KÜLTÜR ÖNCELİĞİMİZ

22/11/2019

Gazetecilerin davet edildiği, tanıtım amaçlı yemekli toplantıdayım.  Gerçi adını güncele uygun “kitap cafe” koysalar da gerçek adıyla bir kitabevindeyim. 

Zemin kat üstü alabildiğine geniş bir salon.  Pırıl pırıl raflar ve bu raflara dizilmiş-deyim yerindeyse- gıcır gıcır kitaplar.  Salonun bir kenarına modern bir pastahane yerleştirilmiş.  Kitabevi; pastahanesi , rahat masa ve koltukların konulduğu okuma alanlarıyla kitap satışı işinden öte bir kültür alanı olarak tasarlanmış.  İsteyen almak istediği kitapları inceleyecek ya da çayını/kahvesini yudumlayarak okuma hazzını giderecek.  Yerleşime, modern döşemeye ve okuma birimlerine bakıldığında bu mekânın İstanbul’un, Ankara’nın veya İzmir’in üniversitelilerin uğrak yeri kültür sokaklarından birinde olduğunu söylersiniz.  Oysa ki, Kitap Cafe ülkenin en doğu köşesindeki doğduğum yer Iğdır’da hizmet verecek.  Sırası gelmişken belirtmeden edemeyeceğim.  Doğu’nun eğitimlilik ve kültürel ortamı her zaman ülke oranlamasının üstünde olmuştur.  Hiç unutmam, lise eğitimimi Kars’ta tamamlayıp üniversite eğitimi için Erzurum’a gittiğimde, sosyal yaşantı ve kültürel ortamı çorak bulmuş, çok şaşırmıştım.  Şaşkınlığım Batı’da yaşamaya başladığımda daha çok artacaktı.

Tanıtım yemeğinde mekânın sahibiyle sohbet ediyoruz.  Kadim dostum Akay Hoca’nın  “Burayı açmaktaki amacınız nedir?” sorusuna verilen cevaptan çokça sonuç çıkarmak mümkün:

“Ben 15 yaşından sonra Türkçe’yi öğrendim.  Analarımız ancak o zaman öğrendiler ve bizler de onlardan öğrendik.  Bu yüzden iyi bir eğitim alamadık.  İstiyoruz ki, bizden sonra gelenler iyi bir eğitim alsınlar ve kültürlü bir insan olsunlar.  Para kazanmak amaçlı yapmıyoruz, bu işi”

Öncelikle Doğu insanının öncelik verdiği bir unsur bir kez daha vurgulanıyor; Okumak ve kültür sahibi olmak.  Yaşdaşlarım iyi bilirler, ailelerimiz o yokluk yıllarında nice zahmet  ve meşakketle bizleri okuttular.  Onlar bir iz açtılar, geriden gelenler onları izlemeyi sürdürüyor.

İkinci ve en önemli nota, Türkçe’nin kültürel gelişimimizdeki rolüdür.  Anadolu coğrafyasında yaşayan yurttaşlarımızın etnik dili ne olursa olsun, kültürel planda uygarlıkların merkezinde kendini kabul ettirmiş Türkçe’nin yeri tartışılmazdır.  Türkçe, bulunduğu coğrafyada Arapça ve Farsça ile at başı yarışarak ve de Cumhuriyet devrimlerinde öne çıkarak kültür ve eğitim dili olarak yerini almıştır.  Bu karakteriyle ulusal birliğimizi sağlayan belirleyici unsur olmuştur.  Belirtmek lazım gelir ki, diğer dillerin dışlanması söz konusu değildir.  Kültürel ortam, Kitap Cafe gibi etkenlerle geliştikçe ve kapsayıcılığı arttıkça örneğin, Kürt dili ile yazılan yapıtlar da tüm ulusun malı olacaktır.  Söz gelişi, Ahmede Hani Kürtlerin olduğu kadar Türklerin de sahiplenmesi gereken bir edebiyat değerimizdir.  Ancak bu sahiplenme kültürel ortamın gerçek anlamda tüm ulusu kucaklamasıyla olacaktır.

Dileğim, Ağrı Dağı manzaralı birçok kitabevinin, güneşin en erken doğduğu  Iğdır’ımda yayla çiçekleri misali çoğalmasıdır.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir