09/02/2021

METİN YILDIRIM EFENDİNİN,ÇANTACI ÇORBACI ZIRVALARINA CEVAPTIR

Metin Yıldırım Efendi, bana Azer Haber’de yayınlanan bir yazını göndermiş ve değerlendirmemi istemişsin. Hayırdır, hangi dağda kurt öldü. Daha dün yazılarım için savcılığa suç duyurusunda bulunmakla tehdit eden, tekzip gönderen, tekzibini de ciddiye almayan beni, “Bu da kendini İstanbul gazetecilerinden sanıyor” gibi kelamlar eden sen, şimdi ne demeye bana yazı gönderip, değerlendirmemi isitersin. Eh yiğitlik ben de kalsın ben de değerlendiriyorum senin o değersiz yazını.

         Seni tanımam bilmem. Gönderdiğin yazı ise Iğdır’ın sorunlarıyla da ilgili değil. İnsanlarımızı aşağılayan, küçük gören bir üslup ile yazdığın yazıyı ben yayımlamam. İnsanlarımıza hakaret edilmesinden de hoşlanmam. Buna alet olmam.

         Youtube profilinde  Sosyal Bilimci-Araştırmacı yazmışsın. Tabii eğer gazete ve hesap sahte değilse. Çünkü ne adres var.Ne telefon.Ne yazarlar.Ne Mesul Müdür.

         Ama fiyakalı biçimde Sosyal Bilimci ve  Araştırmacıymışsın.Sosyal Bilimci diye bir kavram yoktur.Tarih,coğrafya,kültür ve benzeri dalların hepsine Sosyal Bilimiler denir.Sosyal Bilimci değil.Sen nesin. Tarihçimi, Coğrafyacı mı,  Edebiyatçı mı, Etnolog mu…eee böyle deyince olmuyor. Havan bozulur değil mi.?

         Araştırmacıymışsın üstelik.Neyi araştırdın.Hangi makale ve kitapları yazdın.Hele bir görek.

         Yaycı Köyündensin.Köyünde kaç tane koçbaşlı mezar var bilir misin.

         Yaycı adı nereden gelir araştırmacı yazar ve dahi Sosyal Bilimci kardeş.Türkiye’de kaç yerde Yaycı adlı yerleşim biriimleri vardır.

         Yaycı köyünde kaç tane höyük var bilir misin, dehşetengiz araştırmacı.

         Ve sen köyün için neler yaptın.Hangi tarihi buluntuları kayıt altına aldın.

         Kendi kendine araştırmacı demek pek kolay.Yofutube  herkes bir video koyabilir. Ama her babası kör olan oğula Köroğlu demezler.Köroğlu olmak için,mert,yiğit,dürüst v e mazlumdan yana olmak, Bolu Bey’i de olsa karşı çıkmak gerek.

         Iğdır dışında oturup da gelip, Iğdır’dan aday olanları çantacı, onlarla ilgilenenleri de çorbacı diye yaftalamışsın.

         Doğrudur. Iğdırlılar müthiş bir mizah anlayışıyla bu lakapları taktılar ama asla küçümsemek için değil. Tersine sevginin, sempatinin bir tezahürü olarak bu unvanı lakabı koydular.

         Dahası Iğdır dışında oturan, özellikle de Ankara ve İstanbul’da oturanların avantajları da vardır. İş dünyasını ve bürokrasiyi Iğdır’da oturanlara oranla daha iyi bilirler ve hizmet ve diyalogu daha iyi yürütürler. Bu gerçekten hareketle onların bir önceliği ve geçerliliği vardır.

         Anladığım kadarıyla sen Iğdırlısın ama Iğdır dışında oturuyorsun. Şartlar olgunlaşıp da seni işaret ederse gelip Iğdır’da aday olmandan daha doğal ne olabilir. Yoksa ben kendime “çantacı”  dedirtmem diyerek olmaz mısın?

         Iğdırlı eş dost akraban ve partililer senin yanında yer alırlarsa çorbacı mı olacaklardır.

         Sen İstanbul seçimlerinde değerli hemşerimiz Şamil Bey’in yanına gidip, elinden geldiğince destek olunca çorbacı mı oldun.

         Bak, ben sana söz veriyorum. Hangi partiden olursan ol ya da bağımsız ol. Ben sana destek vereceğim ve açık olarak oy kullanıp sana oy verecğim, Sen kendine vermesen bile.

          Hüseyin Akbulut, Ali Asker Aşırım Iğdır dışında ikamet ederlerdi. Ama Iğdırlı bunları bağrına basıp Belediye Başkanı seçti.

         Doğan Araslı, Sabri Aras, İlhan Aküzüm, Atila Hun,Adil Aşırım,Yücel Artantaş, Abbas Bozyel, Sinan Ogan, Şamil Ayrım…kardeşlerimizde Iğdır’da ikamet etmiyorlardı.Ama geldiler Iğdır’dan milletvekili seçildiler.

         Şimdi sence bunların hepsi ÇANTACI,bu mümtaz şahsiyetlere oy verenler de ÇORBACI mı oluyor. 

         Boyunu da, çapını da, amacını da, haddini de çok ama çok aşan bu nitelemelerin için seni şiddetle kınıyorum.

 

Benzer Haberler

1 Yorum


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir