14/03/2020

NEVRUZ KÖYLÜ BAYRAMIDIR

18/MART/2011

Bu yazım her yıl bu tarihte gazetemde yayımlanır. Moda deyişle güncelleme yapıp yeniden okuyucularıma sunuyorum.   

Nevruz yaklaşıyor ya. Şimdi toplantılar konferanslar düzenlenecek. Mektep medrese görmüş, yaşını başını almış insanlar çıkacak ve diyecek ki Nev-Ruz yani yeni gün Türk bayramıdır. Ne mene Türk bayramı ki adı Farsça.(Gerçi kimi Kürtler de nev Kürtçedir diyorlar. Tabii onlara göre Farsça’da Kürtçe’den gelmektedir. Nev York da, Nev Orleans da)

      Diğeri çıkacak Adem’in dünyaya indiği, öbür dünyadan kovulduğu gündür diyecek.(Büyüklere masal)

    Öbürü de diyeceki Nuh’un Gemisinin karaya oturduğu gündür.(Büyüklere masalın devamı)

     Bir başkası da Hz.Ali’nin hilafete çıktığı gündür. Yahu bunun tarihi bellidir ve Nevruz’da değildir.

Türklerin Ergenekon’dan çıkıldığı gündür diyecek.(masal devam ediyor)

     Kirvelerim ise Kava’nın bayrak açtığı gündür diyecek. (masala masalla karşılık)

Kim ne derse desin kuzey yarımküreye özgü bir lokal doğa olayının Ortadoğu halklarınca bayram olarak kabul edilmesi ve bunun diğer komşu ülkelere çeşitli biçimlerde yansımasından ibarettir.

     Basit ama özel bir doğa olayının bu bölgelerde çeşitli anlam yüklenmesinin ve kültür harmanlamasının tipik bir örneği

Buna da bir diyeceğim yoktur. Ancak bölgesel bir olaya sanki küreselmiş gibi hava vermek cehalettir. Bilgisizliktir. Şimdi Erzurum’a ya da Sibirya’ya bahar mı gelmiş oluyor.Ve hele Güney yarım küre ise kışa giriyor.Onların ÇİLLE  mevsimi başlıyor.

Demek ki Nevruz Kuzey yarımkürenin yengeç dönencesinin ılıman kuşağına ait, bölgesel bir doğa olayıdır. Ve bu da Sümerler tarafından saptanmıştır.Ne Ortaasya’daki Türkler,Ne Farslar ne Kürtler  Nevruz ile gök olayları ile ilgilenecek bir astronomi bilgisi ve ilgisine sahip değildiler. Araplar ise Ay takvimi kullandıklarından zaten Nevruz ile bir ilgileri yoktu.

Ama Sümer Medeniyetinde bilginler, astronotlar, gözlemevleri (zigguratlar)vardı ve onlar gündönümünün (ekinoks) sabitesinin farkına varmışlardır. Sümerler’den bütün bölge halklarına yayılmıştır.Ve herkes çok sevip önemsediğinden sahiplenmiştir. Bu konuda  ilginizi çekecek kaynağı, yazının sonunda bulabilirsiniz. Ve aynı biçimde Osmanlı’nın Nevruz ile ilgili yaklaşımlarını da spotlar halinde yazımın sonuna ekledim.

VE NEVRUZ BİR KÖYLÜ BAYRAMIDIR.

         Baharın gelişi köylüler için bir anlam ifade eder. Ve onlar gerek ekin dikin olarak ve gerekse ev bark olarak hazırlık yaparlar.

         Bayramı da yemişler çerezler ile kutlamak gerek. Ama köylü yoksul. Ve kıştan çıkılan Nevruz döneminde meyve nasıl bulunacak. İşte orada fetva devre giriyor ve aman efendim 7 çeşit meyve bulamayan patates, soğan filan ile de bunu tamamlayabilir.

         Bir sohbet esnasında ben Kurban Bayramı aşiret- bedevi bayramıdır dediğimde bana bir arkadaş

        -Ne yani evine kurban alıp kessen, çocukların et yese fena mı olur gibisinden allahlık bir öneri de bulunmuştu kendince.

         İyi de kardeşim bizim eve bayramdan bayrama et girmiyor ki. Bayramdan bayrama Bektaşi demeli Namaz giriyor.

         Her gün et olan, kebap yenilen bir evde et yemek için kurban kesmenin mantığı nedir.

Aynı biçimde evinde mevsimlik meyvelerden en az birkaçı, çerezlerin ise en az 10 çeşidi olan bir eve 7 nevin, Nevruz çerezi almanın anlamı var mıdır?

             Haa buradan Nevruz’a karşı filan olduğum anlamı çıkarılmasın. Çocukluğumuzun tatlı hoş bir bayramıydı. Ve bayramı o çerçevede kutlayanlara ne diyeceğimiz olabilir ki.

         Nevruz bizim çocukluğumuzda değişik etkinlikler ile kutlanırdı. Buradan yola çıkarak cemreler ile birlikte,

-Suya iğne atanlar

-Dilek tutup gizlice komşu kapısını penceresini dinlemeler

-Köse(şaman-büyücü )kılığına girip kapı kapı dolaşan çocuklara harçlık verenler

-Yumurta boyayıp tokuşturanlar

-Geniş çaplı ev ve bahçe temizliği yapanlar

-Nevruz gününden bir önceki Salı günü evine en az yedi çeşit meyve ve çerez alanlar

-Son Salı günü ataş yakıp üzerinden atlayanlar

-Nevruz günü taziye yerlerini ziyaret edenler

-Eş dost akraba ziyaretine gidip bayramını kutlayanlar

-Yakında veya uzakta olan kız çocuklarına bohça- honça gönderenler

-Yay girinceye kadar (Haziran 20) bayramlaşma ziyaretini sürdürenler

bu bayramı hakkıyla kutlayanlardır.

         Ama ben şehir(burjuva kültürü alıp ve tam anlamıyla da bir sosyalist- entelektüel olduğumdan bunların hiçbirini yapmam. Yapanları kutlarım. Zira halkın bayramıdır. Başka anlamlara yönlere çekenlere de gülerim.

       Zaten Nevruz’un şehirlerde eskisi gibi kutlanmasının imkânı yoktur. Zamanla onda da hem anlam hem anılma kayması görülmeye başlanmıştır. Mevcut şartlar hükmünü dayatıyor.

       O kadarki bir taraf Nevruz’u bir başkaldırı günü kabul ederken, devlette Amerika’yı yeniden keşfedercesine Nevruz’a soğuk ve resmi bir hava veriyor.

      Büyük kentlerde eski Nevruz geleneklerini yapmanın sürdürmenin imkanı yoktur.Onun yerini  Anneler, Babalar, Sevgililer  Günü gibi kapital ve kentsel günler alıyor. Dünya küçülüyor.

       Bırakın su kendi yatağında engelsiz ve köpüksüz aksın.

       Nevruzunuz kutlu olsun.

DİNLER TARİHİ  ANNE MARIE SCHIMMEL KIRK AMBAR YAYINLARI-IST Sa 48 SÜMER AKAD DİNLERİ BÖLÜMÜ

M.Ö. 1950 yıllarında, Akadlar’ın yeni payıtahtı

Babil’in yer ilahı Marduk gelmiştir. Marduk, büyük ilahlar

arasında en önemli mevkiye yükselmişti. Müşteri yıldızına bağlı olan bu ilaha ibadet, Yeni – Babilonyalı devrine kadar devam etmiştir.

Marduk şerefine yapılan bayram, ilkbahar veya Nevruz

bayramıdır. Babil mitolojisine göre ilahlar o gün mabedin

en mukaddes yerinde toplanıp gelecek senenin mukad­

deretını tayin edip göklere yazmaktadırlar.

 TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 171

Eski Türk Edebiyatında Nevrûz ve Nevrûzla

İlgili Unsurlara Genel Bir Bakış

 Saadet KARAKÖSE

Nevrûz, “yenigün” anlamına gelip kuzey yarımkürede bahar başlangıcı olduğu için bahar bayramı olarak kutlanır. Klâsik Edebîyatımızda pozitif yönüyle ele alınan nevrûz, klâsikkültürün birçok unsurunun ifadesinde kullanılmıştır. Hemen bütün nazım şekilleriylenevrûziyyeler yazılmış ve muhteva olarak da müspet kavramları karşılayan anlamlar yüklenmiştir.

Nevrûz, klâsik kültürümüzün bayram ve şenlik olarak kutlanan önemli bir

unsurudur. Kelimenin aslı Farsça olup “yeni gün” anlamındadır. Bahar bayramı ve yılbaşı olarak kutlanan ve eski kültürümüzde mühim bir yer işgal eden nevrûzun başlangıç tarihi 21 Marttır. Rûmî takvimde bu tarih 9 Marta tekabül ettiği için halk arasında “mart dokuzu” diye bilinen tarih aslında nevrûzdur.

Güneşin Koç burcuna girdiği ve Kuzey Yarımküre’de baharın başlangıcı

olduğu için nevrûz, Ortaasya’dan İran ve Mısır’a kadar uzanan geniş sahada kutlanmaktadır. Nevrûz kutlamaları, tabii ve sosyal birçok sebebe dayanmaktadır. Bu sebeplerden çoğunu, edebî eserlere yansımış şekliyle müşahede etmekteyiz.

Selçuklu döneminde Vezir Nizamülmülk tarafından hazırlatılıp Sultan

Melikşah’a sunulan takvimde 21 Mart yılbaşıdır. Takvim-i Celâlî veya takvim-i Sultânî diye bilinen takvimde 21 Martın yılbaşı oluşunun sebebi Türklerin nevrûzu bir bayram olarak kutlama geleneğidir. Eski Türklerce kullanılan Oniki hayvanlı Türk Takviminde de nevrûz yılbaşıdır.

1- Büyük Selçuklu Devleti’nin bayrağı sarı kırmızı yeşil renklerden

oluşmaktadır. Bu renkler hareketi, coşkuyu ve hürriyeti temsil ettiğinden nevrûz, kültürümüzde hareket günü, istiklal günü anlamına gelir.

 2-Klâsik edebîyatımızda, bayram, sevinç, mutluluk, yenilik, aydınlık, umut

ve coşku ifadeleriyle yer alır. Nevrûzda, mutlaka bağı seyran vardır. Kıştan

sonra gelen nevrûz bir ferahlık müjdesidir. Güneşin ışıkları, bütün tabiat ve insanlara yeniden can verir. Nevrûz şenliklerine güller gülerek, bülbül şakıyarak, servi salınarak, sular coşarak, rüzgâr mutrıbın havasına uyarak, katılırlar.

Ayş u işret, nevrûz sultanının ihsanına şükürdür. Nevrûz, bireysel ve toplumsal olarak doğayla birlikte yenilenmedir ve hep yenilikle birlikte anılır.

Cihâna saldı âvâze dem-i pür-hâlet-i nev-rûz

Dönüp çarh-ı felek geldi irişdi sâ’at-i nev-rûz / Atayî

Her yirde tâ nev-rûz ola gül bû-sitân-efrûz ola

Nev-rûz tek fîrûz ola eyyâm-ı Şâh-ı Evliyâ / Fuzûlî

Niçük Ferhâr iline yitdi Nevrûz

Garibler tig yörüp ber-derd ü ber-sûz

Erişdi bahâr oldı yine hem-dem-i nev-rûz

Şâd itse nola dilleri Câm-ı Cem-i nev-rûz / Nef’î,

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir