09/03/2020    

         Türkiye gibi ekonomik gelişmesini tamamlayamamış, buna bağıl olarak da demokrasisi, hukuku, siyaseti yarım ve eksik olan ülkelerde gazetecilik, yazarlık çok zor ve çileli bir uğraştır. Parasal getirisi yoktur. Baskısı, tehditi, darbı, saldırısı, hakareti,  gözaltısı, hapsi, cezası  çoktur.

         Iğdır’da doğal olarak bu bütünün bir parçasıdır. Ve her konuda nasibini alır.

         Gazeteci olup da adliyelik olmayan birisi var mıdır bilmiyorum. Hele benim gibiler ise adliye koridorlarının sürekli misafiridirler.

         Emekli olmazdan önce Çağdaş Gazetesi’nde TOŞİBA rumuzu ile yazılar yazmaya başladım.

         İlk kez bir emniyet müdürü ya da vali Iğdır basınında acımasızca sertce eleştirilince Iğdır bürokrasisi yerinden oynadı. Ya bir vali hakkında böyle yazılar yazılır mı diye.

         Gazete sahibi Fikret ve oğlu Alpaslan Şıktaş, bütün bunları olumsuzlukları,tepkileri yiğitce, demokratca göğüslediler. Ve bana zerre kadar sitem etmediler. Yazılarıma müdahalede bulunmadılar.

         Emekli olunca da kendi gazetemi çıkarmaya başladım. Ama o dergahtan feyiz almıştım.Ben de ustalarımdan aldığım terbiyeye özen göstermeye çalıştım.

         İnternet üzerinden yayına başlayınca da gazeteme birçok arkadaş yazılar gönderdiler. Gazetem renklendi . Çeşitlendi.

         Ben hiçbir şekilde gazetemde yazılar yazan arkadaşların yazılarına karışmadım.

         Hem nasıl karışabilirdim ki. Hepsi benden daha eğitimli, donanımlı, bilgili kimselerdi. Bu arkadaşların içinde en az tahsilli olan, itiraf etmeliyim ki benim.

         Hasan Tufan: Iğdır değil ülke çapında bir yazar ve uzun yıllardır gazetecilik yapmaktadır.

         Gündüz Murgul: Emekli Ed. Öğretmeni. 20 yıldır Batıda gazetecilik yapar.

         İslam Çankaya: Yeminli Mali müşavir. Üniversite Öğretim Görevlisi. Mali kitapları, şiirleri, romanları var.

         Prof.Dr.Yavuz Öztürkler:Adı unvanı ortada.

         Zeki Sarıhan :Emekli Türkçe Ed. Öğretmeni. Ülke çapında yazar. Bir çok hikaye ve romanları var.

         Bu anlı sanlı yazarların arasında bendeniz sönük kalmasına kalıyorum da çaktırmıyorum.

         Ama bütün bu yazarların ya da gazetemin belli ve adı konulmamış, kurallara bağlanmamış ilkeleri vardır.

         Çağdaş, demokrat, evrensel hukuka saygılı, basın ahlak yasalarına uyan, ilerici, devrimci, LAİK bir dünya görüşünde olmak. Dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeksizin, mazlumun, haksızlığa uğramışın, düşkünün zayıfın ve ama illaki doğrunun, gerçeğin yanında olmak. Ulusun ve halkın gerçek değerlerine saygılı olmak. Bilimin öncülüğünde gerçekleri savunmak. Dedikodudan, yobazlıktan, masal v e martavallara mesafe koymak.

         Dikkatinizi çekerim, tarafsız olmak demedim. Zira yukarıda sıraladığım değerlerden yana taraf olmak gerektiğine göre tarafsızlık taraftır zaten.

         Bu arkadaşların hepsi bu değerler ve daha ötesine sahiptirler. Bunları yazılarında açıkça görüyorsunuz .

         Bir diğer özellik ise bu arkadaşların hiçbirisi Iğdır’da oturmuyor. İkisi ise Iğdırlı bile değil.

         Benim haddimi aşıp bunlara bir şey demeye ne kültürüm ne bilgim yeter. Ne de doğrusunu söylemek gerekirse cesaretim elverir.Ve aslında böyle bir düşünceye duyguya da asla mahal olmamıştır.

         Haa bu arkadaşların yazılarına yüzde yüz katılıyor muyum? Değil elbette ama bunlar o kadar küçük ayrıntılar olur ki sözünü bile etmeye değmiyor.

         Derken Mücahit Özden Hun Iğdır basınına dahil oldu. Bu arada bir parantez açıp kısaca bu arkadaştan söz etmek istiyorum.

         Merhum Mecit Hun’un oğludur. Bilindiği gibi babası ve ailesi Iğdır siyasetine, barış ve kardeşliğine damga vurmuşlardır.  Mücahit İlk orta eğitimini Iğdır, İstanbul Kabataş Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesini bitirir

         Vatani görevini Ankara Mamak Muhabere Okulu’nda tamamlamış, ardından İstanbul TELETAŞ (ALCATEL) şirketinde mühendis olarak iş hayatına atılmıştır. Daha sonra Belçika’da Uluslararası BELL TELEPHONE şirketinde Software Mühendisi olarak görev yapmıştır. 7 sene süre ile Fransa’da, ALLIANCE FRANÇAISE isimli şirkette Bilişim Yöneticisi olarak sorumluluk üstlendi. SORBONNE (Paris -4) ve PARİS XI Üniversitelerinde Elektrik Mühendisliği Eşdeğerlilik ve Ekonomi Politik sertifika programlarını tamamlamıştır.

Fransız Hükümeti “ÖZEL MİSYON ÖDÜLÜNÜ” alan Hun, kazanmış olduğu burs ile Amerika’ya gitmiş ve Pennsylvania Üniversitesi’ne bağlı WHARTON BUSINESS SCHOOL’dan İşletme Master’ın (MBA-Finance) almıştır. Amerika’da çeşitli uluslararası enerji şirketleri bünyesinde Finans Uzmanı ve Planlamacı olarak görev yaptı. Almanya’da Freiburg Üniversitesi’nde 2 sene süre ile Doktora ve Ekonomi Uzmanlığı programını takip etmiş ve eş zamanlı olarak danışmanlık firmalarında görev üstlenmiştir.

Mücahit Özden Hun kısa bir süre için Ankara’da çeşitli kuruluşlarda İngilizce Editör, Çevirmen ve Türk Amerikan Derneğinde eğitmen olarak hizmet vermiştir. 8 ay süre ile Azerbaycan’da İmişli Şeker Zavodu’nda Genel Müdür olarak çalışmıştır. Şu an Ankara’da ikamet etmektedir.

         İngilizce,Almanca,Fransızca,İspanyolca,Rusca bilir.Çok çeşitli araştırma,inceleme ve romanları bulunmaktadır.

Bu önemli ve değerli kariyer sahibi arkadaşımızın Iğdır  basınında yazılar yazacağını  duyurduğunda kendisine, “Çok netameli biri işe kalkıştın” demiştim. Berbat bir öngörüydü ama maalesef zaman içerisinde doğrulandı.

         Sonra benim ısrarla ricam üzerine Mücahit lütfedip, isteğimi kırmayıp benim gazeteme yazı göndermeye başladı.

         Gazetemde yazılar yazan arkadaşlar gibi adı konulmamış, yazıya dökülmemiş kurallar ve değerler fazlasıyla Mücahit Özden Hun’da olduğundan, keyif alarak makalelerini yayımlamaya başladım.

         Burada tek bir sıkıntı oluştu. Böylesine donanımlı bilgili, akademik bir şahsiyet ile aynı gazetede yazı yazıp  da gölgede kalmamak için daha fazla dikkatli olmak, düşünmek, çalışmak, araştırmak zorunda kalışım. İyi mi?

         Ben Mücahit’in yazılarının tümüne, içeriğine yüzde yüz katıldığımı  elbette söyleyemem. Bazıları benim çapımı bilgimi aşar. Bazıları ilgi ve bilgi saham değildir. Bazılarına ise karşı olduğumu, itirazımı kendisine de telefonda veya yazıyla da bildirir söylerim.

         Böyle olması daha sağlıklı daha güzel ve anlayışlı bir ortam doğurur.

         Sözcü Gazetesi’nde Kasım Süleymani’nin ABD suikasti sonucu öldürülmesine, Soner Yalçın tam itiraz ederken, diğer yazarlar tersi görüşü savundular.

         Bütün bunlar bir gazetenin genel ilke ve çerçevesini zedelemez.

         Benim ne şahsıma ne de yazı yazan gazeteci arkadaşlarımın yazılarına kimse, ama kimse kalkıp da bir şey dememiştir. Diyemez. Dedirtmem.

         Okuyucularda bilirler ki ben bu anlamda çok ters, aksi, agresif, huysuz, acar,  ipe sapa gelmez AYKIRI birisiyimdir. Bir şey diyen olursa hemen cevabını alır. Ve ben de inatlaşırım. Ama dediğim gibi bu güne kadar böyle bir konu olmamıştır. Ve ben de buna fırsat vermem.

Fakat adabına, usulüne uygun bir biçimde karşı görüş, tekzip, açıklama yapan olursa onu da elbette ki yayınlarım. Bunu yapacak bilgi beceri ve donanımı olmayan kimi hadsiz karanlık kabadayıları sanal ortamda kendisini ve beni akıllarınca tehdit edip karalamaya çalışıyorlar. Neyse ki bunlar çok ama çok azınlıkta. Büyük bir kitle yazılarını övüyor, ilgi ile okuduklarını ve takipçisi olduklarını beğeniyle söylüyorlar.Benim kuru gürültüye papuç bırakacak birisi olmadığımı herkes bilir.

         Şimdi bu ortamda Mücahit Özden Hun kardeşimin yazılarını, kendisi arzu ettiği sürece yayınlamaktan zevk ve gurur duyacağımı, gazeteme büyük bir çeşni katıp, kalite ve akademik bir tartışma, yorumlama, en önemlisi bilgilendirip özellikle de Iğdır’ın geçmişine belgeler ile, tanıklar ile ışık tutup sorgulama ortamı sağladığı için kendisine saygı ve sevgiden öteye minnet duyduğumu/duyduğumuzu açık net bir biçimde kamuoyuna ,siz değerli okuyucularıma deklare etmekten haz ve onur duyarım.

 

Benzer Haberler

1 Yorum


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir