NURETTİN ARASLA İLGİLİ KİMİ HATIRALAR

28/11/2019

         Nurettin Aras Milli Eğitim Müdürü olmuş. Iğdır’da yeni il olmanın sancılarını yaşıyor. Bir gecede şeflikler müdürlüğe dönüşünce uyumsuzluklar doğal olarak oluşmuş.

         Araç gereç ise yetersiz kalıyor.

         Nurettin Bey benim bürokrasiyi çok iyi bilen birisi olduğumu bildiğinden makama çağırttı ve İstanbul Valiliğine bir mektup-dilekçe yazmamı istedi. Yeni il ve milli eğitim müdürlüğü olduğumuzu, araç gerecimizin pek yetersiz olduğunu, bundan bahisle, İstanbul Valiliğinin depolarında bulunan muhtemel ihtiyaç fazlası malzemelerin bize gönderilmesinin bizi ihya edeceğini… filan yazmamı istedi.

         Okula gittim. Daktilo başında birkaç saat çalışarak bir yazı hazırladım.

         Makama geldim. O sırada Milli Eğitim Müdürlüğü, valilik binasının girişinde ve sağ tarafta idi. Yazıyı kendisine okuyup görüşünü alacaktım ki müdür yardımcılarından birisi içeri girdi ve :

         -Müdür Bey gerek yok. Biz yazıyı hazırladık dedi. Ben de sinirlendim. Madem yazabiliyordunuz beni ne demeye yordunuz dedim içimden. Yazıyı birkaç parça edip, Nurettin Bey’in masasının altındaki çöp sepetine attım ve tek laf etmeden çıktım gittim.

         O müdür yardımcısının yazdık dediği yazıyı Vali geri çevirtiyor. İstanbul Valiliğine böyle yazı mı yazılır diyor. Bunlar bu sefer bir komisyon oluşturuyorlar. Iğdır Lisesinden de edebiyat öğretmeni takviye ediyorlar. Ama bunların alayı Erzurum v e benzeri medrese mezunları. Nurettin Bey İstanbul ben Ankara mezunuyum. Bariz fark var yani.

         Vali Bey ikinci seferde yazıyı beğenmeyip, o cevval ve çok bilen müdür yardımcısının suratına atıyor.

         Okuldaydım. Nurettin Bey’in beni çağırttığını ve hemen gitmemi istediğini söylediler. Gittim. Nurettin Bey,

         -Hocam o yazıyı ne yaptınız. Vali Bey bunların yazdığı yazıyı beğenmedi. Bir de seninkini denesek.

         -Yazıyı yırtıp çöp sepetinize attım ya.

         -Hademeler inşallah çöp sepetini boşaltmamışlardır.

         Hemen davranıp çöp sepetini aldım. Halıfleksin üzerine boşalttım. Benim yırttığın daktilo yazısı birkaç parça halinde bir köşede duruyordu. Parçaları birleştirdim. Yazıyı yeniden daktilo ettirdim. Ve valiye arza gönderdik. Ben de makamda oturmuş keyifle sonucu bekliyorum.

         Benim yazımı okuyan Vali:

         -Hah, yazı dediğin böyle olur deyip imzalamış.

         Nurettin Bey belediye başkanı seçilmiş. Haydar Aliyev ise Azerbaycan Devlet Başkanı.

         Nurettin Bey yazı işlerine talimat veriyor. Devlet Başkanı Aliyev’e bir mektup yazılmasını istiyor. İşte bizler de Azeri Türk’üyüz. Tarih, dil coğrafya birliğimiz var. Mezhep birliğimiz var. Belediyemize yardımlarını esirgememelerini talep eden bir mektup.

         Yazıyı gönderiyorlar. Geri geliyor.Direkt gönderdikleri için sakıncalı ve protokole aykırı blunuyor. Aynı yazıyı Dışişleri marifetiyle gönderiyorlar. Dışıişleri de üslubu yanlış bulup yazıyı geri gönderiyor.

         Derken Nurettin Bey’in aklına ben geliyorum.

         Beni çağırttı başkanlığa. Gittim. Durumu özetledi. Yazıyı göreyim dedim. Getirdiler. Yazının içeriği çok iyi. Yani ben de yazsam ancak böyle bir yazı yazardım. Fakat başlık protokol adabından çok uzak.Aynen şöyle idi:

         Çok muhterem Heydar Aliyev Hazretleri. Sanki babalarının mektep arkadaşı. Yahu karşıdaki muhatabınız bir devlet başkanı. Ve onlar Fransız ekolünü kullanırlar. Gerek Çarlık Rusyası v e gerekse Sovyet dönemi bu kültürü ve yazışma kurallarını benimsemişlerdir.

         Yazının başlığını, yani Çok Muhterem Heydar Aliyev Hazretleri  kısmını sildim ve

         “Ekselansları Prezidan Aliyev” diye yazdım.

         Başkan Nurettin Aras benim o “ekselansları “ hitabıma yönelik olarak

         -Ya Toşiba sövmüyorsun ki. Gülüştük. Yok dedim.Kor diplomasi de Fransız ekolünde “ekselansları” İngiliz ekolünde ” majesteleri” diye hitap esastır.

         Yazı gitti. Tabi Dışişlerinden geçerek.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir