SENİ SEVİYORUM

11/01/2022

YANKI

Çıkacağım yüksek tepelere

Haykıracağım

Seni seviyorum

Sesim geri dönecek

Seni seviyorum

Sevineceğim

 

         Son derece genç, güzel, hatta kışkırtıcı bir güzelliği olan tezgahtar kıza yaklaşıp

         “Ben Sana Aşık Oldum Bir Tanem” deyince yan tarafta bulunan müşteri mi, işyeri sahipleri mi bilemem ama bana bön bön bakıyorlar.

         Bütün dişiliği ve iç gıcıklayan sesi ile:

         -Kaseti bitti.CD si var. Kaset için sipariş verdik. Yakında gelecek.

         Sahi siz hiç aşık oldunuz mu? Ben çok oldum. Çiçeğe, şiire, yaşama, en önemlisi de karşı cinse. Hala da olurum. Bedenimiz gibi köhneyen eski şiir ve hatıra defterlerinin sararmış solmuş, yıpranmış sayfalarını çevirdiğimizde daha iyi duyumsarım. Ne de çok sevmişim meğer. Övünmek gibi olmasın ama sevilmişimde. Mil pardon!

         Defterlerde aşkın tarifi olan reçeteler görürüz. Aşk bir elmadır, yer çöpünü atarsın, sevip de sevilmemektir, 1+1=1dir  gibi.

         Öyle veya böyle fizyolojik bir olaydır aslında. Yemek gibi, hava, su gibi bir ihtiyaçtır yani.  Nasıl ki bunları bulamadığımızda sıkıntı ve açlık çekiyorsak, sevilenin de yokluğu insana ıstırap verir.

         Benim gibi aşka sevgiye antrenmanlı olanlar ise yokluktan değil de varlığından zevk alırlar. Doyuma ulaşırlar.

         Yaşamak güzel ama onu anlamlı kılan, insancıl yapan sevgidir. Aşktır. İnsan dışındaki bütün yaratıklar, canlılar yer içer ve ürerler. Organizmalarının bütün işlevi, yaşamlarını ve soylarını devam ettirmeye yöneliktir. Ama yalnızca, evet yalnızca insan, yaşam kaygısı ve beklentisi olmadan sever ve aşık olur. Bu beynin bir üst faaliyetidir. Salgıladığı çok özel hormonlarla kişiyi mutluluğa ya da acıya sürükler.

         Gerçekten de bir çift söz, bir mektup, bir şiir dizesi, bir şarkı, oyalı mendil gibi çok sıradan şeyler nasıl değerli olabilirdi.

         Gözlerde başlayıp gözlerde biten şeyin “uyku” ya da “aşk” olduğuna karar veren beyindir. Psiko neronların egoüstü eylemidir. Ve aşkın mantığı yoktur. Öyle olmasaydı elele tutuşarak Boğaz Köprüsü’nden ölüme birlikte nasıl atlanılabilinirdi. Denilebilir ki hayvanlarda da sevgi vardır. İçgüdüsel davranışlarla isteyerek yaşanan aşkı karıştırmayalım. Bir köpeğin sahibine duyduğu sevgi değil, sadakattir yalnızca. Bir anne kedinin ya da ineğin yavrusunu emzirmesi, yalaması, doğanın ona bahşettiği muhteşem bir duygudur. Ama asla bir boğa inek aşkından söz edilemez. Olsa olsa iyi bir damızlık olur.

         Halbuki gerçek aşkta hiç birleşme, kavuşma bile olmayabilir. Şarkıların şiirlerin büyük çoğunluğu ayrılık teması üzerine değil midir?

         Ve acaba kaçımız ilk aşkımıza kavuşabildik.

         Evet aşk, sevgi, tamamen insana özgüdür. İnsanı insan yapan, içgüdülerini değil, duygularını öne çıkaran olağanüstü bir elektriklenmedir. Frekans çakışmasıdır. O kadarki çoğu kez ikincil, beşincil bir ihtiyaçken baş dürtü haline gelebilmesidir.

         Seni seviyorum. Bu iki kelimelik sihirli söz, yaşlı dünyamızda nice olaylara sebep olmuştur. Yuvalar yıkılmış, ocaklar sönmüş, acılar çekilmiş ama pek azı mutlu sona ulaşmıştır.

         Böyle mi demişti şair:

 

Seni tanımasaydım

Seni sevmeseydim

Bu şiiri yazamayacaktım

Bu sayfa boş kalacaktı

 

Tabii bu köşede.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir