BİR PORTRE: ERCAN TURAN
                                  VALİ
Iğdır’a 9 Ağustos 2023 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile Vali olarak atandı.
Özgeçmişine baktığımızda kaymakamlık, Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği ve proje ve komite başkanlığı gibi değişik ve kritik görevlerde bulunmuş pırıl pırıl bir kariyer.
Bizim insanımız Valiyi aynı zamanda Devlet Baba olarak görür. Ve her türlü sıkıntısının derdinin O’nun yüce makamı marifetiyle, çözüleceğini umar.
Ama sonuçta O’nun da yükümlü bulunduğu yönetmelikler, yasalar vardır.
İşte bu noktada insanlarımızın sığ ve sözüm ona muhalefet eden yorumları başlar.
Vali kayyumdur. İyi de vali kayyum olmak istemedi ki. İstemez de. Kucağında buldu Belediye Başkan Vekilliğini. Gidip sorun bakalım kendileri bu görevi üstlenmekten memnunlar mı? Hiç sanmıyorum.  Malatya Büyükşehir Belediyesinin ikinci adamı olarak çalışmasına rağmen hazzetmez bundan. Zira aslı görevi belediyecilik değil, mülki amirliktir.
Ben madalyonun öbür yüzüne bakarım.
Genç, enerjik, deneyimli ve hizmete İŞTİYAKLI birisi.
Halka ve herkese güleryüzle, sevecen, mütevazı bir yaklaşımı var. Yani yüce gönüllü.
Toplumun her katmanı, her kesimi ile yakından ilgileniyor. Dinliyor. Koşturuyor. Sorunları çözmeye çalışıyor.
Vali niye bu işe karışmadı, şunu yapmadı gibisinden sözümona eleştiriler duyarım. Ya da bana bizzat söylerler. Örneğin belediyeye işçi alımlarındaki rolü nedir. Hiç bir şey. Valinin başka işi yokta işçi alımlarına mı karışacak. İktidar Partisi derseniz evet o karışır. Demokrasinin, siyasetin gereği de budur. Yani başka bir parti iktidarda olsaydı, aynısını yapmayacak mıydı? Ya da yarın yapmayacak mı? Geçelim.
İktidar Partisinin başkanı gibi davranıyor diyenler var. Bunu diyenlerini sistemden zerre kadar haberleri yok galiba.
Valiler Cumhurbaşkanının taşra temsilcisidirler. Öyle mi öyle. Peki Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı mı? EVET. Ve Sayın Cumhurbaşkanı bu kimliği ile çalışmalar, geziler, toplantılar yapıyor mu? Yapıyor.
E o halde taşradaki temsilcisi aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanının siyasi kimliğinin de temsilcisi değil midir? Daha açık yazayım. Cumhurbaşkanı AK Partinin Genel Başkanı olduğuna göre taşrada valilerde o partinin doğal temsilcisi olmuyorlar mı.?
Burada yasa ya da teamüllere aykırı bir şey yok.
Bu halk 9 TEMMUZ 2018 tarihinde BAŞKANLIK sistemine geçişe onay verdi. Yani sizler oylarınızla bunu tercih ettiniz. Açıkçası sistem değişti.
Erklerin ayrılığı yerine erklerin birlikteliği oldu. İcra(hükümet) cumhurbaşkanlığı tek elde, tek imzada kullanılır kılındı. Mademki demokrasi var diyoruz. Seçim milli iradenin tecelligahıdır diyoruz. E buna da halkın çoğunluğu onay vermişse yapılacak bir şey de yoktur.
Doğal olarak da valiler de bu sisteme ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Vali çalışmıyor, gününü gün ediyor demiyorsunuz, diyemiyorsunuz. Zira öyle bir durum sözkonusu değil.
Vali vatandaşlar, kuruluşlar, semtler arasında ayrımcılık yapıyor diyemiyorsunuz. Tersine birleştirmeye, kaynaştırmaya aşırı özen ve çaba gösteriyor.
Vali yasaları hiçe sayıyor diyemiyorsunuz. Esasen idari yasaların uygulamasında kendileri baş sorumludur ve bunun gereğini de elhak yapıyorlar.
Adil, dürüst tarafsız ve hoşgörülü olarak, DEVLET BABANIN MÜŞFİK YÜZÜNÜ her fırsatta göstererek çalışıyor.
Burada eski alışkanlıklarınızdan hareketle siyasette taraf olduğundan müştekisiniz.
Yukarıda da yazdım. Sistem sizin oylarınızla değişti. Zorla olmadı ki. Sistemin gereği ve sonucu olarak kendileri Cumhurbaşkanının ve Genel Başkanı olduğu partinin temsilcisidir.
Türkiye’de güçlü bir iktidar, karizmatik bir lider var. Olmayan şey muhalefet.
Eksik olan, halkla bütünleşme yerine, bütünleşir gibi halkçılık oynayan, oportünist ve özünde iktidarın en büyük gizli destekçisi olan muhalefet var.
Hiçbiri sistemi sorgulamıyor. Emeğe saygı duyan, işçi ve köylünün gerçek anlamda hakkını savunan bir muhalefet yok.
AB Birliğine, NATO’ya karşı çıkan yok.
Neo-Kapitalizmi (siz buna vahşi kapitalizmde diyebilirsiniz) eleştiren yok.
Yeraltı yerüstü zenginliklerimiz tekelci dünya şirketlerine veriliyor. Çıt yok.
Yahu dün İsveç’in NATO’ya alınmasına muhalefet-iktidar birlikte “evet” oyu vermedi mi?
Kendileri iktidara gelirlerse, bu sistemi daha adil (!) ve iyi kullanacakları iddiaları var. Ama okullarda özellikle üniversitelerdeki bilim dallarında gerilemeyi gündeme getirmiyorlar.
Gereğinden fazla, ihtiyaçtan çok fazla açılan imam hatiplere bir şey demiyorlar
Diyanetin kaç bakanlık bütçesine sahip olduğunu dillendirmiyorlar.
Bunlardan vazgeçtik. Kıyak emekliliğe karşı çıkan bir milletvekili var mı?
Milletvekillerinin maaşına zam yapıldığında gericisi ilericisi, sağ gözükeni, sol iddiacısı olanların hepsi parmak kaldırıyor mu?
Emin olunuz ki taşradaki yöneticiler daha iyiler.
Sistemi sorgulamak yerine, sistemin yöneticilerini eleştirmek hem çok kolaydır hem de gereksizdir. Nafiledir. Abesle iştigaldir. Mazrufa değil zarfa bakmaktır. Sığdır. Yüzeyseldir.Gerçekçilikten ve akılcılıktan uzak kalmaktır.
  Başa dönersek bu sistemde Sayın Vali elinden geldiğince çalışıyor. Ama onun temsil ettiği makamın ne olup ne olmadığını da gözardı etmeyelim.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir