Bir Seyit Bir Kürt Bir de Kayserili Cahit ve Sinan Oğan

16/06/2023

Yıl 1963. Ortaokul üçüncü sınıftayım. Yerel seçimler yapılıyor. 27 Mayıs 1960 da yapılan darbeden sonra Adnan Menderes iki bakanı ile asılmış. 1961 yılında genel seçimler yapılmış, ülkeyi koalisyon hükumeti yönetiyor.

Iğdır Belediye Başkanlığı için iki büyük parti olan Adalet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı yarışacak. Başka partilerden aday var mıydı hatırlamıyorum ama bağımsız adayı hatırlıyorum. Kayserili Cahit. Soy adını unutmuşum.

Adalet Partisinin adayı Hüseyin Akbulut Veterinerdi . Fizik dersimize geliyordu. Benim için Hüseyin Hocamdı. Orta okulda yeterli öğretmen olmadığı için dersler boş geçmesin diye bazı derslere Teğmen veya Albay gibi askerler, Kaymakam, Komiser gibi farklı mesleklerden olanlar öğretmen olarak girerdi. Hüseyin Hocamız da bu kapsamda Fizik öğretmeni olarak gelirdi derslere.

Cumhuriyet Halk Partisinin adayı Mecit Hun ilk okul ve orta okuldan sıra arkadaşım Atilla’nın babasıydı. Benim için Mecit amcaydı. Iğdır’ın tanınan, bilinen kişiliklerinden biri olduğunu söylememe gerek yok. Aşiret reisiydi. Sevilen sayılan biriydi.

Kayserili Cahit olarak aklımda kalmış, soy adını hatırlamıyorum gerçekten. Dükkanını şöyle tarif edeyim. Belediyenin de bulunduğu meydandan Cumhuriyet caddesine girmeden sağda İsmet Yeşilçimen’in dükkanı vardı. Genellikle sebze meyve satılan bir dükkan olarak kalmış aklımda. O dükkanın sağ tarafından meydana doğru L yaparak dönen üç dükkan daha vardı. En köşedekinin levhasından bir tek Haşim Yeşilyurt ismi kalmış aklımda. Ben hep dükkanda gördüğüm kişiyi Haşim Yeşilyurt ve sınıf arkadaşım Ali Yeşilyurt’un babası bildim. Yıllar sonra öğrenecektim ki Haşim Yeşilyurt Ekber’in babası ama çok genç yaşta hayatını kaybedince hatırasına hürmeten  kardeşi levhadaki ismi sildirmemiş. Benim Haşim Yeşilyurt sandığım kişi Ali’nin de babası olan Hüseyin Yeşilyurt’muş.

İşte Yeşilyurtların dükkanının yanında Oruç Vurgun’un dükkanı vardı. Oğlu Necati de ilk ve orta okuldan sınıf arkadaşımdı. Onun bitişiği ve son dükkan da Kayserili Cahit amcanın dükkanıydı. Daha çok defter, kalem, bayramlarda sınıf süslemesinde kullandığımız grapon kağıdı aldığımı hatırlıyorum.

Açık hava mitingleri belediyenin önündeki meydanda yapılırdı. Adayların kürsüdeki konuşmalarını hatırlıyorum. Ama seçimin asıl muhabbeti evlerde, kahvelerde ve mahallede kapı önlerinde toplanıp oturan kadın sohbetlerinde yapılırdı.

Kadınların konuşmaları dönüp dolaşıp seçimlere gelir ve şunda karar  kılınırdı.  Herkes oyunu seyide versin yoksa ceddi bizi çarpar. Seyit dedikleri Hüseyin Akbulut’du . Hüseyin hocam seyitti, bilindiği gibi seyit Peygamber sülalesinden gelen kişi demekti.

Mecit Hun kürttü. Bir azerinin bir kürde oy vermesi zaten olacak şey değildi. Sohbetlerde bunun tartışması bile yapılmazdı. Kayserili Cahit’in zaten kazanma şansı yoktu. Hem Iğdırlı değil üstelik de sünni. Oy verilir mi.

Mealen anlattığım konuşmaların aşağı yukarı bir benzeri bizim evde de yapılırdı. Şöyle bir konuşmayı hatırlıyorum. Seçime bir veya iki gün kala yapılmış olmalı. Annem oyunu Seyide vereceğini söylüyor. Babam pek itiraz etmese de CHP’li bir aileden gelmenin sorumluluğu ile oyunu Mecit Hun’a vermesi gerektiğini söylüyor. Evde oy hakkı olan bir kişi daha var. Büyük ağabeyim askerliğini yeni bitirip gelmiş. O da oyunu Kayserili Cahit’e vereceğini söylüyor. Gerekçesi de şu; Cahit Amca ile babam tanışıyor. Seçimlerden bir ay kadar önce babama diyor ki ben aday olacağım seçim çalışmalarında dükkan kapalı kalmasın senin askerden gelen oğlun seçimlere kadar benim dükkanda dursun. Babam da kıramıyor. Bu şekilde ağabeyim  dükkanında duruyor, açıp kapatıyor.

Seçimlerin sonucunda Belediye Başkanlığını Hüseyin Akbulut kazandı. 1965 yılında yapılan genel seçimlerde de Adalet Partisi tek başına iktidara geldi.

Sinan Oğan’ın bu olayla ne ilgisi var diyeceksiniz. İlgisi şurda. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalınca Sinan Oğan’ın şöyle bir değerlendirmesini hatırlıyorum. ‘ Türkiye’de sağ siyasetin işleyişi, sağ siyasetin işleyiş mantığı, sağ seçmenin hangi saiklerle oy kullandığı yeterince bilinmiyor.’ Kelimesi kelimesine olmasa da mealen böyle bir değerlendirme yaptı. Yaptığı siyasi tercihi tartışmıyorum. Bana göre yanlış bir başkasına göre doğru bu ayrı bir tartışma konusu. Dikkat çekmek istediğim konu şu ; anlattığım Iğdır Belediye Başkanlığı seçimlerinin üzerinden tam altmış yıl geçmiş ama gel gör ki oy verme saikleri hiç değişmemiş. 1963 yılında Iğdır’da sağ siyasetin işleyiş mantığı 2023 seçimlerinde de devam etmiş. O gün Kayserili bir sünniye , bir kürde oy vermeyen  sağ siyasetin işleyiş mantığı  2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bir Alevi adaya oy vermemiş demek. Altmış yılda hiç mi değişmemiş değer yargılarımız. Vatandaşı suçladığımı sanmayın benim gibi muhalifler derdini anlatamamışsa vatandaşın ne suçu var.

Hayati Demir

 

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir