05/02/2020

SORUMLU KİM?

Son olarak İdlib’de yine canımız yandı, genç evlatlarımız hayat dolu yaşta o hayatlarını yitirdiler.  Yalnızca bizim evlatlarımız mı?  Suriyeli insanlar için de aynı acıyı duymak gerek.  Onların da arkalarından göz yaşı döken ana-babaları var.  Evrensel bağlamda her bir insanın kaybı-hele ömürlerinin baharında- insanlık namına bir kayıptır.  Dil, din, ırk, coğrafya farkı gözetmeksizin insan insandır.  Hani birileri sıkça kulakları çınlatıyor; ‘Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü’ diye.  İşte o hesap.

Şimdilerde kafalar yine karma karışık.  İdlib’de olanlar için suçlamalar farklı adreslere.  Kimi ‘katil Esed’ diyor.  Kimilerine göre “Ayıdan post, Rus’dan dost olmaz”.  Kimi de siyasi iktidar üzerinde tepiniyor.

Gerçekte akan kanın, saçılan gözyaşlarının sorumluları baştan bellidir.  Bunları üç kategoride değerlendirmek olasıdır.

Birinci ve asıl sorumlular, emelleri Ortadoğu’da bilek güreşi yapan günün egemen devletleri ABD ve Rusya’dır.  ABD ve onun yörüngesindeki bazı Batılı devletler Suriye muhalefetini el altından kışkırtmışlar, ‘İslam’etiketi taşıyan silahlı gurupları ülkeye sıkarak iç savaşın fitilini ateşlemişlerdir.  Süper güçlerin en etkili silahı ülke içindeki karmaşa ve çatışmalardır.

İkincisi ülke-içi karışıklık ve çatışmaya çanak tutan Esat yönetimidir.  On yıllardır ülke nüfusunun %10’unu karşılayan “Esat Ailesi” mezhep payandasıyla ülkeyi anti-demokratik biçimde yönetmekte, muhalefeti bastırmakta ve bu tutum fırsat kollayan emperyalist güçlere istedikleri ortamı yaratmaktadır.  Birinci sorumlu arasında sayılan Rusya, Ortadoğu’ya ayak basma uğruna Esat yönetimini ayakta tutmakta, iç çatışmanın bir tarafının “açık tarafı” olmaktadır.

Üçüncü kategoride İran ve Türkiye yer almaktadır.  Müdahalenin bir tarafı mezhep odaklıdır.  Şii-Sunni karşıtlığı temelinde bu iki ülke yönetimi boğazlarına kadar Suriye bataklığının içine gömülmüşler, debelendikçe daha da batmaktadırlar.  Arada bir kesintiler yaşansa da , isteseler de istemeseler de bu iki ülke Rusya ve ABD’nin partneri konumuna düşmektedirler.

Gereksiz yere birbirimizi suçlayıp asıl sorumlu olanların ekmeğine yağ sürmeye gerek yok.  Hele anlamsız bir “Suriyeli düşmanlığı”na hiç gerek yok.  Gerçekte bir ‘Suriye’ ve bir ‘Suriyeli’ hiç var olmamıştır.  Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra galip egemen devletler cetvelle bir ülke çizmişler ve adına ‘Suriye’ demişler.  Ortadoğu topraklarını cetvelle çizip “düşman halklar” yaratan emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçisi iktidarlar bugün de devrededir ve kârları uğruna kan dökmeye/döktürmeye devam etmektedirler.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir