21/09/2020

Şu Lanet Salgın da Olmasaydı…

HOŞ GELDİN YAVRUM!

Zeki Sarıhan

Bir yıldır, okula giden çocuklara özeniyordun. “Büyüyünce ben de okula gideceğim” diyordun. Artık kocaman bir çocuk oldun. Anneciğin o güzel ellerinden tutarak seniokula getirdi.

Hoş geldin, okulumuza sevinç, mutluluk getirdin.

Senin için yepyeni bir hayat başlıyor. Ana kucağındaki mutluluk verecek bir hayat olacak bu.

Burası senin ikinci evin. Sakın yabancılık çekme. Biz öğretmenlerin burada anneni babanı aratmayacağız. Sınıftaki şu çocuklar senin kardeşlerin. Şimdi daha kabalık bir “ev”desin.

Seninle güzel oyunlar oynayacağız. Okulumuzun bahçesi seninle güller açacak. Sınıfımızı şarkılar söyleyerek şenlendireceğiz. Kırlara çıkıp otları, böcekleri inceleyeceğiz. Evrenin sırlarını yavaş yavaş öğrenmeye çalışacağız. Çizgiler çizecek, boyalı resimler yapacağız. Defterlerin inci gibi yazılarınla bezenecek. Masal dünyalarında gezineceğiz. Öyküler okuyarak hayal âlemimizi süsleyeceğiz.

Okul hakkında sana kötü şeyler mi anlattılar?

Burası öyle bir okul değil. Burada yüzü asık, mesleğini ve çocukları sevmeyen, onları döven, azarlayan, öğrenciler arasında ayrım yapan, notunu bir silah gibi kullanan, içinde, bulunduğu sorunları öğrenmeye çalışmayan öğretmen yok.

Biz bu okulun öğretmenleri; çocukları, yurdumuz ve halkımız kadar ok seviyoruz. Burada senin için bulunduğumuzu biliyoruz. Bize yurt çocuklarını çalışkan, gürbüz, akıllı, erdemliolarak yetiştirmemizi öğrettiler. Çok okuyor, mesleğimizle ilgili kitapları de elden bırakmıyoruz. Kendimizi sürekli yeniliyoruz.

Biz öğretmenlerin derse hazırlıklı gelecek ve zamanında derse gireceğiz. Bir dakikamızı bile boşa geçirmeyeceğiz. Senin yeteneklerini keşfetmeye çalışacağız. Başarılarını ve hatalarını göstereceğiz. Sana ezber sorusu sormayacağız. Sınavlarda kopya çekme ihtiyacını ortadan kaldıracağız.

Sınıfın, okulun yönetimine katılacaksın. Senin kendine göre özgür düşüncelerin olacak. Herkesten farklı kişilik sahibi bir insan olacaksın. İnandığın doğruları korkmadan savunacaksın.

Bazı dersleri sana anlattıracağız. Başarılarınla gurur duyacaksın. Daha çok çalışma isteğin olacak. İnsan hiç tembellik yaparak öğretmenlerini mahcup eder mi? Bu okulda derslerin bir an öce bitmesi ve eve gitmek için can atmayacaksın. “Ders saati ne kadar da çabuk bitti” diyeceksin.

Hele bir okumayı sök, seninle bu yurdun en güzel destanlarını okuyacağız. O güzel ellerinle ne işlek, ne güzel yazılar yazacaksın ana sütümüz kadar temiz ve tatlı Türkçemizi ne kadar da akıcı kullanacaksın. Dilinde bülbüller şakıyacak. Başka diller de öğreneceksin.

İnsanlığın mutlu bir geleceğe ulaşabilmesi için ders alalım diye tarih kitaplarının sayfalarını çevireceğiz. Coğrafya dersinde yurdumuzun güzelliklerini, zenginliklerini öğreneceğiz, Dünya üzerinde gezineceğiz. Fen bilgisi dersinde evrenin yasalarını, canlıları, cansızları makinaları öğreneceksin.

YILLAR ÇARÇABUK GEÇER

Bir de bakmışsın ki, yıllar çabucak geçmiş, bir meslek sahibi olmuşsun. Ellerin torna, çekiç, rende tutacak. Yurdumuza raylar döşüyor, asfaltlar döküyor,okullar, barajlar yapıyor, bulutların üstünde uçaklar uçuruyor olacaksın. Sınıflarda bizim gibi kara tahtanın başına geçmiş olacaksın. Başka ülkelere gidip yerleşmek yerine, uzak köylerdeki sağlık ocaklarına varıncaya kadar görev alarak sevgili halkının dertlerine derman olacaksın. Tarlalarımız seninle daha bol ürün verecek, fabrikalarımız daha kaliteli mal yapacak, edebiyatımız, sanatımız seninle zenginleşecek.

Yurdun bütünlüğünü, ulusun birliğini sen koruyacaksın. Zalimin kölesi, mazlumun efendisi olmayacaksın. Barış seninle gelecek.

İnsanlık seninle yeni Türk uygarlığını tanıyacak.

İşte seni yetiştirecek okul.

Hoş geldin yavrum… ( Öğretmen Dünyası, Yıl 27, Sayı 322, Ekim 2006, başyazı,)

Şu lanet salgın da olmasaydı… (Güncelleme: 21 Eylül 2020)

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir