26/08/2020

DOĞALGAZ REZERVİ VE SINIFLI TOPLUM

Karadeniz yatağında bulunan zengin doğalgaz rezervi –belli çevreler dışında- kimseyi sevindirmedi.  Çoğu yazar çizer haklı olarak bu zenginliğin iktidar yandaşlarını daha da zengin edeceğine dair ayrıntılı ve de ikna edici değerlendirmelerde bulundular.

Da…

Bunda bir anormallik yok; devleti ele geçiren sınıf/zümre gerekeni yapıyor, olması gereken odur.

Hatırlardadır; 12 Mart savcıları, “Anayasa’yı ilga, bir sınıfın diğerleri üzerinde tahakkümü için örgüt kurmak” ifadeleri ile başlayan iddianameler hazırlarlardı.  Bu iddinameler nice devrimciyi idam sehpasına götürdü, nicelerini hapishanelerde çürüttü.  İddianameler bir gerçeği yansıtıyordu; devletin, bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde sömürü ve baskı aracı olduğunu.

Kapitalizm çağındayız.  Burjuva sınıfı ya da  kitaplardaki yazılan gibi burjuva olamayıp onun türevi yapısındaki yöneten sınıflar, iktidarı ele geçirdiklerinde, devletin zor gücünü kullanarak ülke kaynaklarını kendi yandaşlarına akıtırlar.  Yöneten sınıf tepe noktasından tutun da en aşağı noktalara kadar “yakin”lerini atarlar.  Ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini hoyratça harcarlar.

Hakim sınıfın ülke zenginliklerine çökmesi durumu bizde olduğu gibi dünya ülkelerinin ekserisinde varolan bir gerçekliktir.  Çok uluslu şirket sahiplerinin egemenliğindeki ABD ve Batı’lı emperyalist devletler yalnızca kendi ulusunu değil, dünyanın dört bucağındaki kendilerine bağımlı ülkeleri acımasızca sömürmektedirler.

Bu, yalnızca iktidardaki sınıf açısından bir gerçeklik olmayıp, iktidarı ele geçirmek amaçlı diğer siyasi partilerde örgütlenen sınıflar için de söz konusudur.  Onlar da iktidar olduklarında;  “kendi ekipleriyle” tepe notalar yerleşecekler, ihale masaları kuracaklar, devletin musluklarını kendi cenahlarına çevireceklerdir.  Muhalefetteyken iktidarın partizanlığını eleştirerek “adil bir düzen” kurma vaadleri yalnızca bir “vaad”dir ve o vaadler “dün”de kalmıştır.

Sınıflı toplumlarda “devleti ele geçirmenin” bir güç ve zenginlik aracı olduğunu ; işçiler, köylüler, memurlar, küçük zenaat erbabı, küçük esnaf bilmez.  Onlar için devlet, “ana”dır; çocuklarına eşit davranması gerekir.  Bir kısmı hakim sınıf partilerine yamanır, çoğunluk; “Siyaset benim neyime, ben ekmeğimin peşindeyim” tavırlı kaçak güreşçidir.  Bilmezler ki; “kendi için sınıf” bilinci oluşmadığı sürece o peşinden koştuğu ekmek giderek küçülecektir.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir