TOPLUMUZ

 30/07/2023

1940 lı yılların sonunda şimdiki Merkez Camisinin yerinde bulunan pek güzel karakteristik Ermeni Kilisesini yıktık. Yerine cami yaptık. İmanımız kuvvetlendi 

15 yıl önce  onu da yıktık. Yerine yine cami yaptık. Ne akılsa. 

Bu kilisenin arkası çok büyük bir koruluk idi. Kilisenin keşişlerine atfen “Keşiş Bağı”  denilirdi. Pek güzel bir koruluktu. Doğal bir parktı. İnsanların dinlendiği, nefes aldığı, cambaz gösterilerinin yapıldığı, gezici luna parkların sergilendiği, çalgılı müziklerin sahne aldığı bir yerdi.1962 lerde burayı parselleyip sattık. Şimdi şehir dışında yapay bir MİLLET BAHÇESİ yapıldı. Maket bir güzelliği var. Gidemiyorum. Anılarım depreşecek diye. 

Atatürk Lisesi’nin yeri Gaz Ambarı denilen koruluktu. Buraya lise yapıldı. Ardından hamam. Ardından hamam yıkıldı. Karakol yapıldı. O da başka bir kuruma devredildi. 

Şimdiki Belediye binasının yerinde tek katlı bir Belediye binası vardı.1970 lerin sonunda ihtiyaca cevap vermiyor diye bina yıkıldı, Şimdiki hizmet binası yapıldı. 

Sonra şimdi yapılan Yeni Belediye Binasının yerine (ki o arsayı Belediyeye ben sattım.) Belediye binası yapıldı. Belediye oraya taşındı. Sonra Belediye yine eski binasına döndü. Burası Rektörlüğe verildi. Sonra yıkıldı ve yerine yine belediye binası yapılıyor. 

Polisevi’nin bulunduğu alanda sebze hali vardı. İhtiyacı karşılamıyor denildi. Kars Caddesi Karayolları arkasındaki arazi (ki benim aileme aitti. Ben istimlak ettirdim.) sebze hali yapıldı.20 yıl geçmedi, Yeni Sebze Hali yapılmaya başlandı. Yakında faaliyete geçecekmiş. 

Iğdır il olunca Milli Eğitim Müdürlüğü Valilik Binası içinde hizmet verdi. Yer kafi gelmiyor denildi. Ziya Gökalp Ortaokulu binasına taşındı. Orada hizmet verdi. Derken Halfeli yolunda kervan geçer ama kuş konmaz semtteki bir binaya taşındı. 

 Valilik binasının önünden Polisevine giden cadde üzerinde sebze satış noktası oluşturuldu. Birkaç yıl geçmeden kaldırıldı. 

Koca şehirde bir adliye binası yapacak yer bulunamıyor.Bölük pörçük kifayetsiz binalarda hizmet verilmeye çalışılıyor.

Su depoları yıkıldı. Yerlerine pazar yeri kurulacakmış. Kaç manav alır ki orası. Bilemem. Yolumun üstü olduğu için her geçtiğimde içim sızlar. Çocukluk anılarımız yüreğimi ezer.Top, kılıç, topaç, kızıl dericilik…oynadığımız bir alandı. 

Bir toplum, bir belediye, bir valilik ve diğer kurumlar niçin planlı programlı uzun ömürlü öngörü ve yatırımlar yapmaz-yapamazlar. 

Mühendis mi yok. Şehirci-imar-mimar –plancı mı yok. Alayı var ama kar helvası bile yapmaktan acizler. 

Doğubayazıt’ta, Kars’ta, Erzurum’da, Bursa’da, Edirne’de, Diyarbakır’da,…böyle şeyler göremezsiniz. 

Kuşaktan kuşağa kurum binaları devredilir.Eski anıtsallar korumaya alınır. 

Iğdırlılar pek milliyetçi, pek dindar, pek çağdaş oldukları için yıkıyorlar, yerine üç beş yıl sonra yıkılmaya aday binalar yapıyorlar. 

Kültür yok. Estetik yok . Gelenek yok. Geçmişe saygı, özen yok.

Kurumlaşma ve kalıcılık hiç yok. 

GARİPTİR BUNLARI BENDEN BAŞKA DERT EDİNEN DE YOK.

 

Benzer Haberler

1 Yorum


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir