ORDULARIN GÜCÜNÜ NE BELİRLER

Aslan tarafından yönetilen ceylan ordusu, ceylan tarafından yönetilen aslan ordusunu yener. Büyük İskender.

Bu günlerde pek heyecanlı savaş, film dizileri izlercesine televizyonlarda savaş senaryoları çiziliyor. Ege ve Akdeniz’de petrol aramaları ile ilgili muhtemel bir savaşta, bölge ülkelerinin askeri güçleri karşılaştırılıyor.

         Askeri güçlerin sıralanmasında

1-Asker sayısı

2-Uçak-tank-zırhlı araç-obüs topları, savaş gemileri, muhrip, fırkateyn, destroyer ve denizaltı sayıları ile yardımcı gemilerin sayısı karşılaştırılıyor.

3-Oduların eğitim ve disiplini ortaya konuluyor

4-O ülkenin ekonomik yapısının, savaşa ne kadar dayanabileceği hesap ediliyor.

5-Bütün bunlar ele alınırken o ülkenin ordusunun geçmişi, savaş tecrübesi, tarihsel süreci belirleniyor.

         Magazin ortamında TV’de ya da bir savaş filminde bunların hepsi doğru olabilir ama gerçek hayat böyle midir? Sadece maddi araç gereçlerle mi savaş kazanılır.

         Az buçuk tarihi bilgisi olan herkes  , Makedonyalı İskender 30 bin askeri ile 100 bin kişilik Pers(Fars-İran ordusunu, Darius’u mağlup etmiştir. En büyük etmen de ne olmuştur tahmin bile edemezsiniz. Pers ordusunun standart mızraklarından 25 santim daha uzun mızraklar ile ordusunu donatan İskender, göğüs göğüse savaşta uzun mızraklar ile Pers ordusunu mağlup etmişlerdir.)

         Alpaslan 1071 de bütün yan destek kuvvetlerine Kürt-Gürcü katılımlarına rağmen 35/40 bin kişiyi anca bir araya getirebilmiş ve fakat Romen Diyojen Bizans ordusu 200 bin askerden oluşuyordu. Ama savaşı Alpaslan 3 nedenle kazanır. Bizans ordusundaki Türk aşiretlerinin Alpaslanın yanına geçmesi, Alpaslanın ordusunda yeni ülke fütuhatı umut ve heyecanın var olması. Bizans ordusunda ise yığma paralı askerler. Ve KURT KAPANI taktiği ile Bizans ordusunu kapana sokup imha etmeleridir.

         Şayet teknoloji ve insan sayısının üstünlüğü kesin olarak savaşlarda belirleyici olsa idi Çanakkale’de, devrin en modern top ve teçhizatına karşı duran Osmanlı Türk askeri galip gelemez ve bunları durduramazdı.

         26 Ağustos taarruzunda Türk ordusu bir yılda aşılamaz denilen Yunan hattını 4 günde tarumar etmiştir.

         Dünyanın en teknolojik ordusuna sahip olan ABD’de Vietnam’a mağlup olmuştur.

         1967 Arap-İsrail savaşında nüfusu iki milyonu bile bulmayan İsrail, kendisinden kat be kat üstün Arap devletlerini 6 günde perişan etmiştir. Arap cengaverleri (!) tankı bırakıp kaçıyorlardı. Tankın içinde olsalar imha edilecek, ama tankı bırakınca İsrail askeri tankı alacak ve Arap kaçıp kurtulacaktı.

         Saddam’ın Cumhuriyet muhafızları ABD askerlerine bir tek mermi sıkmadan teslim oldular.

         Demek ki teçhizat önemli ama bir yere kadar. Onu kullanan askerin moral ve inan gücü ile onu yöneten komutanların sevk ve idaresi ön görüsüdür.

 

Bütün bu veriler ortaya konulduğunda bölgemizde Türk ordusunun durumuna bakalım. Asker sayısı, teçhizat,  araç,  gereç bakımından kuşkusuz bir numara. Ama yalnızca bunlar değil ordumuzu güçlü kılan. Yörüngede askeri amaçlı uydularımızın oluşu da önemli ama yine başka etmenlerde var.

         Nato standartlarında bir tepkili uçak (jet) pilotunun uçuş saati 3 bindir.

         İsrail, Araplarla boğuşa boğuşa pilotlarının uçuş saat sayısı 5 bini bulmuştur.

         Türk pilotlarının uçuş saat tecrübesi 7 bin ve üzerindedir. O kadarki NATO uçak atış yarışmalarında hep Türklerin derece alması üzerine yarışmaları kaldırmıştır. Çevremizde DÜŞÜK YOĞUNLUKLU SAVAŞ yürüten Türkiye ve ordusu sürekli canlı ve hakiki bir tatbikat içerisindedir. Ve bu da çok ama çok önemli bir avantajdır. Yalnızca jetlerde değil, denizde ya da karada da aynı deneyime sahiptir. Türk ordusunun ilkelerinden birisi HAZARDA(BARIŞTA) TER DÖKEN SEFERDE(SAVAŞTA ) KANDÖKMEZ.

 Ben acemi bir şoförüm. Bana 5 çeker Mercedes ya da BMV verin. Usta bir şoför sıradan marka bir araba ile beni mutlaka geçer. Yani öyle silahların çok modern olması yetenekli kullanıcısı yoksa hikayedir.

         Dolayısıyla karada, havada, denizde çok yüksek bir savaş tecrübesine sahiptir ordumuz.

         Buna ilaveten BEN, SİZE SAVAŞMAYI DEĞİL, ÖLMEYİ EMREDİYORUM diyen komutan ve buna tartışmasız uyan bir askerlik anlayışı vardır.

         Malazgirt Savaşı öncesi ulaklar Alpaslan’a haber getiririler:

         -200 bin kişilik Bizans ordusu bize yaklaşıyor dediklerinde O:

         -Ne güzel biz de onlara yaklaşıyoruz der.

         -Mete Han’a aynı biçimde haber verirler. Karınca gibi kalabalık Çin ordusu üzerimize geliyor. Mete Han ise.

          -Bense bunları nereye nasıl gömeceğimizi düşünüyorum…der. Ve her iki komutanda girdikleri savaşı kesin zaferle kazanırlar.

         Kurtuluş savaşımızda silah ve cephane sayımız çok azdır. Mustafa Kemal Paşa ve diğer komutanların ortak fikri, düşmanı siperlerinden söküp atacağız. Ve cephane ikmalini düşmandan yapacağız . O kadar emindirler muharebeyi kazanacaklarına.

         Devam edeyim Yunan komutanları İzmir’de balo verip eğlenirlerken bizim komutanlarımız cephede yarı aç uykusuz askerlerinin başında idiler. Albay Reşat Bey ÇİĞLİ tepesini 30 dakikada alacağını bildirdiği Mustafa Kemal Paşa’ya, iki dakika gecikince mahcubiyetinden intihar eden sadık subaylarımızı nereye koyarsınız. Hangi orduda böylesi bir inan ve disiplin vardır.

         On yıl süren İran Irak savaşında Mollar Kum’da, Saddam ise sarayında güya ordularını yönetiyorlardı.

         Gerek Kıbrıs çıkartmasında ve gerekse Doğu ve Güneydoğudaki çatışmalarda ön cephede ne kadar subayımız şehit olmuştur.

         Bizde askerliğini yapmayanı erkekten sayıp kız verilmeyişi çok önemli bir gelenektir. O nedenle de askere giden gençler davul zurna eğlence ile uğurlanırlar. Zira onlar bir erkek, yiğit olacaklardır da ondan.

         Bu ruh ve anlayış içinde olan ordumuzun, öyle her kuru gürültüye papuç bırakmayacağı aşikardır. Yüce ATATÜRK’ün bir sözü ile son vereyim yazıma.

         -MECBUR KALINMADIKÇA SAVAŞ CİNAYETTİR.

Bir koyun sürüsüne atlayan kurt, sürüdeki koyun sayısını önemsemez.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir