NURETTİN ARAS DÖNEMİ İKİ YAZIŞMA

16/08/2023

Iğdır yeni il olmuş. Dolayısıyla bütün ilçe müdürlükleri bir gecede il müdürlüğüne terfi ettiler.

Yazışmalarda, antetlerde, tabelalarda ilçe yerine il müdürlüğü yazıldı diye birdenbire müdürlük olunmuyor.

İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de İl Milli Eğitim Müdürlüğüne terfi etmiş ve Nurettin Aras Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmış.

Şimdiki Valilik binasının girişinde, sağda birkaç oda verilmiş ve imkansızlıklar yokluklar içinde göreve başlanılmış.

Iğdır İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bir yazı yazılarak kendilerinden yardım talep edilmesi, sanırım bir vali yardımcısının önerisi üzerine olmuş.

Nurettin Aras da Milli Eğitim Müdürü olarak yardımcılarına İstanbul İl Milli Eğitim müdürlüğüne bir resmi yazı yazılarak, yardım talebinde bulunulmasını istemiş.

Yardımcıları iki kere yazıyı yazmışlar ama her ikisi de Iğdır Vali yardımcısından geri dönmüş. Vali yardımcısı yazıyı ve üslubu hiç beğenmemiş.

Derken Nurettin Aras Milli Eğitim Müdürü olarak beni çağırttı. Makama gittiim. Konuyu bana anlattı ve benden böyle bir yazı yazmamı istedi.

-Olur Müdür Bey dedim. Yarın yazıyı size arz ederim deyip okuluma yani Atatürk Lisesine döndüm.

İstanbul İl Müdürlüğüne hitaben yazdığım yazıda yeni il olduğumuzdan bahisle il milli eğitim müdürlüğünün de bu bağlamda ihdas edildiğini, araç gereç ve teçhizat açısından takdir ve teslim edileceği üzere yetersiz durumda olduklarını, kendilerine depolarındaki fazlalığın bile kafi geleceğini…arz ve rica ederim diye yazdım.

Ertesi gün Nurettin Bey’in makamına gittim. Yazıyı sundum. Tam okumaya başlamıştı ki müdür yardımcılarından birisi içeri girerek:

-Müdür Bey gerek yok. Biz Iğdır Lisesi ile irtibata geçip yazıyı yazdırdık, deyince ayağa kalktım elimdeki yazıyı birkaç parçaya bölüp, Nurettin Bey’in ayağının  dibindeki çop kutusuna atıp hışımla odadan çıktım.

Iğdır Lisesi takviyeli üçüncü yazıyı da vali yardımcısı ateş püskürerek bir daha geri çeviriyor. Bu ne biçim müdürlük. iki satır yazıyı beceremiyorsunuz diye bir güzel de haşlıyor.

Okuldaydım. Nurettin Bey makam aracını göndererek beni aldırdı. Makamına girince,

-Gel hocam dedi. O yazıyı ne yaptın. Vali Bey yine beğenmedi deyince ben de çöp kutunuza attım ya dedim. Ve gidip çöp kutusunu alıp makam odasının orta yerindeki halı üzerine boca ettim. Allahtan çöpü almamışlar. Birkaç parçaya böldüğüm yazı parçalarını birleştirdim. Selo bantla arkadan yapıştırdım. Nurettin Bey memurlardan birisini çağırtıp yazıyı dikte edip getirilmesini istedi. Ben de makamda oturup sonucu beklemeye başladım.

Yazı Vali Yardımcısının önüne gidince yüzü gülüyor ve YAZI DEDİĞİN BÖYLE OLUR diyor ve imzalıyor.

Nurettin Bey bana iki yazı arasındaki farkı sordu. Anlattım:

-Sizin yazdırdığınız yazı çok uzundu. Üç buçuk sahife. Hiç bir makam o kadar uzun yazıyı okumaz. Ben özetin özetini yazarak meramımızı anlattım. İkincisi ise sonunda siz arz ederim demişsiniz. Bense arz ve rica ederim diye yazdımdı. Nurettin Bey şaşırdı. Koca İstanbul Müdürlüğüne arz edilir. Nasıl rica ederiz ki. Güldüm. Her ikisi de aynı yasaya aynı görev ve sorumluluğunu haizdir. Sadece İstanbul’un nüfusu fazladır. Arz ederim dedim. Çünkü orası bir müdürlüktür. Rica ederim dedim. Çünkü biz de bir müdürlüğüz.

Nurettin Bey:

-Bizim dün il olmuş personel bunları nerden bilecek, deyince

-Ben varım dedim ya.

Hay demez olaydım. Ardından bütün Valilik Personeline yazışma konusunda tam bir hafta seminer verdim. Hem de meccanen. Parasız yani

 

Emekli olmuşum. Aktif olarak gazetecilik yapıyorum. Iğdır ise yeni il olmanın sancılarını çekiyor. Özellikle de belediye. Nurettin Aras ise Belediye Başkanı.

Beni odasına çağırttı. Önüme bir sayfalık bir yazı uzatıp

-Ya hocam şuna bir bakıver. İkidir Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına bu yazıyı gönderiyoruz. Dışişleri geri çeviriyor.

Statü gereği bir başka ülkenin devlet başkanına yazılan resmi yazılar Dışişleri marifetiyle gönderilir.

Yazıyı okudum. İçeriği güzel. Tamam. Ama başlık ve sonu çok köyümsü ve çocuksu.

Başlık şöyle: Çok Muhterem Heydar Aliyev Hazretlerine

Sonuç ise hürmetler eder ellerinizden öperim diye bitiyor. Hiçbir ülkenin devlet başkanına böyle bir hitap olamayacağı gibi, bizim bir kurumumuzda kimsenin elinden filan öpmez. Genel adaba da protokol kurallarına da aykırıdır.

Başlığın üstünü çizdim EKSELANSLARI dedim. Sonunu ise takdir ve tensiplerinize sunulur dedim. Benim önerdiğim EKSELANSLARI BAŞLIĞIMA Nurettin Aras takıldı ve bana

-Ya hocam ekselansları ne demek. Sövmüyorsun ya. Gülüştük.

Ve yazı Dışişlerindeen geçerek Azerbaycan’a gidip yerini buldu.

Hay düzeltmez olaydım. Bu seferde Belediye personeline bir hafta yazışma, konuşma konularında seminer verdim. Ve tabii tabii ki meccani. Parasız yani.

 

NOT: Devletlerarası protokolde devlet başkanlarına eskiden “HAŞMETMEAP” denilirdi. Bizdeki batılılaşma eğilimlerinden sonra Majesteleri veya Ekselansları dendiğini hatırlatırım. Ben Ekselansları demeyi tercih ettim. Zira Rus Çarlığı ve sonrası dönemde Fransız ekolünce Ekselansları ön plana aldığından, Azerbaycan’ında daha yeni Sovyetlerden ayrıldığını dikkate alırsak böyle yazmamın nedeni kolayca anlaşılır.

 

 

Benzer Haberler

2 Yorum



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir