BİR ŞEHRİN HİKAYESİNDE – IĞDIR

BİR ŞEHRİN HİKAYESİNDE – IĞDIR

09/01/2017

Kağıt ne zaman sevinir bilir misiniz? Mektup olunca, kitap, dergi, gazete olunca, yani; yazı ile buluşunca. İşte o noktada kağıt, okuyucu ile buluşur, anlam kazanır, değeri artar, eser olur. Ben, kağıdın peçete olmasına, tuvalet kağıdı olarak kullanılmasına üzülmüş karşı olmuşum. Ama bu karşı oluşum hiçbir şeyi değiştirememiştir. Ülkemizde yine peçete ve tuvalet kağıdı kullanımı kitap, gazete, dergi kullanımından daha fazla olmaya devam etmektedir. Derken, kitap tarafından bir yeni yayın çıkması içime su serpti.

Emekli Öğretmen, Araştırmacı – Gazeteci bildiğimiz; “Akay Hoca” diye ünlenen sevgili, Akay AKTAŞ, benim de önerimle; Iğdır’ın geçmişinden bu gününe yansıyan; yaşanmışlıklarını, hikayelerini, sorunlarını, gerçeklerini , belgeleriyle birlikte kaleme almış yayınlanmak üzere kağıt ortamında Ankara’ya bana göndermişti.

“Nede olsa Başkent’ti burası, baskı tekniği daha iyiydi” diye düşünmüş olmalıydı. Kitabın adını: “NERDEN NEREYE IĞDIR” olarak sabitlemişti. Elbette bu isim kitabın içeriğiyle tam bir uyum yakalamıştı.

İçeriğe şöyle bir göz gezdirdikten sonra ikinci bir isim de ben koydum “BİR ŞEHRİN HİKAYESİ” diye. Böylece iki isimli bir kitap çıkmış oldu piyasaya. Bence ikisi de kitaba yakıştı, ikisi de bir birini tamamlamış oldu. Bu isimlerle birlikte, artık yazılı kağıtlar KİTAP olmayı başarmıştı.

Kitabın içeriğinde Iğdır’la ilgili ilk kez rastladığım tespitler, iddialar, fotoğraflar var da. Beni en çok etkileyen bölümler: “IĞDIRIN ARKLARI” (Kitap S. 75,76,77).ve “IĞDIRIN ESKİ EVLERİ” üzerine yapılan sunumdu (Kitap S.140-156). Bu iki konu benim çocukluk ve gençlik yıllarımdaki Iğdır izleri taşıdığından olacak, bu bölümlerden fazlasıyla etkilendim. Etkilendim ne demek! Büyük bir zevk, keyif aldım ki; bir kere okumakla yetinmeyip, iki hatta, üçüncü okuma yaptım.

Ama ne zamanki Iğdır’ın eski evlerinden – “günümüz evleri” konusuna geldiğinde, keyfim de zevkim de, hevesim de kaçmıştı. Günümüz evlerini iştahsızca okudum. İçimdeki olumsuzluk zirve yapmıştı. Bu durumdayken Iğdır adına mutluluk şiiri yazamazdım ki.

İçim hüzünlü, anılarım kırık, hevesim kaçık bir halde oturup aşağıdaki şiiri yazdım. Bu, “bir şehrin yaşayanlarına sitemiydi” bir bakıma. Bir şehrin kırgınlığı, küskünlüğü de diyebilirsiniz. Ya da bir şehrin kendisini bu hale getirenlerden “hesap sorması” da olabilir. İşte o şiiri kitabı alamayan, okuyamayanlar için paylaşıyorum:           

                                            BİR ŞEHRİN HİKAYESİ

Bir şehirim ben,

Ağrı Dağı’nın eteğinde,

Sürmeli çukurunda.

Nice medeniyetler

Nice savaşlar gördüm,

Aras Nehri kan aktı,

Ağrı Dağı durdu, baktı.

Yıllar yıllara devretti,

“İl oldun” dediler

Sevindim elbet.

İçim coşku,

Dışım şaşkınlık,

Nüfusum hızla arttı.

Zor günlerimdi

Dar günlerimdi

Yeşillerimi yolup

Geleceğimi çaldım.

Binalar yaptım yüksek

Binalar yaptım beton

Aklım karma-karışık

Birde baktım ki;

Eyvah ki eyvahhh

Betonlar arasında

Kaybolmuşum…

Bu şiir, Iğdır’ı bu hale getiren “bizim kuşağa” yeni yıl armağanımdır …

Yorulmuşum,

Yaşlanmışım,

Naçar kalmışım.

Geçmiş günlerimi

Arar olmuşum.

Ben Iğdır’ım,

Dünü yaşadım,

Bugünü yaşıyorum,

Yarınla sözlüyüm.

Yaralarımı sarıyorum

Yitiklerimi arıyorum

Umudumu koruyorum.

Tek arzum var;

Sizinle yaşamak

Sizinle yaşlanmak.

Artık bende hayat:

Dikine / Dikene…

Artık bende hayat:

Zehir / Zemberek

Artık bende hayat:

Nefes / Nefese…İÇ.

Duydum ki; Akay Hoca’nın yorucu bir çalışma ve emekle hazırladığı “NERDAN NEREYE IĞDIR” kitabının dağıtıma başlamasıyla, bitmesi bir olmuş. Kitap okumanın gün be gün azaldığını hissettiğim şu günlerde; “duyulan güzel bir haber” umut çiçeklerinin filizlenmesine yetti bile. Ben, ülkemizin kalkınmasını kağıt kullanımıyla ölçecek kadar ileri gitmiş, haddini aşmış birisiyim.

Kitap, Gazete, Dergi, Mektup olarak kullanılan kağıt miktarı; “Peçete”, “Tuvalet Kağıdı” olarak kullanılan miktarı aştığında; Ülkemizin şimdikinden çok daha iyi bir yerde olacağına inan birisiyim. Kağıt kullanımında bir de “Sosyal Medya” olayı var ki, bu konuya hiç girmeyeyim.

“Nereden Nereye IĞDIR” kitabının bu denli hızlı dağıtımı geleceğe ilişkin beklentimi şımarttı, kabul ediyorum. IĞDIR, geçmişiyle, birikimleriyle, sahip olduğu varlıklarıyla adına kitap yazılmayı hak eden zenginliklerle doludur. Şehrimizin çevresiyle birlikte; değinilmemiş, işlenmemiş, el değmemiş alanlarından yeni kitaplar bekliyoruz…

Umutsuz yaşayacağıma, bekleyişle yaşamak daha güzel değil mi?…

        08. 01. 2017

                                                                            İslam Çankaya

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir