07/10/2020

YALAN

Şu sıralar neye inanıp neye inanmayacağımızı bilemez olduk.  Özellikle siyasi erk cenahından gelen söylemler kafamızı karıştırıyor.

“Ekonomi pik yapıyor” deniyor, geçim sıkıntısı bel büküyor.

Avrupa’da örneğin, Fransa’da günlük virüse yakalananların sayısı on binlerle ifade ediliyor, bizde bin beşyüzde; hiç de inandırıcı değil.

TÜİK’in verilerine artık kimse inanmıyor.

Eğitimde söylenenler birbirini tutmuyor.

Sokaktaki bireyin siyasilerden kalır yeri yok; inanılır kimseler parmak sayısını geçmiyor.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye bir atalar sözü var.  Mum yakılan devirlerde bu, belki böyleymiş.  Ancak şimdi elektrik devrindeyiz.  Mum, eninde sonunda, eriyip kendi kendine söner.  Elektriğin düğmesini çevirmezsen, ampul alabildiğine yanar durur.

Yalan en büyük gücünü yayılmasından alır.  Mum yakılan devirlerde, yalan ağızdan ağıza, kulaktan kulağa yayılırmış.  Günümüzde  sosyal medya, gazeteler, radyo-televizyon ne güne duruyor?  Özellikle iktidar yanlısı medya yalanın yayılması için “elpençe divan” duruyor.

Öyle yalanlar vardır ki, bunlar, insanların daha mum ışığını bile bilmedikleri devirlerde söylenmiş ve bugüne kadar yaşıyorlar.  İnsanların; ay ışığı, güneş, yıldızlar ve kuru ağaç kabuklarının birbirine sürtülmesinden çıkan ateş damlalarından başka bir aydınlık bilmedikleri devirlerde söyledikleri kuyruklu yalanları bugün bile yıkmak güç oluyor.  Baksanıza; yalnız İstanbul’da 30 tarikat 400 koldan icrayı faaliyet gösteriyor!

Yalan, küçümsenmemesi gereken bir düşmandır.  Yalanı arkadan, her büklümü bir yılan kuyruğundan örülmüş saçlarından yakalayarak yere çalmazsanız, yenildiniz demektir.  Yalan bir karanlık kaledir ki, çevresi çevrilerek, aç ve susuz bırakılarak yıkılır.  Bunun için büyük sabır, derin bir soğukkanlılık, ve çelik gibi sinir sağlamlığı ister.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir