ÖĞRETMENLİK HATIRALARIMDAN BİR TUTAM

          Melekli Ortaokulunda müdürüm.Belediye Fen İşleri Müdürü Muhsin Erol yanında ortaokul öğrencisi yaşlarında bir çocuk ile makama geldi.Görüştük.İzzet ikramdan sonra ,

          -Akaycığım dedi,bu benim oğlan.Bunun tasdiknamesini kesmişler.Şimdi hangi okula gidiyorsam almıyorlar.Bu çocuk okumasın mı? Hiç bir şey demeden zile bastım.Hademeyi çağırdım.Çocuğun dosyasını verdim v e götür müdür yardımcısına kaydını yapsın.

          Muhsin Erol pek şaşırdı.

          -Bu kadar mı.?

          -Ne olacaktı yani.

          -Diğer okulların hepsi bin dereden su getirdiler.Sen ise hiç bir şey sormadan kaydını yapıyorsun.

          -Muhsin Ağbi,ben tasdiknamesine baktım.Zorunlu kesilmiş.Yani sürgün edilmiş.Diğer okullar o yüzden almıyorlar.Bu çocuk belalıdır. Nemize lazım diyorlar.Bense 13-14 yaşlarında bir çocuk baştan sona bela olsa ne olur.Bunu okula hayata kazandırmak gerek.Önemli olan yaramaz çocukları kazanmaktır.Aksi halde bu çocuk kahve köşelerine itilecektir.

          Kalktı boynuma sarıldı.Gözleri buğulandı.Teşekkür etti.

          Tuzluca Lisesi’ne tayinim çıkmış.Müdür Bey ders dağıtımı için benimle konuşuyor.

          -Hocam 6 Edebiyatların dersine girer misiniz?

          -Niye sordunuz?Neden girmeyeyim.

          -Çok haylaz bir sınıf da

          -Müdür Bey aslolan o haylaz tabir edilenlere eğitim vermektir.Yoksa Çankaya Lisesinde herkes öğretmenlik yapar.

          6 Edebiyatların, hem edebiyat hem felsefe derslerini aldım.Hem de sınıf öğretmenleri oldum. Kimseler o sınıfa derse girmek istemediğinden adeta bütün dersleri boş geçiyordu.

          6 Edebiyatlarda dersteyim.Sınıfın kapısı açıldı.Müdür Bey içeri girecek oldu. Beni ve öğrencileri gördü.Hemen geri çekildi.

          -Afedersiniz hocam sınıfı boş sandım da.

          Teneffüste beni odasına çağırdı.

          -Ya hocam siz o sınıfa ne yaptınız ki böyle uslu uslu ders dinliyorlar.Ben de sınıfı boş sanıp içeri girecek oldumdu.

          -Öğretmen bir orkestra şefi gibidir.İyi yönetirse yanlış nota çalan çıkmaz dedim.

          10 KASIM ATATÜRK’ü anma etkinliği görevi Atatürk Lisesi’ne verilmiş. Müdür beyin başkanlığında Türkçe-Edebiyat ve Tarih öğretmenleri zümre toplantısı yapıyoruz.

          Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin okunması,bir öğrencinin Andımızı okuması ve yine bir öğretmenin Atatürk İlke ve İnkılaplarını anlatması konusunda görüş birliğine vardık.

          Andımız’ı okuyacak öğrenci üzerinde de mutabık kaldık.Gençliğe Hitabe ve Atatürk İlke ve İnkılaplarını iki ayrı öğretmen okuyup anlatsın. Ben Gençliğe Hitabeyi okurum filan gibisinden önerim kabul görmedi.Pek ateşli milliyetçi bir öğretmen herhalde benim sol tandanslı olmamı hazmedemediğinden ısrarla her ikisini de kendisinin okuması üzerinde ısrarcı oldu.Ve görev onun üzerinde kaldı.

          Halk Eğitim Salonunda bütün protokol,milli eğitim camiası öğrenciler veliler gelmişler.Salon tıklım tıklım dolu.

          Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasından sonra okulumuzun adı anons edildi.Ama öğretmen zula olmuş. Heyecanlanmış. Kürsüye çıkmaya korkuyormuş. Okulda atıp tutan, ahkam kesip mangalda kül bırakmayan bu ateşli dava adamı, minik bir miskin bir zavallıya dönüşmüştü.

          Müdür Bey hemen bana geldi.

          -Anladım dedim ve bir şey demesine fırsat vermeden kürsüye çıktım.Tabii elimde herhangi bir metin,yazı bulunmaksızın.

          Nutuk’un okunmasını, son bölümünü  tarihsel sürecini birkaç cümle ile anlattıktan sonra Hitabe’yi ezberden hem okudum hem de günümüz Türkçesine uyarlayarak açıkladım.

          Hitabetim güçlüdür. Dinleyicileri etkim altına almasını iyi bilirim. Salondakiler pür dikkat beni izlediler.

          Ardından Atatürk İlke ve İnkılaplarını açıkladım. Son sözlerim şu olduydu:

          -Bizim sınırlarımız şehit kanları ile çizilmiştir. Arap devletçiklerinin sınırları gibi çölde, İngiliz Fransız subayları ve haritacıları tarafından cetvelle çizilmemiştir. Bizim sınırımıza göz dikenler, kan bedelini ödedikten sonra güçleri yeterse değiştirsinler.

          salon alkıştan yıkılayazdı. Kürsüden inince protokol, Vali, Garnizon komutanı başsavcı vesaire ayağa kalkıp beni kutladılar.

          Hababam Sınıfında Gençliğe Hitabenin topluca okunmasının ardından şaşıran öğretmen ve Mahmut Hoca’ya

          -Mahmut Hoca biz Hababam Sınıfı olabiliriz ama Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ezbere biliriz repliği bana hep bu olayı hatırlatır.

          Solcuyuz ama dünyanın ilk KURTULUŞ SAVAŞINI veren, anti emperyalist mücadeleyi başarıyla yürüten ve dünyanın bütün mazlum halklarına örnek ve önder olan o büyük insanın hitabesini ezbere ben bilmeyecem de kim bilecek.

          Ben ne gardırop Atatürkçüsüyüm ve ne de slogan milliyetçisi

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir