10/01/2021

A.KEMAL AYAZ BU NE MENEM PARTİ BAŞKANLIĞI

AK Parti kurulduğundan bu güne kadar teşkilatçılığı, iletişim kanallarını açık tutması, medya ve sanal ağı çok iyi kullanması ile haklı olarak övünür. Bu Iğdır teşkilatı içinde böyleydi. Ne var ki sizin başkanlığınız döneminde tam bir iletişimsizlik, öngörüsüzlük, halkla ve onların biricik haber alma aracı olan, biz gazeteciler ile diyalogunuz kopuk. Yetersiz ya da aldırmaz, umursamaz bir yaklaşımınız var.
Bakın anlatayım. Dün ilimize ikisi görevde biri de eski olmak üzere üç bakan Iğdır’a geliyorlar.( Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve Ulaştırma eski bakanı Ahmet Arslan) Bu Iğdır için olağanüstü bir haberdir.


Ve fakat hiçbir gazeteciye bilgi vermiyor, programı göndermiyorsunuz. Neden acaba, neden. Mazeret aramayın. pandemiyi hiç bahane etmeyin. Ne yani pandemi yerel gazetecilerle bulaşır da ulusal gazetecilerle bulaşmaz mı. Dahası onunda tedbirini alacak olan sizsiniz. Şu anda liderler toplantı yapmıyorlar mı. Geniş salona alırdınız. Herkes maskeli zaten ve aralıklı oturulurdu. Ama bunu bile düşünemiyorsunuz. Topu başkasına atmayın. Bizim muhatabımız yalnızca sizsiniz. Nasıl ki olumlu işlere sahip çıkıp üstleniyorsanız, yanlış, eksik ve olumsuz tutumlarında faturası sizedir.
Gazeteciler bakanları karşılasalar, toplantılara katılsalar ve bu arada halkın talep ve beklentilerine uygun olarak, birkaç soru sorsalar Iğdır için fena mı olurdu? Bunu bakanlara önerecek ve bu ortamı sağlayacak olan sizsiniz. Benim kör ninem değil.
Bunda oluşacak başarı da sizin hanenize yazılacaktı.
Bu sitem ve eleştiri kendim için değildir. Zira yaşım ve fiziki engelim yüzünden ben zaten öyle koşturacak ve bu tür takipleri yapacak konumda değilim, ama bunu yapacak onlarca gazeteci arkadaş vardır ve siz bunlara bilgi vermiyorsunuz. Açıkçası bakanlara ulaşılmasını istemiyorsunuz. Bunun altında ne gibi bir kaygınız, endişeniz vardır onu kavrayamıyor hatta tahmin bile yürütemiyorum.
Partililer ve halktan sempati duyanlar parti binasında, bakanları bekliyor ona ulaşmak, umut ve dertlerini söylemek veya en azından görmek için. Ama siz nasıl bir program hazırlamışsınız ki bakanlar parti binasına girdikten ve bir iki görüntü alındıktan sonra hemen “basına kapalıdır” deyip gazetecileri dışarı çıkartıyorsunuz.
Elbette ki bakanlar ile özel, halkın şu an itibariyle bilmemesi gereken görüşmeniz olabilir. Ama gazetecileri uzakta tutmak “yangından mal” kaçırırcasına bakanlar ile halkın temasını önlemenin mantığı nedir.
Gazetecilik bir resim çekme olayı değildir. Kimsede bakanların resmine hasret değildir. İsteyen internetten hemen bulur. Önemli olan bir iletişimin, diyalogun oluşmasıdır. Bu tutum ancak kapalı ve dikta rejimlerinde bulunan bir yaklaşım tarzıdır. Ama çok şükür eksiklikleri de olsa, ülkemiz demokrasi ile yönetilmektedir. Ama siz bunun çok uzağındasınız. Açıkçası bilmiyorsunuz. Bilginiz, tecrübeniz yok. Çalışma arkadaşlarınızın öneri ve yönlendirmelerini de “alçacık dağları yaratan” olmanız nedeniyle kaale almıyorsunuz.Ve ortaya böyle garip ve hazin sonuçlar çıkıyor.
Unuttuğunuz şey, siz o parti teşkilatı ile, çalışma arkadaşlarınızla ve halk ile varsınız. Halk ile idarenin arasındaki bağı sağlayan, köprüyü kuran ise gazetecilerdir. O nedenle de basına dördüncü kuvvet denir.
Siz Nasrettin Hoca’nı BEN YAPTIM OLDU mantığı ile davranıyorsunuz. Malum Nasrettin Hocaya imama sorar
-İmam Efendi abdestsiz namaz kılınır mı.Hoca itiraz eder hemen
-Abdestsiz namaz olmaz. Kılınmaz, Hoca ise
-Ama ben kıldım oldu, der. Sizinki o hesap. Bizde pek bilinen bir söz ile yazımı tamamlayayım:
Çöreği hakkedene ver. Birini de fazladan ver.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir