08/01/2021

BİLİM ADAMLIĞI

-“Benim iki makalem var, okuyun.”

Kahkahalar…

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektörle öğrenciler arasında geçen diyalog fazlasıyla kaygı verici.  Prof’un içine düştüğü acınası durum ve öğrencilerin alaycı kahkahaları üniversitelerimizin hal i pür-melalini apaçık gözler önüne seriyor.  Arada sevgiden ve de saygıdan eser yok. 

Peki, üniversitelerimiz bu hale nasıl geldi/getirildi?

Siyasi erkin neden olduğu alana bir sözümüz yok.  O, bürokrasiye hangi usulleri (!) uyguluyorsa, üniversitelerimizi de aynı zihniyetle idare ediyor.  Yöneticileri baştan ayağa kadar kendi adamlarından seçiyor.  Yanısıra akademik personele de aynı tarz uygulanıyor.  Yandaşlığa soyunanlara tüm kapılar ardına kadar açık.  Yürü ya kulum!…

Gelinen noktada asıl üzerinde durulması, üniversitelerimizde öğretim üyelerinin durumudur.  İstisnalar vardır, ancak çoğunluk olarak araştırma geri planda, dünyalık edinme ön plandadır.  Mevki-makam, ev-araba, pahalı yaşam tarzı akademik personelin rotasını oluşturmaktadır.  Ve bunlara ulaşmanın yolu siyasi erke biat etmekten geçmektedir.

Hal böyle olunca bilimsel araştırmalar peşinde saç-baş ağartmaya da gerek yoktur.  Yüksek lisans, doktora gibi tezlerin ısmarlama yolla edinildiği artık yaygın bir durumdur.  Prof’luk için birkaç eser yaratmak değil, birkaç hatırı sayılır adres edinmek geçerli olmaktadır.  Baksanıza, Boğaziçi rektörü sayın prof’un yalnızca iki makalesi varmış!

Üniversitelerimizdeki öğretim üyelerinin bilimden-araştırmadan uzak oluşları beraberinde öğrencileriyle olan ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemektedir.  Kendine çağdaş bilimde yol gösterici olamayan hocayı öğrencileri neden sevsin, onlara neden saygı duysun?  60’lı, 70’li yılların hocalarıyla bütünleşen öğrencilerin duruşu, hocalarının tam bir bilim adamı olarak kabul görmesindendir.

Akademik ortamdan uzaklaşma, günümüzde üniversitelerimizi lise ve dengi okullar derekesine düşürmüştür.  Atatürk’ün; “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak” hedefi ancak üniversitelerimizin gerçek bilim-araştırma yuvaları haline getirilmesiyle mümkün olacaktır.  Rektör atamaları yerine kamuoyunun, Atatürk’ün işaret ettiği hedefini gündeme getirmesi isabetli olacaktır.

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir