23/02/2020

GEZİ EYLEMLERİ:BİR TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜK TALEBİ

2013 yılı.

Bahar aylarını bitirip yaza ayak basıyoruz.

Erdoğan, Gülen Cemaati’nin organize ettiği Türkçe Olimpiyatları’nda konuşuyor.  Siyasi erk  Cemaat’i olumlayarak övüyor, “Vuslat sona ersin” diye Fethullah Gülen’i ülkeye davet ediyor, Gezi eylemcilerini ise “vandallar” olarak niteliyordu.

Aradan 7 yıl geçti.  Camaat darbe kalkışmasında bulundu; Fethullah Gülen “terör örgütü elebaşısı” oldu.  Bunca ibretlik gelişmeye karşın AKP’nin “Gezi” hakkında yargısı değişmedi; onlara göre “Gezi” hala bir “kalkışma”ydı, “Geziciler” de “vandallar”.

“Gezi”yi izledim ve yaşadım.

Cumhuriyet Devrimleri içinde büyümüş kuşaklar haksızlıklara, hukuk-dışı uygulamalara, “tek adam rejimi”ne tepki gösteriyorlardı.  Siyasi iktidar bu tepkileri görmezlikten geliyor, “dediğim dedik” tavrını sürdürüyordu.

Gün geldi sabırlar taştı.  Gezi Parkı olayları vesile oldu.  Öfkeler çığ gibi büyüdü, tüm yurdu kapladı.

Yürütmeden tarafsız davranması isteniyordu.

Ata’nın yolundan sapılmasın dilekleri vardı.

“Adalet herkese lazım”dı.

Refah, azınlığın değil, tüm yurttaşların hakkıydı.

Partizanlığa son verilsindi.

Gezi eylemcileri kendilerini “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye adlandırıyorlardı.

Şimdi 2013’lere dönüp; tüm ülke meydanlarında hemen her akşamları dillendirilen “temel hak ve özgürlük talepleri”ne kulak verilseydi;

15 Temmuz Gülen Cemaati kalkışması olur muydu?

ABD’ye ve de Rusya’ya bu denli bağımlı olur muyduk?

Pahalılık ve işsizlik altında ezilir miydik?

Yargıya güven dip yapar mıydı?

Ülke böylesine politize olup iki parçaya bölünür müydü?

“Gezi” talepleri bir hak ve özgürlük talebidir ve bu gün de geçerlidir.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir