ATA  YOLU

Her 10 Kasım’da Atatürk hakkında yazılar yazılır, konuşmalar yapılır.  Ne kadar yazılsa yeridir; yazılan her sözcük, sarfedilen her söz Atatürk Yolu’na döşenen kaldırım taşlarıdır.  Ulusu uygarlığa ulaştıran bu yolun önüne barikatlar döşendi, demir dikenler örüldü; ulusun sonu uçurumlara açılan sapaklara yönlendirilmesi planlandı.

Tüm bu kumpaslar boşa çıktı.  Çünkü her 10 Kasımlarda yeşeren Atatürk sevgisi, çiçeklenen Atatürk Yolu ulusa kurtuluş yolunu bir kez daha hatırlattı; emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerin oyunları her defasında geri tepti.

Atatürk her sahiplenilen önder gibi ulusunun tüm özelliklerini şahsında barındırmış seçkin bir kişiliktir.  Yeri gelir ülkesini savunan gözünü budaktan esirgemeyen mehmetçik olur.  Yeri gelir traktör üstünde “milletin efendisi” çiftçi/köylü olur.  Yeri gelir kara tahta başında “başöğretmen” olur.  Ulus, neyi özlemiş; O’ndan neyi beklemişse gerçekleştirmiş, ülkeyi “muasır medeniyet seviyesinin üzerine” çıkarmak için gereken alt yapıyı inşa etmiştir.

Atatürk’le birlikte Anadolu toprağı, üstünde yaşayanların “vatan”ı olmuştur.  Bu vatana her ırktan, her inançtan Anadolu insanı sahip çıkmış, kanlarıyla suladıkları toprağı artık vatan bilmişlerdir.  Tv programlarında bazı rastlarız, Anadolu’dan zoraki kopartılmış bir Rum’u, bir Yahudi’yi ya da bir Ermeni’yi dinlersiniz.  Onlar,  vatan hasretini göz yaşları içinde öyle bir dile getirirler ki… Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Atatürk Yolu’nda yürümüş bu insanlar için Anadolu, ebedi vatanlarıdır.

Kederde ve kıvançta birlikte olmak, “varlığını ülkesine adamak” Ata Yolu’nun şifreleridir.  Atatürk, ulusuna hizmet yolunda kendisi için hiçbir çıkar beklememiştir.  Ne yapmışsa ülkesi ve halkı için yapmış; neyi var nesi yoksa ulusa bırakmıştır.  Ata Yolu’nun başat ilkesi, vatanın çıkarını kişisel çıkarlardan önde tutmaktır; gerektiğinde Atatürk’ün yaptığı gibi malını, canını ulus uğrunda fedaya hazır olmaktır.

Ayrılık gayrılıkların had safhaya vardığı günleri yaşamaktayız.  Her gurup, her zümre kendi varlığını/çıkarını ön plana almakta; diğerlerini ötekileştirmeye çalışmaktadır.  Üzerinde yaşadığımız toprakların ve bu toprakların zenginliklerinin ulusunher ferdine ait olduğu gerçeği bir kenara konmuştur.  “Milletin efendisi” artık çok uluslu emperyalist şirketlerdir. 

Böylesi karanlık dönemde ulusça bizi kurtuluşa götürecek olan her 10 Kasım’da ışıkları daha bir şavklanan Ata Yolu’dur.  Bu yolu biz ulus olarak daha önceleri on yıllar boyunca yürüdük.  Yolu tanıyoruz; yol üzerindeki bariyerleri, çukurlukları, demir dikenleri kaldırıp, tekrar o yoldan “açık alınla” uygarlığa akın düzenlemek bizim elimizde.  10 Kasım, bu fırsatı bize sunan günler olarak anılmalıdır.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir