14/03/2021

KADINA ŞİDDETE BİR DE BU YANDAN BAKIN

“Videoda izledim, kendimi tanıyamadım.”

Bu sözleri geçen hafta Samsun’da boşandığı karısına sokak ortasında dayak atan adam söylüyor.

Böylesine insanı tanınmayacak hale getiren nedir?  Günler boyu gündem olan olayda, “cezalandırma” yarışı yapmak yerine, asıl üzerinde düşünülmesi gereken budur.

Hunharca öldürmeye kadar varan şiddet olayı çoğunlukla boşanan ya da boşanmak isteyen eşler arasında gerçekleşmektedir.  Yanısıra kardeşler, ebeveyn-çocuklar, sevgililer, çok yakın akrabalar arasında olmaktadır, şiddet olayları.  Duygusal bağlarla bağlanan insanlar gün geliyor birbirinin kanlı bıçaklı düşmanı oluyor.  “Sen olmazsan bu dünya bana haram olur” türünden sözlerle eşine sevgisini ifade eden koca, gün gelir o çok sevdiği eşine dünyayı haram ediyor.  Varlığını eşine ve çocuklarına adamış kocanın önce eşini ve çocuklarını, sonra kendisini öldürmesine ne demeli?

İnsanoğlu etten, sinirden oluşmuş duygusal bir varlık.  Ancak kişinin duygularını belirleyen dış etkenlerdir.  Aç olan kişi neşeli olamaz.  İsteğine kavuşamamışlar mutlu değillerdir.  Servet sahibi olanların en sevdiği, daha çok servet sahibi olmaktır.  Sıkıntı dolu hayat şartları birbirini ölesiye sevenlerin sevgilerini kemirir durur.  İki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyor.  Bilimsel gerçekliktir: insanın davranışlarını belirleyen içinde bulunduğu maddi koşullardır.

Malum; ülkemiz insanı nicedir çetin hayat şartları altında yaşamaktadır.  Hayat pahalılığı, işsizlik, ihtiyaçları karşılamaktan uzak maddi gelir, eşitliği, dayanışmayı, hakkı toprağa gömen değer yargılarının topluma egemen olması, kültürel gericilik insanımızı stres altına sokmaktadır.  Sıkıntının altında gerilim içinde yaşayan insanlar ayarsız bombaya dönüşmüşlerdir; patlamaya her an hazırdırlar. 

Erkeğin günah keçisi yapıldığı tüm bu şiddet olayların kaynağı, insanımızı mengene gibi sıkan olumsuz hayat şartlarıdır.  İnsanı değil de maddi kazancı öne alan piyasa ekonomisine malum medya ve ekran akademisiyenleri  söz etmez; tersine üstüne perde çekerler.  Siyasiler de öyle… Başların dediğine şartlanan ayaktakiler de kadına şiddeti “ceza” ile sonlanacağını talep ederler; kimsenin insanı insanlıktan çıkaran sistemi sorumlu tutması aklına gelmez!

Kapitalist sistem günahlarını bireylere fatura ediyor, onlar da faturayı –en yakınlarını kurban ederek- ödüyorlar.  Şimdiki durumlarda “toplumda şiddet”in özeti bu.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir