BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL TÜRBAN!

20/01/2023

Toplumumuzda başörtüsü hiçbir dönemde sorun olmadı; annelerimiz, ninelerimiz,genç kızlarımız doğal hayatın seyri içinde giysilerinin bir parçası olarak takındılar.

Türban sonradan çıktı; ABD’nin Ortadoğu’da “ılımlı İslam” siyaseti doğrultusunda dinci-işbirlikçi iktidarların yerini sağlamlaştırmak için topluma dayatıldı. Şekli başkaydı,örtünme biçimi başka.  Laik-aydınlanmacı çevrelerin tepkisi ,iktidarların türbanı dayatması sonucu tartışma/kargaşa yaşandı, bir süre.  Sonuçta karpuz gibi ikiye bölündü, toplum; iktidarın ve arkasındaki güç ABD’nin istediği  tam da buydu.

Türbancı kesim kısa zamanda hızla çoğaldı,kalıcılaştı.  İş arayanların, iktidara “ben senin tarafındayım” demek isteyenlerin, iktidarın şöyle böyle nimetlerinden yararlanmak isteyenlerin yarı-resmi üniforması oldu,türban.  AKP iktidarı durumu elden geldiğince değerlendirerek; kendine yakınlığın baş koşulu olarak türban zorunluluğunu el altından topluma kabul ettirdi.

Esas itiraz bu “taraflılık” göstergesinin devlet kurumuna sıçratılması oldu.  Karşınızda türbanlı bir yargıç,bir polis memuru, bir hemşire, hatta bir ordu mensubu belirdiğinde yadırgamamak elde değil.  İster istemez türbanlı kamu görevlisinin bir siyasal kesimin tarafı olduğunu düşünürsünüz ve modern devletin yurttaş karşısında tarafsız olduğu gerçeği karşısında,meseleyi bir “özgürlük sorunu” olduğunu kabul etmezsiniz. Türban olgusunun asıl çıkmazı budur.

Türban meselesinde son zamanlarda “bit pazarına nur yağdı”.  Oy kaygısı uğruna iyice sağa kaymış siyasi ortam, türbanı paylaşamaz oldu.  Laik olduğunu iddia eden muhalefet partisi “türbanı güvenceye almak” kasdıyla Meclis’e yasa teklifi verdi; AKP geri durur mu, meseleyi Anayasa’yı değiştirmek olarak gündeme oturttu.

Uğraşılar beyhudedir;toplumun çoğunluğu laikliği içselleştirmiştir,kişisel,partisel çıkarların manivelası  görevini yapmakta olan türban olgusu gün gelecek tarihin çöplüğüne savrulacaktır.