IĞDIR ÇOK SICAKMIŞ

29/06/2021

         Yahu hangi yaz Iğdır serin oldu da bu yıl sıcak geçiyor.

         Haziranın 20 si gece 12’den sonra güneş burç değiştirir. YAY girer. Gündönümü olur. Ve yılın en uzun günü yaşanır. Bu günden sonra da günler yavaş yavaş kısalır. Ama cehennemi sıcaklarda her yanı sarar.

         Iğdır ise coğrafyası nedeniyle bundan olanca nasibini alır. Zira Iğdır rakım olarak düşüktür. Ortalama 800 metre civarındadır. Bu, denizden 800 metre yükseklik demektir. Ne var ki Iğdır’ın güneyindeki, Murat Karasu silsile dağları kuzeyindeki Elegez(Alagöz) dağları çepeçevre ovayı kuşatır adeta üstü açık bir dam gibidir. 3-4 bin rakımda duvarlar oluşmuştur. Bu dağ setleri dış hava akımlarına ovayı kapatır. Bu nedenle kışlar, çevresine göre sert geçmez. Yazında aynı biçimde kavrulur.

         Ama eğer bu sıcaklar olmasaydı ovanın ne önemi olurdu ki. Narenciye dışındaki her türlü meyvenin ve her türlü sebzenin, tahılın, ürünün yetişmesinin altındaki neden tam da budur.

         Kars, Erzurum, Ağrı gibi yakınımızdaki illerin platolarında, niçin sebze meyve üretilemiyor. Soğuktur, serindir. Sıcak yaz günleri çok kısadır da ondan.

         Peki bu sıcakta nasıl yaşanır derseniz, yaşanmayacak hale biz getirdik.

         Iğdır’ın bu coğrafi iklimine, pozisyonuna göre atalarımız pek uygun evler yapmışlardı. Hem de mühendislik, mimarlık, çevrecilik filan okumadan. Iğdır’ın iklimine uygun evlerini birkaç kez konferanslarda anlattım. Kitabıma aldım. Çevre Şehircilik Bakanlığının yayınlarında da yer aldı. Buradan birkaç cümle ile o evleri anlatayım

         Bir kere Iğdır’ın içinden arklar geçerdi. Bu arklar serinlikti. Kenarlarında söğüt ağaçları olurdu. Salkım söğütler.

         O arklar tozu toprağı alır götürürdü. Herkes evinin önünü, dükkanının önünü sulardı. O arkları doldurduk. Kapattık.

         Evler en fazla iki katlı olurdu. Kerpiçten iki sıra halinde örülürdü.

         İçleri üç metre yükseklikte olurdu. Havadardı yani.

         Pencereler dar uzun olarak yazın az, kışın çok güneş alınmasını sağlardı.

         Damlar atmalık ağaç ve topraktan olurdu.

         Evlerin gönyesi yazın en az güneş alacak bir bir biçimde yapılırdı.

         Evlerin güneye bakan cephesinde geniş balkonlar olurdu.

         Evlerin alt üst tavanları tahtadan olurdu.

         Evlerin önünde dut, ceviz ağaçları olurdu. Bu ağaçlar dallı budaklı olduklarından serinlik sağlardı.

         Biz ne yaptık bu ev tiplerini tekniğe uygun bir biçimde geliştirecek yerde tamamen terk edip beton yığınlarına yöneldik.

         Bir tekme vursan yıkılacak biçimde ince ve çimentolu duvarlar, kimi evlerin her cephesi güneş alır, kimisi güneşe hasret kalır.

         Tasarruf olsun diye iç mekan yüksekliği yok. Basık mı basık odalar.Balkon yok. En önemlisi ağaç yok. Ağaç.

         Beyle bir ortamda beton yığınları, güneşin sıcaklığını alır. Gece de ısıyı bırakır.

         Asfalt ya da parke yollarda aynı biçimde.

         Ondan sonrada valla çok sıcak deyip yakınıyoruz.

         Kendi cehennemimizi kendimiz yarattık

         Yanmaya pişmeye devam

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir