19/05/2020

Türkiye’de dört isimli kişi hemen hemen yoktur.Tek tük istisnalarından birisin.

         Keşke bu özellik diğer konularda da öyle olaydı. Yani özel, nevi şahsına münhasır birisi olaydın.

         İlk belediye başkanı seçildiğinde yanında oldum. Yazdım. Çizdim, övdüm.

         Hafızam beni yanıltmasın diye, belediye sitesinden özgeçmişine baktım. O kadar anlatım ve yazım yanlışları var ki içimden bunlar nasıl fakülte bitiriyorlar dedim. O özgeçmişi yazan da, onu onaylayıp siteye koyduranda orta ikinci sınıfta, benden kırık not alır.

         İlk, orta ve lise öğrenimini Tuzluca’da tamamladı. Üniversite öğrenimini Atatürk Üniversitesi İ.İ.B.F iktisat bölümünde tamamladı.

         Altını çizdiğim “tamamladı” kelimesi birinci cümlede yanlış kullanılmıştır.”okudu”olmalıydı.

         “29 Mart 2009 tarihinde Belediye Başkanlığı seçimlerini kazandıktan sonra , Carrefoursa bünyesinde yürüttüğü Satış Müdürlüğü görevinden istifa ederek, Aziz Tuzluca’ lı hemşerilerimize ve Tuzluca ‘mıza hizmet etmek üzere Tuzluca’ya tamamen yerleşti .

         Tuzluca’ya tamamen yerleşti ne demek. Nasıl oluyor bu. Yarım yerleşmek, eksik yerleşmek diye bir şey var mıdır ki tamamen de olsun.

         31 Mart 2019 tarihinde Belediye Başkanlığı  seçimlerini   ikinci kez kazandı.

         Bu cümle ise hepten bir tuhaf. 2009 seçiminden sonra 2019 seçimi olmuyor ki. Sanki ard arda kazanmışsın seçimi.

         Devam edeyim.2019 seçimlerinde Saadet Partisi’nden aday oldun. Çünkü AK Partide sana yer vermediler. Sebepler de bu tartışmanın odağında zaten.

         Ben yine seni yazıp çizdim. Dengeler ve halkın teveccühü ile yeniden seçildin.

         Ama pek kısa bir süre sonra seni aday gösterip destek veren Saadet Partisi’nden ayrılıp AK Partiye geçmek istediğin sözleri üzerine, bunun doğru olmayacağını, seçmene ve Saadet Partisi’ne vefasızlık olacağını belirten bir yazı yazdım. O yazımı okudun ama lütfedip dönmedin. Aramadın. Açıklama yapmadın. Ve fakat aklın sıra susarak veya küserek köprüleri attın.

         Benim gibi bir kalem ve söz ustasını ve geçmişte üzerinde bir hakkı, emeği olan birisini görmezden gelmenin, senin açından şık ve akıllıca olmayacağını düşünemeyecek kadar kibre kapılmıştın.Ağrı Dağını olmasa bile Tekaltı tepesi senin eserindi herhalde.

         Ben de seni görmezden gelip yok saymadım. Bekledim yalnızca

         Derken gazeteci bir arkadaş ile polemiğe girmen üzerin iki satır da ben yazayım dedim.

         Nihat Aras senin bir mahkeme kararını deşifre ediyor. İhaleye fesat karıştırma suçundan ceza aldığına dair.Belgeli.Mahkeme kararı ile.

         Nihat’ın yazdıkları yalan ve iftira ise, ya da mahkeme kararını açık etmesi, suç teşkil ediyorsa savcılığa suç duyurusunda bulunmam, yaşın,tahsilin ve temsil ettiğin makam ile münasip düşerdi.

         Ama sen bunu yapmak yerine mahallenin bıçkın delikanlısı gibi tehdit ve argo kelimeler ile gazeteciye saldırıyorsun.”yavşak,  travesti, oğlan” çirkin kelimeler kullanıyorsun.

         Yorumda bulunan bir iki taraftarın dışında, birçok kimse de sana yakışmadığını lisan-ı münasip bir biçimde yazmışlar. Senin adına üzüldüm.

         İhaleye Fesat Karıştırmak ağır ve makama yakışmayan, yetim hakkına göz koymakla eş değer, hukuki, vicdani ve şer’i olarak ağır suçlardır. Bundan ise mahkum olmak en azından susmayı gerektirir. Ama sen “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali zeytinyağı gibi üste çıkmak için, tehdit ve son noktadan bahsediyorsun.

         Bir daha seçimlere girer misin? Herhangi bir parti sana yer verir mi? Seçim kazanır mısın. Bunlar partilerin ve Tuzluca seçmeninin takdirinde olan şeylerdir.

         Ama geçmişte senle bir teşrii mesaisi olan ve tuz ekmek yiyen birisi olarak üzüldüm. Ve fakat şaşırmadım.Zira bana ve aday gösteren partisine vefasızlık yapan birinin, bunları yapması kuşkusuz şaşırtıcı olmaz.

         Platon’un bir sözünü hatırlatayım sana:

         “Kötü bir devlet adamını nasıl mı tanırım. Kötü bir kadını nasıl tanıyorsam. İkisi de dile düşmezler”

         Bay başkan dile düştün sen de. Hemi de çok ağır ithamlarla.Yüngül ve ucuz savunmalarla.

         Ayinesi iştir kişin lafa bakılmaz sözü sende tersten işliyor. Görünüşün iyi fakat sözlerin yakışıksız.

         Her okuyan molla penah olmadığı gibi her koltuğa oturan ya da seçilen de makamın seviyesini koruyamıyor.Koltuğu doldurmuyor.Cüssesi fazla gelse bile.

         Tıpkı senin gibi.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir