SİYASETEN AKAY HOCA ZORDA

 15/03/2024

Niye mi. Anlatayım.

Yaklaşan yerel seçimler için gazetemde hiçbir adayı ne övdüm, ne eleştirdim. Ne de bir görüş belirttim. Şundan . Halkın özgür iradesini maniple etmemek için.Adaylara benim gözle bir bakalım.

-Ülkü Öcal, babası, ağabeysi, dayısı, eşi ve kaynatası içten dostlarım. Kendisi ile de saygılı bir dostluğumuz var. Gerek bürokrat olarak,gerek bir anne olarak tam bir hanıefendi olduğunu 25 yıllık belediye geçmişinde göstermiştir.İktidar partisinden aday.  

-M. Nuri Güneş, Iğdır’ın kadim, köklü, soylu bir ailesinden geliyor. Benim gibi. Dedelerimiz babalarımız yakın dost ve kirvedirler. Abdürrezak Bey babamın kirvesidir. Kendisi ile de siyasal bir geçmişimiz ve yoldaşlığımız vardır. Emeği kutsal sayan, gözeten bir akımdan gelmeyiz.  

-Gündüz Güneş. Halamın torunu. Öğrencim. Ve bir dostluğumuz hukukumuz vardır. Hakim-avukat olmasının verdiği bir karizma, evrensel değerlere saygı duyan, eşitliği, dürüstlüğü savunan, ırkçılığa asla prim vermeyen bir kişilik.

Bu mümtaz adayların lehine bile iki satır yazmadım. Tarafsız, üçüne de eşit mesafede duran, objektif gazeteciliği görevim vicdanım olarak gördüm.

CHP-İYİ Parti ve DEM seçim bürolarına gazeteci kimliğimle zaman zaman gidiyorum.

AK Partinin seçim bürosuna ise başkan Ali Kemal ile dargın ve mahkemelik olduğumdan gitmedim. Belki soğuk karşılar ya da tepki gösterir diye.

Eskiden seçimlerde siyasiler, adaylar basın toplantısı yapar ve illaki gazetecilerin bürosunu ziyaret edip röportaj-demeç verirlerdi.

Şimdi hiçbir aday ne basın toplantısı yapıyor ne gazete bürolarını ziyaret ediyorlar.

Ev ve esnaf ziyaretlerini, araba çığırtmalarını, billboardları filan tercih ediyorlar. Ama illaki sanal ortamda yazıp çiziyorlar.

Propaganda teknikleri değişiyor demek.

Buraya kadar normal. Ne var ki sosyal medyada kimi küffar zihinli, yarasanın ışıktan korkup gece uçması gibi karanlık ortamda sahne alırlar. Tıpkı Ziya Paşa’nın dediği gibi:


“Erbâb-ı kemâlî çekemez nâkıs olanlar

rencîde olur dîde-i huffâş ziyâdan”  

Bu huzursuz, mutsuz, içleri kötülük-çöp dolu ruh taşıyan ZOMBİ den farkı olmayanlar, sahte hesaplar ile sözüm ona eleştirilerde bulunuyorlar. Yazıp çiziyorlar.

Bu onların bileceği şey. Ama kimi aklı evvellerde sanki çok okumuşlar. Bir yazarın stilinden kim olduğunu hemen anlarlar. Oysa elifi görse mertek-odun sanacak kadarda cahiller. Bu yazılanları bana mal etmeye çalışıyorlar.

A kuzum beni tanımıyorsunuz demek ki. Ben Valisini, Milletvekilini, Emniyet Müdürünü ve benzeri üst düzey bürokratların, siyasilerin ipliğini pazara çıkarmışımdır. Ama aleni şekilde gazetemde yiğitçe, mertçe yazarak. Bu nedenle de defalarca mahkum olmuş, hapis ve para cezaları almışımdır. Ama yılmamışım. Tırsmamışım. Hak bildiğim yolda Tevfik Fikret’in dediği gibi YALNIZ YÜRÜMÜŞÜMDÜR.

Burada Sayın ilgililere büyük görev düşüyor. Devletin bütün imkanlarını seferber ederek bu kişileri bulmak, gereken cezaya çarptırılmaları için adli makamlara çıkartmak ve benim gibi zan-töhmet altında kalanlarında AKLANMALARINI sağlamak.

Malum bir olayın şüyuu vukuundan beterdir.(Bir konunun dedikodusunun yapılması, onun gerçek olmasından daha kötüdür.) Ve atalarımız demiş ki

Bilinmeyen oğru(hırsız)

Handan Beyden doğru

NOT: Hangi aday büromu teşrif edip görüşlerini, projelerini anlatır, demeç verirse, halkı bilgilendirmek adına harfiyen ve yorumsuz olarak gazetemde yayınlayacağımın bilinmesini isterim.

 

 

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir