16/09/2020

 ÖLÜMSÜZ OLMAK ÖLÜMLÜ OLMAKTAN DAHA DAYANILMAZDIR

          Mücahit Hun’un gazetemde  yayımlanan ÖLÜM ve UMUT başlıklı yazısı, bu konu üzerinde benim de bir şeyler yazma isteğimi tetikledi.

          Yıllar öncesiydi Hoşhaber’de bir tanıdığın taziye yerindeyiz.Dindar birisi bana hitaben :

          -Yaa bak hocam,ölüm var yitim var.Bu dünya bir penceredir bakıp geçeceğiz…gibisinden bir şeyler söyleyince:

          -Biz ölümsüz olduğumuzu söylemiyoruz ki.Hem ben ölümsüz olup bu dünyaya kazık dikmek istemem ki. Ama zamansız ölmeye de üzülürüm dediydim.

          İnsanoğlu tarih öncesi çağlardan beri ölüme bir anlam verememiş.Korkmuştur. Onun soğuk eli hep ürkütücü olmuştur.Hele ölümden sonrasının bilinmezliği herkesi dehşete düşürmüştür. Düşürüyor.Bu nedenle de krallar, büyücüler, kahinler, simyacılar…hep ölüme çare veya en azından kendisi için sonsuz yaşamayı arzulamış ve bu uğurda nafile çabalar sarf etmişlerdir.

          Bakmayın siz kimilerinin öbür dünya vardır.Cennet vardır filan demelerine.Hepsi de sıkı sıkıya bu dünyaya bağlanıp ölmelerini geciktirmeye çalışırlar.Şayet dedikleri gibi cennet,yeme içme ve huriler olsaydı ölmek için bunlar yarışa girer üste de para verirlerdi.

          ABD Florida eyaletinin Everglades bölgesinin Okaloaacoochee Bataklıkları’nda yetişen büyük devasa ağaç kök tünellerinde Rahip Johannes Gençlik Pınarı’nı bulmuş ve 312 yıl yaşadığı kurgulanmıştır.312 yıl çok uzun bir süre olsa bile ölümsüzlük değildir.

          Antik Mısır Hanedanlar döneminde Firavun Osiris ölümsüz olmak için bütün tabipleri seferber eder ve ölüme yol açan enzimler bedenden çıkarılarak ölümsüzlüğe kavuşur.

          Ama yüzlerce yıl sonra pişman olur ve ölmek için çırpınır durur.Zira o farklı birisidir artık.Yadırganan hatta korkulan biridir.Bütün sevdiklerinin bir bir öldüğünü görmek onu her seferinde öldürür.

          Efsanedir, bilim kurgudur.Hayalidir. Nedirse nedir.Ama ölümsüz olmak sanıldığı gibi insanı mutlu etmez.

          Bir kere niçin ama niçin 7 milyar insan arasında yalnızca ben ölümsüz olayım.Ayrıcalığım nedir.Tanrı bu denli adaletsiz olabilir mi?

          Ben ölümsüz oldum.Tamam.Peki ya çocuklarım. Torunlarım.Onların hepsi ölecek ve ben onların ölümüne tek tek şahit olacağım.Ve bunun adı yaşamak, ölümsüz olmak olacak.

          Doğum varsa ölüm de vardır.Biri ancak diğeriyle vardır.Bunun aksi evrensel yasalara aykırıdır.İmkansızdır.İmkansızdan öte anlamsızdır.

          Zaman akacak.Bütün sevdiklerim tanıdıklarım ölecek.Yaşadığım ortam değişecek.Ama ben yaşamış olacağım.

          Çocukluğumuzun geçtiği o Iğdır’ı özlemle anarken üstüne kaç değişmiş Iğdır’ı görüp kahrolacağım.

          Esasen vücudumuzda bulunan demir ve benzeri elementler Bing Bang kuramına göre 13 milyar yaşındadır.Yani sanıldığı gibi genç değiliz.Ölünce de bedenimizdeki madde doğaya karışacak. Kaybolmayacak.Yitmeyecek.Yok olmayacak.Maddenin sakınımı yasası bunu gösterir bize.Hiçbir şey yoktan var,vardan yok olmaz.

          Hala ölümsüz olmak mı istiyorsunuz.

          Yaptıklarınızla, yapıtlarınızla, eserlerinizle,topluma insanlığa hizmetleriniz ile ölümsüzleşebilirsiniz zaten.

          Ben ölümsüz olmak istemiyorum.Zira ölümsüz olduğumu bilen insanlar bana büyücü gözüyle bakacaklar. Korkacaklar.Benden uzak duracaklar.Ve ben yapayalnız yaşayacağım.

          Buna yaşamak mı denir.

          Olmaz olsun ölümsüzlük.

          Yaşasın ölüm.

          Tadında ve zamanında ölüm, ölümsüz olmaktan daha güzeldir.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir