AYNI  YERDEYİZ

28/08/2022

30 Ağustos saldırısı öncesi ortamı yaşar  gibiyiz.

Ülke ekonomik istila altında.

Çıkış yolu aranıyor; halk yine bir kurtarıcı bekliyor.

Öncekilerden umut kesilmiş, bir “Z kuşağı”dır tutturmuş gidiyor,millet.  Tamam,onlar farklılar;dünyaya farklı bir gözle bakıyorlar, enerji dolular.  Ancak örneğin, 68 kuşağı gibi birikimli değiller, varsa yoksa sosyal medya; tutsaklık derecesinde bağımlılar.

Bizde alışkanlık oldu,bir kurtarıcı beklemek; yakın geçmişte “sarı saçlım mavi gözlümün” Samsun’dan çıkıp gelmesini bekleyedurduk.  Dahası da var: bazı İslami kesimler Mehdi’nin yakında zuhur edip dünyayı kurtaracağına ciddi ciddi ,inanıyorlar.

30 Ağustos günlerinden önemli bir farkımız var: onlar özgüçlerine güveniyor, kurtuluşa inanıyorlardı.Şimdikilerde hep şikâyet, hep şikâyet! Ama şikâyet ettikleri düzenden/kapitalist sistemden vazgeçmeyi akıllarına bile getirmiyorlar.  Dünyalık peşinde,sistemin sahiplerine göbekten bağlılar.  Daha vahimi eşitlikçi,toplumcu,bilimi rehber edinen bir düzenden yana olanlardan hep uzak durdular ve durmaya da devam ediyorlar.

Kapitalist sistemin sömürgen kollarıyla böylesine sarmaş dolaş olmuş ahali için 30 Ağustosların gerçekte bir anlamı yoktur.  30 Ağustos’u yaratanlar emperyalistleri ülkeden kovmuşlardı.  “Yıldönümünü kutluyoruz” diye meydanlarda toplanmanın,anıtlara çelenk sunmanın, geceleri fener alayları düzenleyip Onuncu Yıl Marşı höykürmenin, ülkenin yeniden işgali ortamında kendini avutmaktan başka bir açıklaması yoktur.

Önce sistemi sorgula!

Sonra başından defet!

Ha, ondan sonra 30 Ağustosları anmaya layık görebilirsin,kendini.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir