ADNAN MENDERESTEN OSMAN KAVALA’ya

 03/05/2022

27 Mayıs 1960 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koydu. Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve DP Milletvekilleri olmak üzere darbecilerin suç işlediğine inandıkları 592 kişi tutuklanarak Yassıada’da özel olarak düzenlenmiş cezaevine gönderildi. 

Darbeciler, Yüksek Adalet Divanı adında bir mahkeme oluşturdular. Yassıada’daki yargılamaları bu mahkeme yaptı. Başkanı Yargıtay 1.Ceza Dairesi Başkanı Salim Başol, Başsavcı da Altay Ömer Egesel’di. İkisi de meslekten gelen uzun yıllar hakimlik, savcılık yapmış hukukçulardı. Gerek yargılamayı yapan Yüksek Adalet Divanı gerek iddia makamı görevini yapan Yüksek Soruşturma Kurulu üyelerinin tamamı Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yargıtay’dan seçilmiş meslekten gelen hakim ve savcılardan oluşuyordu. 

Ekim 1960 tarihinde başlayan yargılamalar Eylül 1961 tarihinde bitti. Aralarında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da olduğu 15 kişiye idam cezası verildi. Bunlardan Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan hakkında verilen idam cezası darbeci subaylardan oluşan Milli Birlik Komitesi tarafından onaylandı diğerlerinin cezası müebbet hapse çevrildi. 

Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edildiler. 

Ama bu yargılamalar, verilen kararlar, idam cezaları hiçbir zaman halkın içine sinmedi. Kamu vicdanı kabul etmedi bu idamları. 

Bu konuyu, şu nedenle yazmak istedim. Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet, birlikte yargılanan 7 kişiye verilen on sekizer yıl ağır hapis cezası ve kararın kamu oyunda uyandırdığı tepki. 

Beraberinde kadim tartışmamıza döndük. Türkiye’de yargı bağımsız mı değil mi  Yargı ; siyasi bir organ olan yürütme erkinin etkisinde kalarak mı karar veriyor. 

Başa dönersek şu soruyu sormak gerekir. Türkiye’de yargı eskiden bağımsız mıydı. Yani eskiden bağımsızdı da yeni mi bağımlı hale geldi ? 

Yargının bağımsız olup olmadığının sınamasını siyasi niteliği olan davalarda verilen kararlara bakarak yapıyoruz. Verilen kararlar ülkeyi yöneten kudretlilerin hoşuna gitsin diye mi veriliyor yoksa hakimlerin yasalara ve hukukun üstünlüğü ilkesinden bağlı kalarak  yaptıkları yargılama sonucunda oluşan vicdani kanaate göre mi veriliyor. 

Yukarıda anlattım, Yassıada yargılamalarını yapan mahkeme heyetini ve başkanını darbeciler seçmişti ama hepsi meslekten gelen hakim ve savcılardı.

Yargılama sırasında Adnan Menderes’in usule ilişkin bir itirazı karşısında Mahkeme başkanının şu sözü yargı bağımsızlığı konusunda ibretlik bir söz olarak hep akıllarda kaldı : Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor. 

Daha sonra Adalet Partisinden milletvekili olan Ali ElverdiDeniz gezmiş ve iki arkadaşını idama mahkum eden mahkemenin başkanıydı. Yargının bağımsızlığını gözeterek değil de o günün kudretlilerinin beklediği kararı vermişti. 

1980 darbesinden sonra idam edilen elli kişi de yargı bağımsızlığının gereği olduğu için değil o günkü kudretli generaller öyle istediği için asılmıştı. Darbenin başı kendi ağzıyla bunu şöyle ifade etmişti : Eşitliği sağlamak için bir sağdan bir soldan astık. 

1997 yılında yaşanan 28 Şubat sürecinde de ülkenin seçilmiş Başbakanı Necmettin Erbakan’ı istifaya götüren olaylar ve sonunda yargılayıp hapse mahkum eden mahkemenin hakimleri de o kararı  yargı bağımsızlığının gereği olarak değil o günün kudretli generalleri öyle istediği için vermişti. 

Şimdiki Cumhurbaşkanını  şiir okuduğu için hapse mahkum eden hakimler ve o kararı onaylayan Yargıtay üyeleri de bağımsız yargının vicdani kanaatine göre değil kendi mahallesinden olmayan birine had bildirmek için vermişti o kararı. 

2007 yılında mecliste yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal eden kararı veren mahkemenin hakimleri de yargı bağımsızlığının gereği olduğu için değil kendilerini mensubu saydıkları mahalle öyle istediği için iptal etmişti seçimi. 

Şimdi ilk defa karşılaşmış gibi şaşırıp şaşırıp kalıyoruz. Nereye gitti bizim bağımsız yargımız. Eskiden de bağımsız yargımız yokmuş zaten. Kudretlilerin ve kendi mahallesinin gönlüne göre karar veren yargımız varmış. 

Daha doğru bir ifadeyle bizim mahallenin hoşuna giden kararları veren yargı bağımsız, hoşuna gitmeyen kararları veren yargı bağımlı. 

Dürüst olalım , bu ülkede kimse bağımsız yargı peşinde olmadı. Bizim gönlümüze uygun kararlar veren bir yargı düzeni peşinde oldu her kes. 

Bu gün Osman Kavala’ya verilen haksız ve hukuksuz ceza bizim mahalleden olmayan birine verilseydi bu kadar bağıracak mıydık ? 

Kendimizle yüzleşme zamanı. Gerçekten Yargı Bağımsızlığını sağlayacak bir önermeyi  ve kurallarını tartışma zamanı. En azından bunu tartışalım diyenlere destek olma zamanı. Temenni edelim ki bir gün bağımsız yargımız olur. 

Hayati Demir

 

 

 

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir