AKŞAMCILARA YİNE İHANET ETTİM: UYUŞTURUCU ÜZERİNE SUNUM YAPTIM

19/01/2023

Sayın Vali,

Saygıdeğer protokol erkanı 

Sevgili Konuklar 

Hepinize hoş geldiniz diyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.  

 -Bir eğitimci olarak

-Bir baba ve hatta DEDE olarak

-Bir insan ve entelektüel olarak teşekkürlerimi bildiririm. Sunumuma geçmeden önce bir anekdot anlatmama izninizi rica edeceğim. Iğdır yeni il olmuş. Yanılmıyorsam yıl 1995.Milli Eğitim Müdürü Abbas Öcal beni çağırttı ve :

-Hocam alkol ve sigaranın zararları üstüne bir konferans verir misin dedi. Çok şaşırmıştım. Ben her akşam alkol alan birisiyim. Benden olmaz. Ve ben akşamcı dostlarıma ihanet edemem…dedim. Müdür Bey ise:

-İyi ya hocam, bunun zararını en iyi sen bilirsin dedi.

Kendileri aramızdadır. Beni böylesi bir çalışmaya yönlendirip, insanlarımızı bağımlılıktan uzak tutmak için çaba sarf eden bu değerli eğitimcimize bir alkış lütfen.

Ve böylece konferanslar vermeye başladım. O gün bu gündür çeşitli mahfillerde bu ve benzeri sunumları yaparım. 

Ben, konumuz olan MADDE bağımlılığının, sosyal kültürel boyutunu irdeleyeceğim. 

BAĞIMLILIK NEDİR

Bağımlılık kişinin zarar görmesine rağmen

kullandığı, sürekli madde arayışı içinde olduğu ve kullandığı maddenin dozunu giderek artırmasıdır.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte buna internet ve sosyal medya bağımlılığını da eklemeliyiz. 

Başlangıçta keyif için tellendirilen bir iki sigaranın sonra pakete dönüşmesidir.

Bir kadehle başlanılan alkolün, şişenin ve hatta şişelerin bitirilmesidir.

Nedir bunlar dersek;

SİGARA-ESRAR-KOKAİN-AFYON-ALKOL-EROİN-LSD-ECSTASY-BONZAİ ve benzeri şeylerdir.

       Bu uyuşturuculardan korunmanın en iyi yolu HİÇ BAŞLAMAMAKTIR.

       Sigara, alkol ve diğer uyuşturucuların zararları konusunda herkes hem fikir olmakla birlikte her geçen yıl kullanıcı sayısı artıyor. Kullanma yaşı ise düşüyor.

       Garip gelecek ama okumuşluk seviyesi yükseldikçe kullanıcı da artıyor.

Eğitimin amacı bazı bilgileri ezberleterek BİLGİ HAMALI yaratmak değil, öğrendiklerimizi hayata geçirmek, uygulamak ve daha sağlıklı başarılı mutlu insanlar kuşaklar yetiştirmek olmalıdır..

        Bizim Türk Milleti olarak kültürümüzde bağımlılık yapan maddelerin yeri nedir. Geçmişi bilmeden bu günü değerlendirmeye kalkmak bizi yanılgıya götürür.

       -Aile yapımız her türlü uyuşturucuyu reddeden sağlam bir yapıdadır 

-Dinimiz bunları şiddetle yasaklamış ve HARAM kılmıştır. 

-Okullarda zararlı etkileri anlatılır 

       -Sağlıkçılarımız doktorlarımız her vesileyle bunların zararlarını söyler. 

       -Yasalarımıza göre bu maddelerin üretilmesi filan suçtur.

       Peki nasıl oluyor da toplumumuzun her kesimi bunlara karşı çıkmakta ve fakat kullanım gün be gün artmaktadır. 

       En eski destanlarımızdan Oğuz Kağan destanı birinci paragraf: 

Bu çocuk yani Oğuz anasının göğsünden ilk sütü emdi bir daha emmedi. Çiğ et, çorba ve kımız istedi. 

       Dede Korkut hikayelerinde şarap bir mazeret ve bahane sayılır. Azrail’e kafa tutan Deli Dumrul canından olacağını anlayınca aman diler ve

       Şaraplıydım, alkollüydüm ne dediğimi bilemedim der. 

       Divan edebiyatımız ise başlı başına aşk v e şarabı adeta kutsar 

NEDİM;
Meyhane mukassi görünür taşradan amma

       Bir başka ferah bir başka letafet var içinde 

NEF’İ

       Biz aşık-ı azadeyiz amma esir-i badeyiz

diyerek alkol tutkunluğunu övüyor 

Ünlü Türk filozofu düşünürü Milliyetçiliğin teorisyeni Ziya GÖKALP:       

“Ata’nın içkisi  köpüklü kımız

       Arpa suyu içme dedi bir Kırgız”  diyerek Milli içkiyi tavsiye etmektedir. 

   Cumhuriyet Döneminde elit bir grup, şair ve yazarlar içkiyi övmeye başlamışlardır.

       Bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un

       Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde 

ORHAN VELİ

       Ah bir de rakı şişesinde balık olsam

CAHİT SITKI

       Haydi Abbas vakit tamam

       Kur bakalım çilingir soframızı diyor

Günümüz şarkıcıları müziği de aynı havadadır:

TANJU OKAN.
Öyle sarhoş olsam ki-Bir daha ayılmasam dedi. Ve rahmetli 58 yaşında alkol komasından dileğine kavuştu. Bir daha da ayılmadı

 BİR DİĞERİ İSE:

       Doldur be meyhaneci-Bu akşam bir büyük devirdim-Şifalar olsun diyor.Ya da

       Görüyorum ki her gün meyhanedesin-Sana da benim gibi çektiren mi var diyerek adeta alkolü bir teselli aracı olarak sunmuyor mu? 

BEKTAŞİ fıkralarımız ise başlı başına bir alemdir. Bektaşi ant içmiş içmeyeceğine. Akşam yine rakı sofrasına oturunca ahali : -Ya erenler hani içmeyeceğine dair sen ant içtin deyince, Bektaşi,  Siz bana bakmayın ben ant bulur ant içerim. Rakı bulur rakı içerim 

ATASÖZLERİMİZ DEYİMLERİMİZ PEK Mİ FARKLI 

-Atın ölümü arpadan olsun

-Aslan sütü efkar dağıtan

-Hızlı yaşa genç öl

-İster fakir ol ister fukara –Yak yemeğin üstünden bir cigara

-Sigara ve alkol insanı ağır ağır öldürüyormuş. Kimin acelesi var ki 

GAZETELER:

       Gazetelerin özelikle naylon –magazin basınımızın köşelerinde kokteyl tarifleri vardır. Şaraba yatırılmış tavuk ya da karidesli şaraplı pilav tarifi vardır ama uyuşturucu maddelerin zararlarına ilişkin tek satır yoktur.

       Ya da ışıltılı dünyanın toplumun tortusu olan bir kesimin nasıl içip eğlendiklerini, nasıl kendilerinden geçtiklerini, haber yapar, ballandıra ballandıra anlatırlar. 

TELEVİZYONLAR: 

Bir çok filmimiz ya da izlenme rekoru kıran ve yıllar süren dizilerimiz hep korku-şiddet uyuşturucu, kan vahşet anlatmıyor mu?.

Uyuşturucu baronları mafya babaları çok etkileyici biçimde lanse edilirler. Güç, para, içki, kadın vesaire. Gençler adeta özendiriliyor bu toplumun tortularına.

        Yüzlerce müzik kanalı var. İçkili dans grupları, eğlence adı altında bilinçaltına yerleştiriliyor.

Hangi birini anlatayım. Öğretmenler ya da okul idaresi sınıflarda arama yapıyor. Sigara bulunan öğrencilere ceza veriliyor. Teneffüste öğrencilerin karşısında sigara içiyor.

       Bu örnekleri sayfalarca uzatmak mümkün. Niye böyle. Çünkü bu işin sektörü kurulmuş. Hem de uluslararası. İşin içinde yüzlerce milyar dolarlık bir sektör var. Ve bu insanlık düşmanları her türlü yolla, reklam afiş, basın, sinema, televizyon gibi her türlü yolla teşvik etmedeler. 

 

MADDE BAĞIMLILIĞINA NİÇİN ÇOCUKLARIMIZ YÖNELİYOR

Bu konuda uzman olan diğer konuşmacı arkadaşlar daha sağlıklı bilgiler sunacaklardır.

       Ben pek önemsenmeyen ama gittikçe dozu artan

başka bir bağımlılığa değinmek istiyorum.

TEKNOLOJİK BAĞIMLILIK

 

6 NUMARALI TORUNUM. HENÜZ İKİ BUÇUK YAŞINDA  ELİNDEN CEP TELEFONU DÜŞMÜYOR 

NELER YAPILABİLİNİR 

       Yasaklamakla bir yere varılamayacağını 4.Murat devrinden bilmekteyiz. Gazetelerden okumuş olmalısınız. Konya alkol tüketiminde Türkiye birincisidir. Gerçi şimdi maalesef IĞDIR birinciliği Konya’dan aldı. Üniversitemiz bunun nedenlerini araştıran bir çalışma yapabilir.

        Konya’da bar, restoran, yok fakat tüketim çok yüksek. Muhafazakar bir ilimiz olan Konya’dan söz ediyorum ben.

       Dünyada alkolün en katı biçimde yasaklandığı bir ülke olan İran’da kişi başına alkol tüketimi yılda 1.2 litredir. Evlerde gizli içilenler tabii bunun dışındadır. Ve hele esrar ve eroin bu ülkede çok ama çok daha fazladır. Demek ki baskı ile yasayla cezayla bu iş çözülmüyor. Daha da yeraltına iteriz. Kontrolü zorlaşır. Şüphesiz caydırıcı önlemler alınmalı, kimi sınırlamalar getirilmelidir. Bunları kimse inkar edemez. Fakat öncelikli olan topyekün bir mücadeledir. Eğitimi, basını, televizyonu, yasaları, aile bilinçlendirilmesi bu gibi toplantıların yapılması ve en önemlisi

 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERE KARŞI BEYİNLERİN ZİHİNLERİN KİLİTLENMESİ GEREKİR.

       İçinizden bazılarının, ben kaynağı baştan kuruturum. Alkol ve sigara üreten fabrikaları kapatırım dediğini duyar gibi oluyorum.

       O kadar kolay mı? Milyonlarca bağımlıyı bir anda görmezden gelemezsiniz. Binlerce çalışanı sokağa atamazsınız. Büfeler bayiler lokantalar restoranlar var. Turizm sektörü var

               Yasaklar yerine topyekun bir mücadele gerek.

       Devletiyle hükümetiyle,

       Öğretmeni, doktoru, din adamıyla,

       Yazarı çizeri basınıyla,

       Politikacısı, velisi, genci ihtiyarıyla

       Israrla, inatla, sabırla mücadele gerek

       Kendimden örnek vereceğim.1963 yılından 1984 yılına kadar tam 21 yıl sigara içtim. 1984 yılında TUBİTAK’IN Bilim ve Teknik dergisinde yayınlanan sigara içen ve içmeyen iki resmi görünceye kadar.

 İşte biri sigara içmeyenin akciğeri. Temiz pırıl pırıl doğal renginde. Diğeri sigara içenin akciğeri. Simsiyah olmuş. Midem bulandı. Lanet olsun şu sigaraya dedim. Ve bıraktım.  

       SONUÇ

       Amerika’da yapılan bir araştırmada dünyada içkiye karşı savaş açan ilk liderin Hz. Muhammet olduğu anlaşılmıştır. Amerika’da içki karşıtları büyük bir çeşme yaptırmışlar ve cephesine büyük harflerle: 

İÇKİ BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR          

                                             Hz.Muhammed

sözünü yazmışlardır.

       Bağımlılık yapan maddeler ile yapılan mücadele bilim ve mantık yoluyla, beyinlere ruhlara vicdanlara hitap ederek, tatlı dille, şefkatle anlayışla ikna etmeye çalışmakla olmalıdır,

       Alkol yerine su içelim.

       Çay kahve yerine ıhlamur içelim.

       Kolalı içecekler yerine ayran içelim.

       Sigara içip, kahvelerde miskince oturacağımıza spor yapalım

       Güzel, ahlaklı sağlıklı davranışlarımızla örnek olalım.

       Biliyorum. Bunları yapmak güç gelir. Yorucu, sıkıcı bulunur. Ama sağlıklıdır. Onurludur. Şereflidir. İnsanidir.

       SONSÖZ

       Kumar söndürür, içki –uyuşturucu öldürür, spor güldürür.

       Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, sağlıklı, dumansız, alkolsüz günler dilerim. Saygılarımla.

 

      

      

 

 

 

 

      

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir