29/04/2020

BİR KİTAP TANITIMI VE ELEŞTİRİSİ

Değerli Okuyucularım

Zamanımın elverdiği ölçüde zaman zaman Iğdır bölgesiyle ilgili yayımlanmış kitapları bu köşede hem sizlere tanıtacağım hem de kendi  görüşlerimi ifade edeceğim. Amacım okuma zevkini aşılamak ve farkında olmadığımız zenginliğimizle tanışmaktır.

Bugün seçtiğim kitap Azerbaycanlı ünlü bir yazara ait. Kitap şu an piyasada satılmaktadır.  Kitabın içinde şu bilgiler yer alıyor.

Kitabın Adı: Karlı Aşırım

Yazar:Ferman Kerimzade

Azerbaycan dilinden Türkçeye çeviren: Mehmet Irmak (Bu çeviri, Azerbaycan dilin İstanbul Türkçesinin bir lehçesi olmadığının aksine bağımsız bir dil olduğunun kanıtıdır.)

Basım Yılı: 2017

377 Sayfa

Zengin Yayıncılık tarafından basılmıştır.

Öncelikle bir konuyu hemen belirtmeliyim ki bu kitabın orijinali Kiril harfleriyle 1971 yılında Bakü’de yani Sovyetler Birliği döneminde yayımlanmıştır. O yüzden keşke arka kapağa Orijinal Basım: 1971 Bakü, diye bir ifade bıraksalardı. Ayrıca kitabın adı de Türkçe’ye tercüme edilmeliydi. Türkçe, “Karlı aşırım” ifadesi bir şey ifade etmiyor.  Kitabın adı kanımca “Karlı Geçit” olmalıydı.

Yazar Merhum Ferman Kerimzade ile kısa bir bilgi vermek isterim:

Ferman Kerimzade

Ferman Kerimzade 3 Mart 1927 tarihinde Ermenistan’ın Vedi Rayonunun (bölgesinde)  Büyük Vedi şehrinde dünyaya gelmiştir. İlkokul eğitimini bu şehirde tamamlamış, liseyi Beyleqan Rayonunun Şahseven şehrinte tamamlamıştır. Daha sonra Devle Resim Yüksekokulunda eğitimini tamamlamıştır. Öğretmenlik hayatına atılmıştır. “Yükseliş” isimli gazetede farklı görevler üstlenir. Bu kez Moskova’ya gider. Devlet Sinema Enstitüsünün Senaryo yazarlığı bölümünden mezun olur. Devlet TV ve Radyosunda çalışır aynı zamanda bazı gazetelerde köşe yazarlığı yapar.  Edebiyat ve Sanat gazetesinde özel muhabir olur. Roman ve senaryo yazarlığını elden bırakmaz.

Kızı Yegane Hanım bu müstesna şahsiyetin hayatından bir kesiti şöyle anlatır: “1988 olaylarında Vezirov (siyasetçi) babamı yanına çağırdı. Kendi bölgesindeki olaylarda ön plana çıkmasını istedi. Babam bölgede ihtiyacı olanlara para dağıtıyor, elbise falan almalarına yardımcı oluyordu. Çok iyi hatırlıyorum yerli ahali Batı Azerbaycan’dan (Karabağ) mülteci olarak kaçıp geldiklerinde Ermeni kuvvetlerine yakalanmamak için kamışlıkta saklanmışlar. Babam Nahcivan’dan gelen askerlerle birlikte bu mültecilerin yardımına gitmiştir. Babamın hep şunu söylerdi: “El içinde, öl içinde”

Babam cesurdu. Mültecilerin kurtarılmasında önemli görevler üstlendi. Bir yerden diğerine hareket ediyordu. Önce Terter’de idi. Kelecere gitti. Kelecer’den dönerken bir kadın ve beş çocuğu sahipsiz ortada kalmışlar. Kadın, babamı görür görmez üzerine atılmış, ağlamağa başlamış: “Benim kimsem yok! Sokaklarda kaldım!” Babam olup biteni seyreden bazı erkeklere sert çıkmış: “Adam olun! Bu kadını beş çocuğuyla sahipsiz ortalıkta bırakmışsınız.” Babam öyle bir sinirlenmiş ki beyin kanaması geçirmiş. Felç olmuş. Sabaha doğru 4’de doktorun evinde vefat etti.(17 Mart 1989) 52 yaşındaydı.

KARLI AŞIRIM

Kitap, 1917-1930 yılları arasında  Azerbaycan ve Nahcivan’da yaşanan olaylara referans yapar. Kitabın iki kahramanı vardır: Abbaskulu (Abbasgulu)Bey ve Kerbelayıİsmai.(Burada da bir not düşmek isterim: Çevirmen arkadaş “Kerbelayı” yerine Türkiye’deki kullanılan “Kelbayı” ifadesini kullansaydı daha iyi olurdu.)

Kitaptaki kahramanların hepsi gerçek hayattan ve olaylardan alınmıştır. İsterseniz önce kısaca Abbaskulu Bey’i tanımaya çalışalım. Kürt-Azeri Iğdır Cumhuriyeti isimli kitabımda Abbaskulu Bey’in hayatına kısaca yer vermiştim.

ABBASKULU BEY

Abbas KuluBey

24 Şubat 1886 tarihinde, Erivan’a bağlı Büyük Vadi köyünde dünyaya geldi.Küçük yaşta babasını kaybetti. 1894 yılında, köyünde bulunan iki yıllık Rus-Tatar mektebine başladı. 1902 yılında babasından kalan toprakları işlemeye başladı. Şubat Devrimi’nden (23 Şubat 1917)  sonra, hayatını komünistlerle birlikte mücadeleye hasretti.

Kızıl Tabur

1918 yılının başlarında Nahçıvan, Erivan, Dereleyez, Zengezur ve civar bölgelerde, Taşnak birliklerinin Azerbaycanlılara karşı saldırılarının arttığı bir ortamda, halkın üstündeki nüfuzunu kullanan Şadlinski, bu saldırılara karşı gönüllülerden oluşan “Kızıl Tabur” adında silahlı bir direnişi örgütledi. 1918-1919 yılları boyunca, Taşnak çetelere karşı oluşturulan milis kuvvetlere kumanda etti1920 yılının baharında, Şadlinski önderliğindeki Kızıl Tabur, Rus İç Savaşı’nda, Nahçıvan bölgesindeki çatışmalarda, ön saflarda yer alarak kendinden söz ettirdi. Bu hareket aynı zamanda Nahçıvan’daki komünist örgütlenmenin de başlangıcıydı. Başlangıçta 200 Azeriden oluşan birlik, başka uluslardan da gelen katılımla büyüdü. Başlangıçta Taşnaklara karşı büyük bir direniş gösteren Kızıl Tabur, nizami Taşnak birliklerinin üstün kuvvetleri karşısında, tutunamayarak bölge halkıyla birlikte İran topraklarına geçti. Öncelikle Hoy kenti yakınlarında, sonrasında ise Merend şehri etrafında konuşlandılar.

28 Temmuz 1920’de, Nahçıvan’da Sovyet yönetimi ilan edildikten sonra, Devrim Komitesi ve Neriman Nerimanov’un davetini kabul ederek, Kızıl Tabur’a mensup 200 silah arkadaşıyla birlikte Nahçıvan’a geldi. Şadlinski ilk zamanlar Nahçıvan sınırlarının korunmasında görev aldı. Sonrasında ise Zengezur civarında, Taşnaklarla yapılan mücadelelere önderlik etti. Nahçıvan’da Sovyet hakimiyetini tesis etmiş, İngilizlerce desteklenen Taşnak işgaline son vermiştir. Bu hizmetleri karşılığında Neriman Nerimanov tarafından Kızıl Bayrak Nişanı ile ödüllendirildi.

Vedi’ye döndükten sonra, Ermenistan’da bazı endüstriyel işletmelerde çalıştı. Son olarak bir çimento tesisine yönetici olarak tayin edildi.1930 yılında kimliği belirlenemeyen kişilerce katledildi.

ROMANIN KONUSU

Abbaskulu Bey, Azerbaycan Halk Komiserleri Başkanı Neriman Nerimanov tarafından Nahcivan’da Sovyet düzeninin tesisi için görevlendirilir. Kolhozlaşma (Sovyet Tarım Üretim Kooperatifi) sürecinde bölgede etkinliği olan Kelbayı İsmail ve yardımcısı Gemlo kendisine direnirler. Abbaskulu Bey onları Sovyet yönetimine katılmaya davet eder. İkna etmek için Kelbayı İsmail’in huzuruna çıkar. Gemlo bir şeytan gibi durmadan Kelbayı İsmail’in kulağına kötü fikirler aşılar. Abbaskulu Bey nüfuz sahibi Kelbayı İsmail’i ikna edemez. Ayrılıp giderken Gemlo ve adamları tarafından acımasızca öldürülür. Kızıl Tabur intikam için Kelbayı İsmail ve Gemlo’nun peşine düşer. Kelbayı İsmail ve Gemlo Aras Nehrini geçerek Aralık’a bağlı Yukarı Çiftlik köyüne sığınırlar.

Kelbayı İsmail, Abbaskulu Beyin öldürülmesinden hep vicdan azap duymaktadır. Duygularını şöyle ifade eder: “Abbaskulu Bey, ömrüm boyu yapılmasına izin verdiğim hataların en büyüğü senin katledilmen oldu. Bu hatamı Allah bağışlasa bile ben bağışlamayacağım.”

ELEŞTİRİ

Yazar akıcı yanı konuşma dili kullanmıştır. Her türden okuyucuya hitap edecek bir kitap olarak değerlendiriyorum. Yazar gerçekte yaşamış olan şahısların ismini kullanarak bir kurgu geliştirmiştir. Romanda çelişkili birçok nokta vardır bu da kitabın okuyucu nezdindeki inanırlılığını zayıflatıyor:

Birincisi, Kelbayı İsmail Yukarı Çiftlik köyüne sığındığında ev sahibi odalarından birisinde Mustafa Kemal’i bir zamanlar misafir ettiğini söyler. Tabi bu gerçek değildir. Mustafa Kemal’in ayağı Iğdır toprağına değmemiştir.

İkincisi, kitaba göre Gemlo, Abbaskulu’yu tuzağa düşürüp öldürür. Bu doğru değildir. Abbaskulu Bey 1930 yılında Ermenistan’daki bir çimento fabrikasında görevliyken kimliği bilinmeyen kişilerce öldürülür.

Üçüncüsü, Abbaskulu Bey 1930 yılında vefat eder ama Kelbayı İsmail her nedense 1936 yılına kadar Sovyetlere direnebiliyor ve o tarihte Iğdır’a gelmeye karar veriyor.

Doğru olan ve çoğu Iğdırlının bilmediği bir gerçek vardır: Kelbayı İsmail Bey, Sovyetlerden kaçarak Iğdır tarafına geçer, Taşburun’a yerleşir, yoksul bir hayat sürer. Soyadı kanunu çıkınca doğduğu köyün adını (Çimen) alır. 1948 yılında vefat eder. Taşburun mezarlığına defnedilir. Uzun yıllar kimse onun hakkında bilgi sahibi değildir. Yakın zaman önce Azerbaycan Kars Konsolosluğunun girişimiyle anıt mezarı yaptırılırdı. Kelbayı İsmail tarihi bir şahsiyettir. Mezarına sahip çıkan ve yaptıranlara teşekkür ediyorum.  Iğdır toprağında huzur içinde uyumasını diliyorum. Allah rahmet etsin!

Kelbayı İsmail Çimen’in mezarı (Taşburun)
0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir