01/10/2020

BİTMEYEN TRAJEDİ

Babam, Revan’a (Erivan) 10 km uzaklıkta Uluhanlı kasabasında doğmuş.  Mülk sahibi ailesinin durumu iyiymiş ve o zamanlar Erivan, Azeri Türklerinin nüfusça baskın olduğu bir bölgeymiş.  Ne vakit SSCB kurulur, mülk sahibi Azeri Türkleri üzerinde baskılar artar ve dahası terörize edilmiş Taşnak Partisi’nin saldırıları artmış; o vakit bu bölge Azeri Türkleri için yaşanmaz hale gelmiş.  Mal-mülk şöyle dursun, canını kurtarmak derdine düşen Azeri Türkleri  “kaçakaç” adını verdikleri bu süreçte çareyi Türk topraklarına varmakta bulmuş.

Babam, ablası Fize ve küçük kızkardeş Gülistan yollara düşmüşler.  Gülistan yolda kaybolmuş.  Babam ve ablası Aras’ı geçerek Türkiye’ye sığınmışlar.

Hikâye, salt babamın değil, yüzbinlerce Azeri Türkü ya da Ermeni ailesinin dramıdır.  Bir taraf Anadolu’dan kaçarak, diğer taraf Kafkaslar’ı terk ederek nice eziyetler çekmiş; ateşlerde yakılmış, süngülenmiş, kurşunlanmıştır.  Aileler dağılmış,  yıllarca birbirini bulmaz olmuştur.  Ocaklar sönmüş, canlar telef olmuştur.  En yürek yakanı ise; yerlerinden yurtlarından olan bu insanlar, ömürleri boyunca “vatan” bildikleri toprakların hasretini çekmişlerdir.

Babam ömrü boyunca doğduğu toprakları bir defacık olsun görme hasretiyle yandı tutuştu.  Göremedi; hasretini kendisiyle birlikte kara toprağa gömdü.

Artık herkesin malumudur ki, bu acılara sebebiyet veren, yıllarca bir arada barış içinde yaşayan bu insanları birbirine kanlı bıçaklı düşman yapan egemen devletlerin emperyalist siyasetleridir.  Önceleri Çarlık Rusyası, İngiltere, Fransa, Amanya; daha sonra ABD ve SSCB ve de şimdiki Rusya nüfuz mücadelesi uğruna Kafkasları kan gölüne çevirmişlerdir.  Ermenileri ve Azeri Türklerini kendi hallerine bıraksalar bir sorun çıkmayacaktır.  Irk ve din farklılığı burada kışkırtıcı etken olarak kullanılmış ve hala da kullanılmaktadır.  Bu iki etken iki halkın arasına kama gibi sokulmuştur; cehaletin kıskacındaki yığınlar emperyalist oyunlar için her zaman kullanılan figüranlar olmuştur.

Şimdilerde Ermenistan ile Azerbaycan çatışma halindedirler.  Bir şekilde çatışma sonlanacak, ancak iki ülkenin/halkın düşmanlığı sona ermeyecektir.  Çünkü devrede bu düşmanlıktan fayda uman emperyalist devletler ve iki halkın düşmanlığını kendi iktidarları için gerekli gören işbirlikçi yönetimler vardır.  Bunlar halkların barış içinde yaşamasını ne isterler, ne de bu türden siyasetleri vardır.

Çatışan iki taraftan birini arkalamanın uzun vadede bir yararı yoktur.  Esas düşmanın emperyalist güçler olduğunu öne çıkarmak gerekir.  Meseleye ırkçı bakış açısıyla değil, insancıl bakış açısıyla bakmak emperyalizmin ve onların kuklalarının oyununu bozacak ve bu bölgede yan yana yaşayan halklar kalıcı barışa kavuşacaklardır.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir