12/02/2021

Gezip görülen yerlerin ilgi çekici özellikleriyle anlatıldığı yazı türüdür.

Gezi yazıları herkesin yapabileceği olsa da konu edebiyatsa gezip görmenin yanısıra gözlem gücü, derin bir kültür birikimi, iyi bir anlatıcılık ister.

Bu nedenle malzemesi hazır; bir yazarı en çok zorlayan nerden başlasam sorusu olmayan olduğundan en kolay ama okurun ilgisini çekmek yönünden de en zor yazılardır.

Klasik edebiyat bakışında düşünce yazısı olarak değerlendirilse de onda yaratıcı yazıların fettan yanları, çok yönlü anlatım olanakları vardır. Yaratıcı yazıların sihrini dozunda katmayı başaranlar türün ustaları sayılır. Belki bu nedenle herkesin değil, yazarların yazdıklarına gezi yazıları demek, kural değil, bir kategorize etme alışkanlığıdır.

Kuşkusuz anlatı deneyimi olmayanın ya da hep makale yazmış, dili iddia etmeye ve kanıtlamaya koşullanmış birinin başarılı, okunur bir gezi yazısı yazması ötekilere göre daha güç olacaktır, ama olmaz da değildir.

Siz anlatırsanız gezi yazısı olmaz mı?

Bu olsa olsa konservatuvara gitmeyenin şarkı söyleyemeyeceğini savlamak gibidir. Kusursuz yazmaksa konu, kuşkusuz o başka bir disiplindir ve ancak eğitimle kazanılır.

Günümüzün yaygın medyatik olanakları dünyanın çoklu kültürünü ve bütün ilginçliklerini ayağımıza getirse de gezi yazılarının ilgi çekiciliği azalmamıştır. Bazen bir kitap boyutlarında bile olabilen gezi yazıları okurun sıkılmadan, ilgiyle okuduğu bir edebi türdür. O nedenle kendine özgü bir yetenek istediği gerçektir. Önce gezdiğiniz yerlerin ilginçliklerini fark edecek kıvrak bir zekâya ve kültür birikiminin yanında onu okura hoş gelecek bir anlatı gücü de gerektirir.

2 Gezi yazısının tarihi ve ünlü örnekler:

Gezi yazılarına “seyahatname” deniyordu, günümüzde ise Türkçe bir sözcük olan “gezi” kullanılıyor.

Dünya edebiyatının en önemli seyahatnameleri arasında Antik devirden Herodot Tarihi ve benzer özellikleriyle dönemin Ege kıyılarını adım adım dolaştıran Homeros’un İlyada ve Odysseia destanı, 13. yüzyılda yayımlanmış Marko Polo’nun Uzak Doğu izlenimlerini içeren Seyahatnamesi ve 14. yüzyılda yaşamış Arap gezgin İbni Batuta’nın İslâm dünyası gezilerini konu edinen Seyahatnamesi yer alır.

Türk edebiyatının ilk seyahatname eserleri arasında Farsça yazılan Hoca Gıyaseddin Nakkaş’ın Acâibü’lLetâif adlı eseriyle Ali Ekber Hatâî’nin 1515’te yazdığı Hıtâînâme adlı eseri sayılabilir.

Seydî Ali Reis (ö.1562) Mir’atü’lMemâlik (1557) adlı seyahatnamesinde Belücistan, Hindistan, Afganistan, Buhara, Maveraünnehir’le ilgili gözlemlerini ve yaşadığı olayları anlatmıştır. III. Sultan Murat (15751575) döneminde Tokatlı İbrahim oğlu Ahmet, Acâibnamei Hindistan adlı eserinde Kabil, Hindistan, Basra, Yemen, Hicaz izlenimlerini aktarır.

Trabzonlu Mehmet Aşık’ın (1555?) Menâzıru’lAvâlim adındaki eseri de gezi edebiyatının önemli eserlerindendir. Türk edebiyatının en önemli seyahatname eserlerinden biri Evliya Çelebi’nin17.yüzyıldan kalma 10 ciltlik seyahatnamesidir. Evliya Çelebi , 40 yıllık gezilerinden elde ettiği coğrafî, etnografik, tarihî, kültürel pek çok bilgiyi akıcı ve mübalağa sanatıyla donanmış bir üslûpla kaleme almıştır.

Türk edebiyatında “seyahatname” adıyla birçok eser yazıldığı gibi, adı “seyahatname” olmadığı hâlde bu türe özgü özellikler gösteren başka eserler de vardır. Pirî Reis’in Bahriye adlı eseri buna bir örnektir.

Günümüzde gezi yazıları en çok kullanılan türlerden biridir.

2 Gezi yazısı ile röportaj ve diğer yazı türleri arasındaki ilgi ve farklar Gezi yazılarıyla onu en çok andıran röportaj birbirinden özellikle amaçları ve anlatı teknikleri bakımından ayrılır . Gezi yazısında ilgi çekici yerler bir iddia amacı taşımadan anlatılırken röportajda olduğu gibi, sorunları duyurmak, kamuoyu oluşturmak amacı güdülmez. Gezi yazıları yer yer anıya, denemeye, öykülemeye ve günlüğe de başvurur, felsefeden, sosyolojiden, tarihten yerine göre tüm bilimlerden de yararlanır, günümüz medyası gibi fotoğrafı da kullanır, fakat bu özellikler benzerlikten öteye geçmez, onlardan tümüyle ayrı bir yazı türüdür.

3 Gezi yazısının belirleyici özellikleri şunlardır:

Gezi yazıları birer izlenimci, algı yazılarıdır gerçekte… Yani gidilen, görülen yerlerin siz de bıraktığıdır anlatılan. Ne var ki gerçekliğiyle “herkesin bir şeysi” olan bir yerden ya da olaydan söz ettiğinizde roman ve öyküye getirilen hoşgörüyü beklemeyin, gerçeğe sadık kalmanız önemlidir. Konu İstanbul Boğazı ise köprüyü Fatih’e tarihleyemezsiniz, bu yönüyle belgeseldir. kaynaklardan yararlanmak zorunlu olmasa da bir ön bilgi edinmek, yazılmış örneklere bakmak, ansiklopedik, belgesel nitelikte taşıyacak durumlarda doğrulamakta yarar vardır. • Gezi yazılarında çoğu kez kronolojik zamanlı plân uygulanır. • Gezi için yapılan hazırlıklar; yolculuk, yolculuk sırasında görülen ilgi çekici olaylar; varış, varıştaki ilk izlenimler…• Gezi yazılarında farklı şeyler anlatmak önemlidir, kuşkusuz kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmak da… Aynı yerler daha önce de başkaları tarafından görülmüş, yazılmış, hatta sizin ikinci gidişiniz de olabilir, bu hiç önemli değildir, önemli olan sizdeki o an oluşan izlenim ve anlatıdır. • Anlattıklarınıza göre konuşma ile bilgi toplama ve fotoğraflar kullanılabilir. • Gezi yazılarında yazar; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. •Ayrıca okuyucuya değişikliği gösterebilmek için resim, video kullanır, örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanır.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir