26/04/2021

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Ekonomik kriz ve Koronavirüs (Covid 19) pandemisi nedeniyle en çok etkilenen “İşçi Sınıfı’nın içinde bulunduğu olumsuz çalışma koşullarının tespit edilmesi ve iyileştirilmesi, Kod-29, düşük ücret, esnek çalışma saatlerinin kaldırılması, sendikalaşma hakkının önündeki engellerin kaldırılması, her türlü nakdi ve ayni desteğin sağlanması, aşı önceliği verilerek sağlık ve sosyal güvencelerin kapsamının genişletilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

Dr. Habip EKSİK

Iğdır Milletvekili

ÖZET

İnsan yaşamını ciddi olarak tehdit eden COVID-19 salgınından korunmak herkes için bir hak, devletin salgından koruyacak önlemleri “herkes” için alması ise bir yükümlülüktür. Hangi nedenle olursa olsun birileri için korunma önlemleri en üst noktada alınırken bir başkası bu önlemlerin tamamen veya kısmen dışında tutuluyorsa yaşama hakkına haksız müdahale ortaya çıkarmaktadır. Bağımlı çalışanlar işçiler-emekçilerin “herkes” öznesinin dışında bırakıldığı görülmektedir. Üretimin sürmesi adına yetersiz hukuki düzenlemelerle korunmasız bırakılmış, koruma hukuku dar yorumlanarak, emekçiler  “işim mi, sağlığım mı, gelirim mi” açmazı içerisine bırakılmışlardır. İşverenler ise yasalara aykırı olmasına aldırmaksızın kendi çalışma biçimlerini yaşama geçirmiş ve olağanüstü mağduriyetlerin yaşanmasına, ailelerin yok olmasına, intiharlara sebep olup yoksullukla mücadele dahi edilemez, hak ihlallerine sebep olmuşlardır.

GEREKÇE

İktidarın Covid-19 Salgınla Mücadele Stratejisi açıkça ifade etmese de başından itibaren “sürü bağışıklama” stratejisi olduğu sıklıkla kamuoyunda yer almış, üretimin duracağı ve devletin tüm topluma bir süre karşılıksız gelir sağlamak durumunda kalacağı kaygısı bu stratejinin tercih edilmesine sebep olduğu yargısı oluşmuştur. Bu sürecin bedelini ise en çok gelirsiz ve işsiz kalmama kaygısıyla fabrika, tarla, AVM, atölye, inşaat, pazar, lokanta,sokak,toplu taşım araçlarıvb. aynı çatı altında yüzlerce, binlerce kişiyle birlikte çalışmak zorunda kalan emekçiler ödemiştir. Dolayısıyla pandemi sınıfsal ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmiş, ağır sonuçlar yaratmıştır.Olağanüstü bir durum olan salgında emekçileri, işçileri, emeklileri, kadınları, gençleri, işsizleri, mültecileri, toplumun tüm kesimlerini koruyacak kaynakların oluşturulması için sendikalar, emek ve meslek örgütlerinin talepleri karşılıksız kalmıştır. Meksika’dan sonra dünyada işçilere en az mali kaynak aktaran Türkiye’de en az 12 milyon kayıtlı işçi gelir ve iş gelir kaybına uğramıştır. Kayıt dışı çalışanlar ise son bir yıldır tümden yoksulluk ve açlık girdabında yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Sendikalar, emek ve meslek örgütleri iş yerlerinin hala salgına karşı hijyen kurallarına göre organize edilmediğini ve denetimin olmadığını ifade etmektedirler. Milyonlarca emekçinin acilen aşılanması gerekirken hala maske, eldiven gibi temel kişisel koruyucu malzeme ihtiyacı giderilmeden çalıştırılmakta, haklarını istedikleri takdirde sendikalaşma hakları da engellenerek patronlar tarafından her türlü şiddete maruz kalarak, ücretlerini alamadan işten çıkarılmaktadır. Özellikle şantiyelerde, atölyelerde, fabrikalarda hastalık belirtileri gösterdiği halde emekçilerin muayenesi ve test uygulanması sağlanmadan çalışmaya devam ettirilmesi daha fazla can kayıplarının yaşanmasına neden olmaktadır.

İktidarın çokça övündüğü kısa çalışma ödeneği ise ölümü gösterip sıtmaya razı etme hali olmuştur. Her ne kadar işten çıkarmalar yasaklansa da işverenler çığ gibi “işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih” denilen kod 29 ile yüz binlerce işçiyi işten çıkarmış, bu şekilde işten çıkarılanlar bir daha iş bulamama kaygısıyla açlıkla baş başa bırakılmıştır. Bu kod ile işten çıkarılan işçiye kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi hakları verilmediği gibi işçi çıkarılma kodu nedeniyle işsizlik maaşı dahi alamamaktadır. “Ahlak ve iyi niyet” gibi muğlak ve soru işaretleri uyandıran içeriğinden dolayı bu şekilde işten çıkarılan bir işçinin bir daha iş bulması ise oldukça güç olmaktadır.Türkiye genelinde aylar hatta yıllara dayanan, emekçilerin uğradıkları hak gaspına karşı devam ettirdiği 22 ayrı eylem ve grev devam etmektedir.

DİSK-AR’ın açıklamasına göre 2020 yılında 34 bini kadın ve 143 bini erkek işçi olmak üzere toplam 177 bin işçi Kod-29 maddesi ile işten çıkarıldı. Yani her ay yaklaşık 15 bin işçi Kod-29 gerekçesiyle işten atıldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi2020’de en az 2 bin 427 emekçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini ve en fazla ölümün 741 emekçi ile Covid-19’dan yaşandığını, 2021 Mart ayında ise en az 142 emekçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini açıklamıştır.

Ekonomik kriz ve Koronavirüs (Covid 19) pandemisi nedeniyle en çok etkilenen “İşçi Sınıfı’nın içinde bulunduğu olumsuz çalışma koşullarının tespit edilmesi ve iyileştirilmesi, Kod-29, düşük ücret, esnek çalışma saatlerinin kaldırılması, sendikalaşma hakkının önündeki engellerin kaldırılması, her türlü nakdi ve ayni desteğin sağlanması, aşı önceliği verilerek sağlık ve sosyal güvencelerin kapsamının genişletilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması elzemdir.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir