08/05/2021

BEKLEYİŞ

Kamuoyu nice zamandır umut-umutsuzluk karışımı bir bekleyiş içine girmiştir.

Umutsuzdur; iktidarıyla muhalefetiyle siyaset figürleri güven vermiyor.  Kamuoyu anketlerinde kararsızların oranı hep yüksek.  Oyunu kullananların büyük bölümü “namus uğruna”  “evet” diyor.  AKP rejiminden umut kesilmiş.  Yine kamuoyu yoklamalarında kendi taraftarlarının en az üçte biri vaziyet için “çok kötü”  değerlendirmesini yapıyor.  CHP dersen bildiğimiz CHP.  Partinin ana eksenini oluşturan küçük burjuva sınıfının özellikle yönetim seviyesindeki çok parçalılık, bu partiye duyulan endişeleri kalıcı kılıyor.  Gelecek Partisi’nin örgütü var, ancak lider karizma değil.  Karizma Deva Partisi’nde var, ama onun da sağlam örgütü yok.

Umutludur; ülkeler de insanlar gibidir, umut olmazsa ayakta kalınmaz.  Üstelik bu ülke yakın tarihte görülmemiş bir zafer kazanmış, küllerinden yepyeni bir devlet doğmuştur.  Anadolu insanı ecdadını her değerin üstünde tutar; onlara karşı başı eğik duramaz, mutlaka umut ışığını yanar durumda tutmak zorundadır.

Umudu yeşerten bir başka etken de ülkenin sorunlarının iyi bir programı Cumhuriyet’in ilke ve devrimleri paralelinde çözüme kavuşacağına dair artık herkese ulaşan bilinç düzeyidir.  Halka güven vermeyen muhalefet, çözümleri bir türlü açık seçik ve kesin bir programla ezilen yığınların önüne koyamıyor, buna “koymuyor” demek de olası.

Örneğin, işsizlik yakıcı bir sorun.  Dünya ölçeğinde “su-gıda” en önemli stratejik öge olarak varlığını hissettiriyor.  Türkiye bir tarım ülkesi.  Kalkınma tarım ölçeğinde ele alınırsa, hem işsizlik sorunu çözülür, hem de pahalılık.

Yine şu günlerde “128 milyar Dolar nerede?” lafı dillere pelesenk oldu.  Öte yandan ülkenin taşı toprağı satılarak 62 milyar Dolar edinilmiş.  100 milyarca Lıra vergiyi sildiren yandaş iş adamları olduğu iddiaları var.  Türkiye’nin Dolar milyarderleri dünya basınını işgal ediyor.  “Nereden Buldun Kanunu?” çıkarılır, devletin talan edilen serveti gerisin geriye milletin hazinesine konur.

Anayasa’da “sosyal devlet” olduğumuz yazıyor.  Eğitim ve sağlık adım adım özelleştirilerek “sosyal” lafı sözde kaldı.  Halkın eğitimi ve sağlığı dar gelirli kesimlerden başlayarak parasız hale getirilir; ülke insanının beden ve beyin gücü kalkınmanın motoru olur.

Günümüzde siyasetin gücü parasal varlık üzerine kurulmuştur.  Meclis’e kazık çakan zenginden yana partilere hazine yardımı kaldırılır, emekçi kesimlerin de Meclis’de yer almalarını sağlayan düzenlemeler yapılırsa, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” savı ete kemiğe bürünmüş olur.

Halkın beklentisi salt AKP rejiminden kurtulmak değildir; ağırlaşan sorunların çözümü noktasında somut programlar/çıkışlar/önderlikler görmek istiyor.  Kuru kuruya “Adalet”,”Barış”,”Demokrası” ikna edici olmuyor.  Sorunları açık seçik ortaya koyup, bu sorunları çözen net mesajlar isteniyor.  Şimdi olmasa bile gelecekte sorunlara sahip çıkıp onları çözecek birileri mutlaka çıkacaktır.  “Mutlaka” diyorum, çünkü kamuoyu bekleyiş içindedir.   

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir