31/01/2020

“SAVURGAN  EVLAT”

Şimdilerde deprem vergisi adı altında toplanan para muhalefet ile iktidar arasında tartışma konusu oldu.  Muhalefet soruyor: “Deprem vergisini nereye harcadınız?”  İktidardan el-cevap: “Harcanması gereken yere harcadık.”

Cevap kaçamaklı ve de inandırıcı değil.

Devletin geliri harcaması gereken yerlere harcansaydı;

*İşsizlerin sayısı milyonları bulur muydu?

*Gelir dağılımında uçurum oluşur muydu?

*İğneden ipliğe her meta dışarıdan satın alınır mıydı?                                 

*Ulusal gelir 10 binlerden 8 binlere iner miydi?

*Uluslararası tefecilere milyar dolarlık faizler ödenir miydi?

Bizim işbirlikçi yönetimlerin ekonomi “icraatı” ve yönetilenlerin buna yaklaşımı hiç bir yerde “Savurgan Evlat” öyküsünden daha güzel açıklanmamıştır.

Varsıl bir adamın iki oğlu varmış.  Bir gün genç olanı babasına şöyle demiş:”Baba, payıma düşen malları ver bana.”  Baba malları dağıtmış.  Genç evlat pılını pırtısını toplayıp uzak bir diyara doğru yola çıkmış ve orada varını yoğunu sefih bir hayat yaşayarak tüketmiş.  Ve her şeyini yitirdiği ülkede korkunç bir açlık baş göstermiş.  Mirasyedi genç domuzların yediği mısır kabuklarıyla karnını doyurmaya razıymış, ama buna bile ulaşamamış.  Kalkmış, babasının yanına gitmiş ve ona; “Baba, gökyüzünde ve senin huzurunda günah işledim ben, artık evladın diye çağıracak kadar değerim yok” diye seslenmiş.  O da ne? Babası uşaklarına, en güzel urbaları getirin ve giydirin, eline bir yüzük ayağına da ayakkabılar geçirin, en semiz danayı buraya getirip boğazlayın, onu yiyelim ve mutlu olalım, demiş.  O sırada büyük oğul tarladaymış, eve geldiğinde müzik ve raks sesleri duymuş, uşaklardan birini çağırıp neler olup bitiyor diye sormuş.  Olanlara çok kızan büyük oğul içeri girmemiş, dışarı çıkan babasına şöyle sitem etmiş: “Yıllarca sana hizmet eden bana yazıklar olsun…Şöyle arkadaşlarıma bir şölen verebileceğim bir oğlak dahi sunmadın bana, oysa tüm servetini sokak kadınlarıyla yiyip bitiren evladın eve gelir gelmez onun için en semiz danayı boğazlattırdın.  Baba ona şöyle demiş: “Evlat, sen hep benimle birliktesin, varım yoğum senindir.  Eğlenmek için toplandık.  Çünkü kardeşin öldü ve yeniden dirildi; onu yitirdik ve tekrar bulduk.

Hikaye böyle sonlanmış.  Bizimki nasıl sonlanacak, ulusça meraktayız!

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir