İÇ  KANAMA

02/06/2021

Ülkemin içten içe kanayan derin bir yarası var; uyuşturucu belası.

Uyuşturucunun yol açtığı yara o kadar derin, o kadar etkili ve o kadar yıkıcı ki, bizler sıradan yurttaşlar bu uluslararası  afetin boyutunu, muhataplarını, kollarını, işleyişini pek yüzeysel biliriz.  Bidiğimiz; uyuşturucu bağımlılığının nice hanelere ateş saldığı, nice küçük yaşta kızlarımızı fuhuşa sürüklediği, nice düzgün insanın kimyasını bozarak onu şeytanlaştırdığıdır.  İktidarlar gelir geçer; dünya üstünde  sistemler değişir, ancak uyuşturucu iblisleri zehrini insanlığa akıtmağa devam eder.

Türkiye haftalardır Sedat Peker’in videolarını konuşuyor.  Sedat Peker kimdir? Peker, resmi ağızların söylemiyle “organize suç örgütü lideri”dir.  Ve bu tür suç örgütlerinin temel iştigal ettiği alan uyuşturucu trafiğini yönetmektir.  Başka bir ifadeyle; bu organize yapılar salt ülkemde değil, dünyanın dört bir yerinde uyuşturucu trafiğini gerçekleştirirler.

Uyuşturucu pahalı bir nesne, üstelik bağımlılık yaratıyor.  Hal böyle olunca bu “ticaret”i yöneten kesimler büyük paralar edinirler; o kadar ki, uyuşturucudan edinilen para birçok ülkenin ulusal gelirinden kat be kat büyüktür.  O kadar büyüktür ki, ABD dahil bir kısım devletler kırılgan ekonomilerine dayanak olarak organize örgütleri bizzat organize ederek işin doğrudan ya da dolaylı olarak tarafı olurlar.  Bizde de buna benzer bir “Özal Dönemi” vardır.  Rivayet olunur ki, kriz içindeki ekonomiye yarasın diye, ülke içinden geçen uyuşturucu trafiğine göz yumulmuştur.  Bu olgu daha sonraları açıktan açığa konuşulacak; o dönemdeki uyuşturucu trafiği ete kemiğe bürünecektir.

Salt devletler değil, İktidarlara baş kaldıran siyasi nitelikli örgütlerin, finansal sorunu çözmede “uyuşturucu işi”ne karıştıkları; emperyal güçlerin maşası oldukları bilinen gerçektir.  Yine bizde de ayrılıkçı örgütün bu yoldaki sabıkası epeyce kabarıktır.

Asıl sorulması gereken şudur:  siyasilerimiz, uzmanlarımız, akademisiyenlerimiz, yazar-çizerimiz haftalardır Sedat Peker’i konuşuyorlar, ama kökeninde uyuşturucu meselesi olan bu olguda neden ülke insanının hayatını zehir eden uyuşturucu sorunundan söz etmezler.  Bir yurttaş olarak isterdim ki, bu kadar kirli çarşaflar ortaya dökülmüşken yaraya bir neşter vurulsun, insanımızın özellikle çocuklarımızın geleceğini tehdit eden uyuşturucu belasından kurtuluş reçeteleri verilsin.  Çünkü ne denli üzeri örtülürse örtülsün “torbacı”ların okul kapılarına kadar indiği bir gerçektir.

Syasetçi her zaman olduğu gibi sorunları işine geldiği gibi konuşur; halka yönelik çözümlerden yan çizer.  Sedat Peker olayında da böyle olmuştur ve böyle olmaya devam etmektedir.  Ancak uyuşturucu belası, coronadan daha büyük bir beladır; salgına eninde sonunda çözüm bulacaktır, ancak uyuşturucu sorunu zaman geçtikçe  zehirli kollarıyla insanlığı sarıp sarmalamakta, mahvına sebep olmaktadır.

Hatırlardadır; kökeninde yine uyuşturucu belası olan bir meselede ulusça “Bir dakika aydınlık” eylemiyle ses getirmiştik.  Şimdilerde “bir dakika” yetmez; “her dakika” uyuşturucu belasından kurtulmak için kafa yoralım, o siyasetçiler ekranlarda konuştukça.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir