İYİLİK YAPMADIĞI GÜN…

30/11/2019

Zeki Sarıhan

İnsanlar çeşit çeşit. Türümüzü bu kadar dallanıp bulandıran, biyolojik farklılığımız kadar yaşadığımız sosyal ve kültürel çevre ve aldığımız eğitimdir. Hepimiz aynı tornadan çıkmış gibi olsaydık hiç de iyi olmazdı.

Hiçbir insan mutlak iyi veya kötü değildir. Her iki özelliği de barındırır. Bunlardan biri baskın olabilir. Veya bir insan hayatının belli dönemlerinde iyi işler yapmışken, başka dönemlerinde kötü işlerle anılabilir.

ÖKÜZÜNÜN BAŞLIĞINI ÇALARAK…

Hırsızlığı huy edinen insan için verilen bir örnek vardır: Adamın biri hırsızlık yapmadan duramazmış. Her gün Her gün bir şey çalacak! Bir gün hırsızlık yapamadan akşam olmuş. Yatağına yatmış ama bir türlü uyuyamıyor! Kalkmış, ahırdaki öküzünün başlığını “çalarak” yastığının altına koymuş ve rahat bir uykuya dalmış!

Birkaç yıldır ağzımdaki takma dişler bir türlü düzen tutmuyordu. Protez dişlerim bir yerden damağımı vuruyordu. Bir dişçiye veya diş teknisyenine protezin vuran kısmını biraz kazıtıyordum. Birkaç gün rahat etsem bile başka bir yerinden damağıma baskı yapıyor, yemek yemeyi bir işkence haline getiriyordu. Vuran yeri törpüleme işi bir dişçinin birkaç dakikasından fazla zamanını almıyordu ama bunu 50 liraya yapıyorlardı. Hani zengin olmak için insanın dişçi olası geliyor… Dişçi, bu sanatı icra etmek için öğrenim görüyor, muayenehane açıyor, araç ve gereklere para ödüyor denebilir. Gene de böyle basit bir şey için para almasını benim aklım almıyor.

HER GÜN BİR İYİLİK YAPMAZSA…

Geçen yıl memlekete gittiğimde birkaç kez törpü yemiş olan dış protezim gene damağımın bir yerini vurmaya başladı. Bu halde yemek yemenin insana acı verdiğini, yemeğin tadını da alamadığını çekenler bilir.

Bir yakınıma yakınlarda bir diş doktoru olup olmadığını sordum. Bir özel sağlık merkezinde dişçi bulunduğunu söylediler. Sağlık merkezinin ikinci katına çıkarak diş doktorunun açık kapısından selam verip girdim. Tezgâhta bir iş yapmakla meşguldü. Gelişimin nedenini anlattım. Diğer meslektaşlarının da yaptığı gibi acıyan damağımın yerini göstermemi istedi. Protezde damağıma dokunan kısmı işaretledi ve orayı çarka tutarak törpüledi.

Protezi taktığımda sorunun giderilmiş olduğu anlaşıldı.

Sıra borcumun ne kadar olduğunu sormaya geldi. Dişçi:

“Bu kadarcık bir şey için ücret gerekmez” yanıtını verdi.

Onun çok doğal olan bu yanıtına gene de hayret ettim. Bundan önce başvurduğum dişçiler de bu kadar emek ve zaman harcamışlar ama hepsi 50 liramı almışlardı.

Yakınlarıma bu son dişçinin davranışını anlatınca “O herkese karşı her zaman öyle. Ufak tefek şeylerden para almaz” dediler ve şu bilgiyi de eklediler. O dişçi “İnsanlara bir iyilik yapmadığım gün gece rahat uyuyamıyorum” diyormuş.

O dişçinin adını öğrendim. Sonraki gidişimde onunla bir mülakat yapıp okurlarla paylaşmayı düşündüm. Telefonunu edinip uzaktan bir görüşme yapmak da mümkündü. Sonra insanlara bir iyiliğinin dokunmadığı gün rahat bir uyku uyuyamayan bu adamın başkaları tarafından “reklamını yapıyor” deneceğini düşündüğümden bundan vazgeçtim.

Kapitalizmin serbest piyasa ekonomisi yaygınlaştıkça insanlarımız müthiş derecede maddileşiyor. Bazı doktorlarımız var ki serbest muayene açtığı kasabasında birkaç yıl içinde apartman sahibi oluyor. Köylerimizde yardımlaşmanın bir örneği olan imece nerdeyse kaybolmak üzere.

EN BÜYÜK İYİLİKSEVERLİK HALKÇILIKTIR

Fatsalı bu diş doktorunun ideolojik ve politik tutumu hakkında bir bilgim yok. Her gün yapmadan duramadığı iyiliği “sevap” için yapan bir dindar, insanların dostluğunu kazanmak isteyen biri veya halka hizmet etmeyi ideolojik tutumunun gereği sayan bir devrimci olabilir.

Hepimiz, hırsızlık yapmadan gözüne uyku girmeyen biri gibi değil, iyilik yapmadığı gün uyuyamayan bu diş doktoru gibi olmalıyız. İyi bir insan olmak ve başkalarına iyilik yapmak için herkes için fırsatlar vardır. Gene de herkesin elindeki olanakların derecesi farklıdır.

Fakat “gemisini yürüten kaptan” felsefesinin geçerli olduğu ve vahşi kapitalizmin insanları bencilleştirip yoldan çıkardığı koşullarda, tek tek insanların birer iyilik meleği olacağını beklemek hayaldir. Halkçı bir sistemdir ki bütün çalışanların hakkını korur ve onları özgürleştirerek, bilimin ışığıyla donatarak halka en büyük iyiliği yapar. Böyle bir sistemin yönetime gelmesi için mücadele edenler, iyilikseverliğin timsalidirler. (30 Kasım 2019)

zekisarihan.com

2 Ek

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir