İŞTE BÖYLE BİRİNİ SEVİN

(Eger böyle birini sevmiyorsanız boşuna SEVİYORUM demeyin…

Yüreğime
Seni hapsettim bu gece,
Varsın turnalar uçmasın..
Gece dediğin kara değil mi ?
İstediği kadar kararsın,
Sen benim gerçek aydınlığımsın..

bugün içimde çocuksu bir heyecan var..
sanki içimde bir balon var şişen biraz daha gülsem havalara uçuyor olacağım..
beni yutan o karanlığı yırtarak güneşe dönmüşüm yüzümü sanki..
biraz mola vermek istedi ruhumda sanırım bunca yaşanmışlıklara..
aslında son birkaç gündür nedense içim içimi yiyor ve ben sanki..
ya saçma bir mutluluk geldi yerleşti içime..
yeni bir sayfaya başladım karalamalarımı sanki..
biraz içtenlikle birazda o yüzümdeki eski gülümsememle harmanladım bu yazımı..
isimsiz kahramanlarıma teşekkür etmek istiyorum satır aralarıma..
beni bilmeden fark ettikleri ve beni benim olduğum gibi kabullendikleri için..
sabah her ne kadar üzücü bir olayla gözlerimi açmış olsam da günü sanırım aynı pozitif enerjimle noktalayabilirim..
bunu hissediyorum..
ve hissedebiliyorum kimi zaman hayatın ellerinden tuttuğumu..
beni her ne kadar savursa da siyah yüzüme ben yinede seviyorum onu..
bazen başımı omzuna yaslayıp gözyaşlarıma dokunmasını,
birlikte papatyalar topladığımızı hayal edebiliyorum..
ve ne olursa olsun aşk”a hayat”a ve kendime olan inancımı bana kaybettiremeyeceğini bildiğini de..
bana güç veren benim gibiler oldu..
senin bir yerlerde hala var olabileceğini bilmiyordum..
ama varsın ve benim farkımdasın..
sessizliğim bile huzurlu geldi bana..
içime çektiğim seni kıyıda köşede kalmış huzurumla sarıp sarmalamak ve başımı dizine koyduğumda iyi ki kelimelerin vardı diyebilmek istiyorum..
sakinliğin aslında güzel bir tadı varmış..
bunu hatırlamayalı inan uzun süre olmuştu..
bana bunu yeniden hatırlattın..
saatler biraz daha yavaşladı ama yinede sorun etmiyorum bunu kendime..
biraz daha mutlu olalım peki?
biraz daha kalabilir misin benimle?

SEVGİ SÖZLERİ

Gitmek mi zor,kalmak mı? yoksa baka kalmak mı daha zor olanı? ağlayamak susmak konuşmamak,bu mu zor olan bu mu insana en çok koyan? gözlerin dolar ardından bakarken,dut yemiş bülbülsündür en konuşmak,haykırmak isteyen sen iken,ellerini bırakıp giderekn,GİTME diyebilmek cesaret ister…

Bir damla yaş düştü genç kızın gözlerinden, saksıdaki lalenin kıpkırmızı yaprağına. Lale hüzün demekti, hüzün; sevgilinin adı. Acizdi, akıtamazdı kanını, bu yüzden döktü gözyaşlarını, hüznüne bir kez bakamadığı gözlerinden. Son dalı da koparken lalenin –düşen gözyaşının ağırlığıyla- usulca veda etti genç kız hüznüne, olanca pişmanlığıyla.
Bir damla kan düştü delikanlının parmağından, bahçedeki yorgun papatyanın bembeyaz yaprağına. Papatya umut demekti, umut; unuttuğu. Mağrurdu, dökemezdi kanını, bu yüzden akıttı kanını, ona yazmak için kullandığı parmağından. Son yaprağını da koparırken – kandan kıpkırmızı olmuş- papatyanın, usulca veda etti umuduna, olanca kızgınlığıyla.
İnanmıştı genç kız, söylenen ve söylediği her söze. Söylenmeyenleriyse kalbiyle tasdik etmiş, dile getirmemişti. “Zalimlerden olmadım ben, zulmettiğim o değildi.” Dedi usulca. Ve kaldırdı eğik başını, bundan sonra dik duracaktı.
İnanmamıştı genç adam, söylenmeyen hiçbir söze. Söylenen ve söyledikleriniyse dile getirmiş, kalbiyle tasdik etmemişti. “Zalimlerden oldu, zulmetti bana!” dedi öfkeyle. Ve indirdi dimdik başını, bundan sonra doğrulmayacaktı.
Biliyordu genç kız, inansa da biliyordu. Hayalden uzaktı çünkü gerçek acıydı ve insanın ruhunu kanatırdı. Naifti, korktu. Yine de savaştı, direndi. Ve yenildi, çıkmadı günlerce çamaşır suyunda beklettiği parmaklarındaki kelepçenin izi.
Hayal ediyordu genç adam, inanmasa da hayal ediyordu. Gerçekten uzaktı, çünkü hayal tatlıydı ve insanın ruhunu okşuyordu. Güçlüydü, korkmadı. Yine de savaşmadı, gitti. Ve kazandı, kalmadı örselenen yüreğinde aşka dair bir sızı.
Göze alamadı genç kız, onca yaşanmışlığı yakmayı. Bir kutu buldu kendine, hayallerinin sığabileceği kadar büyük. Önce resimleri koydu içine, yazıları, şiirleri şarkıları… Sonra batırdı iğneyi parmaklarına ve akıttı kutusunun içine damla damla , hayallerini özlemlerini, yarım kalmış tüm cümlelerini. En son, yere düşen yaprağı aldı, koydu en üste. Kapatırken kutuyu, son bir dize kaldı sevgiliden geriye.
“ Keşke diyorum keşke, hiç olmasa gözlerin…”
Göze alamadı genç adam, onca yaşanmışlığı saklamayı. Bir ateş yaktı kendine, öfkesi kadar sıcak. Önce resimleri attı içine, yazıları, şiirleri ve şarkıları. Sonra oturup ağladı ateşin başında, akıttı üstüne damla damla, hayallerini, özlemlerini, yarım kalmış tüm şiirlerini. En son çıplak kalmış papatyayı aldı, savurdu ateşe. Külleri dağılırken yangınının, son bir cümle kaldı sevgiliden geriye.
“ Ve ben artık özür dilemeyeceğim!”
0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir