24/05/2020

BEZDİREN SİYASET

Doğrusunu söylemek gerekirse, şu cronavirüs belasından daha çok siyasetin bezdiren yüzü insanları daha çok korkutuyor, daha fena kaygılandırıyor.  Gün geçmiyor ki, ekranlarda gerilmiş suratlar, öfkeden kısılmış gözler görmüyelim.  Gün geçmiyor ki, bu kasılmış dudakların arasından hicap duyulacak lakırtılar duymayalım.  Tüm bunlar bizim geleceğe dair iyimser liğimizi karartıyor; daha beter günler bizi bekliyor, algısına sürüklüyor.

Öyle ya, o suratları gören, o lakırtıları duyanlar  siyaset kavgasının sonlandırılıp umut veren bir geleceğe adım atmanın umudunu nasıl taşısınlar?

Aslında bu hırgüre, bu bitmeyen ağız dalaşlarına gerek yoktur;  genç Cumhuriyetimizin üzerinde temellendiği yapı taşları-ilkokullardan bu yana okuyup ezberlediğimiz- bellidir:

*Ülkenin bağımsızlığı, halkın özgürlüğü

*Tarafsız ve bağlantısız dış siyaset

*Farklı etnik ve inanç sahiplerini kucaklayan ulus-devlet

*Devletin planladığı ve yön verdiği bir karma ekonomi

*Egemenliğin kayıtsız şartsiz millete ait olduğu bir parlamenter sistem

*Çağdaş yaşam

*Laik bir toplum yapısı

*Üreticinin/emeğin baştacı edildiği bir anlayış

*Bilimin yolgösterici olduğu bilinçlenme

Bu ilkeler kuruluş yıllarında da vardı, şimdi de var.  Ancak kâğıt üstünde!  Ülkemizde siyaset bu ilkelerin aşı tutmasını isteyenlerle buna itiraz edenlerin mücadelesi temelinde sürdü gitti.  Kimi zaman Cumhuriyet’ten yana olanlar mesafe kaydetti, kimi zaman yürünen yol emperyalizmin işbirlikçisi iktidar sahiplerinin dozerleriyle yürünmez hale getirildi.

Şimdilerde Cumhuriyet’in temel ilkeleri tozlu raflarda unutturulmaya çalışılmaktadır.  Ne sahiplenmesi gereken  “egemenliğin kayıtsız şartsız sahipleri” bu temel ilkeleri gereğince kavramakta, ne de bu ilkelere sözde sahip çıkan siyaset erbabı net bir duruş sergilemektedir.

Ne zaman ülkemde siyaset “kurucu ilkeler” bağlamında tartışılmaya başlanıp, bu yolda ödünsüz sürdürüldüğünde, o zaman siyasetin tadı yerine gelecektir.