BİR SAATLİĞİNE ÇOCUK OLMAK, IĞDIR’DA

07/01/2022

2021 yılının Aralık ayı son günlerini yaşamaktaydı. Iğdır İnönü Ortaokulu Müdür Yardımcısı, Ercan AYDEMİR ve öğretmen meslektaşım Ayhan BULUT’un “Hazır Iğdır’a gelmişken öğrencilerimize küçük bir zaman ayırıp onlarla sohbet ederseniz çok memnun oluruz.”  diyen samimiyet ve içtenlik kokan davetlerine, mesleğe öğretmen olarak başlayan, öğretmenlikten ekmeğini kazanan ve bu mesleğe gönül vermiş biri olarak kayıtsız kalamazdım.

Okul Müdürümüz Rahim AKTAŞ’ın odasında demli bir çay keyfinden sonra buluştuk öğrencilerle… Yaklaşık 14-15 yaşlarında 60-70 kişiden oluşan bir topluluktu. 60 dakikalığına da olsa 73 yaşımdan istifa edip, 15 yaşında bir çocuk olup karıştım aralarına. Okuldan konuştuk, geçmişten-gelecekten, ideallerden, özlemlerden… Bazen onlar  sordu bana, bazen ben onlara; içten, samimiyetle, içtenlikle cevaplandırdık karşılıklı. Bir masal tadında, bir şiir akışkanlığında geçti zaman.

Benim şiir okumamdan heveslenen, cesaretlenen kimileri, parmak kaldırıp yazdıkları şiirleri okudular, coşkulu.  Kim bilir sohbeti izleyen okul müdürümüz ve öğretmen meslektaşlarım;   “Yahu ne kadar da küçük şair var imiş okulumuzda…” diye düşünmüş olabilirlerdi.

En çok çocukların hayalleri etkiledi beni, önlerinde uzun  ve belirsiz bir gelecek vardı oysa. Ve bu gelecekte çeşitli sınavlar, yazılılar, sözlüler, testler vs. Heyecanları, coşkuları yerli yerinde, mutlulukları gözlerinde ışık olmuş parlıyordu. Büyük çoğunluğu Iğdır’da doğmuş büyümüşlerdi. Az da olsa Bursa’dan, İstanbul’dan başkaca illerden gelenler de vardı aralarında. Tümü aynı sırada, yan yana kardeşçe ortak bir amaç uğruna uzun bir koşuya başlamış sporcular gibiydiler…  

Güzel olan bir şey vardı, örneğin; bizim öğrencilik dönemlerimizdeki gibi öğretmen arkadaşlarımın ellerinde sopa yoktu ve çocuklar öğretmenlerinden korkmuyor, onlarla çok rahat diyalog kurabiliyorlardı. Bir de; bizim dönemimizdeki gibi, haklı nedenlerle derse geç kalan öğrencilerin, kapı arkasında tek ayak üzeri bekletildiklerini hiç sanmıyordum. Yetmiş üç  yaşımı unutup, kendimi onların arasına o denli kaptırdım ki karşılıklı konuşmalar, şiir okumalar, sorular, cevaplar, coşkular, heyecanlarla 60 dakika 6 dakika gibi geçivermişti…

Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi hakkında okumakta olduğum kitapların birinde aynen şöyle yazıyor: “Bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin bir diğer yolu da gençler ve çocuklarla yani sağlıklı kesimlerle mümkün olduğunca bolca vakit geçirmektir.” şeklindeydi. Iğdır bana tam da bunu sağlamıştı, bağışıklık sistemimi güçlendirmişti. Söyleşi sonunda tüm öğretmen arkadaşların katıldığı müdür odasındaki çay ve kahve sohbeti de çok keyifliydi. Bizi birleştirip bütünleştiren elimizdeki tebeşir tozlarıydı.

Ankara’ya vardığımda çocukluğumu çooook uzaklarda, Iğdır’da bırakmış, tekrar 73 yaşımı, bıraktığım yerden alıp yaşamaya başlamıştım.

Varsın olsun, hani demişler ya “her yaşın ayrı bir güzelliği var. ” diye…     06.01.2022

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir