ANILAR BUĞULU ANILAR

11/12/2022

Caz müziğinin ecesi-kraliçesi Ayten Alpman o nefis metalik sesiyle söylerdi:

Aynalar aynalar

Sizde mi hatalar

Çizgilere baktığımda

Karardı dünyalar

1960 lı yılların sonunda dillerimizdeydi.20 li yaşlar yani. Şimdi 75 i devirdik. Hatalar ne anılarda ne aynalarda. Ben de. Ama keşke bir kez daha dünyaya gelsem ve daha çok hata yapsam. Daha çok günah işlesem ve doya doya yaşasam diyorum Jorge Luis Borges gibi

 

Şair nasıl demişti:

Ana ana, garip ana

Ben doymadım dünyaya

Beni bir daha doğursana.

1962 yılının son günü. Yılbaşı kutlaması için Sarıkamış Tümen Komutanlığının verdiği resepsiyondayım. Siyah, üzerinde uzun seyrek beyaz çizgileri olan kruvaze takım elbise, içinde ipek manşetli gömlek ve çapraz papyon takarak gitmişim. Zaten resepsiyon olması nedeniyle özel kıyafet mecburi idi. Mecburi olmasa da ben hep öyle giyindim. Hala da giyinirim.

Tuna Dalgaları fon müziği olarak çalıyor. Çok şık davetliler, ışıltılı üniformaları ile subaylar, damları. Kars ve Sarıkamış’ın elit, oligarşik sivil ve bürokratları masalara dağılmış durumdalar.

Menü de ordövr olarak mevsimlik mezeler, fleto balık ve et sote. Bira ,şarap likör…var.

Masamızın ( Ben Kars Vergi Dairesi Müdürü Şehitoğlu ailesi ile gitmişim) çaprazındaki masada nefis bir yaratık var.

Dekolte kıyafeti ve göğüs çatalının derinliği gözlerimi cezbediyor. Sonra gözleri.

Orkestra enstrümantal müzikten Şecaattin Tanyerli’nin

“Papatya gibisin beyaz ve ince” tangosuna geçiyor. Gözlerine büyülendiğim kadın yanındaki kavalyesine aldırmaksızın bana işaret ediyor.

Delikanlı boşuna dememişler.17 yaşın verdiği deli cesaretiyle yanına gidiyorum. Ama helecanlıyım. Boğazım kuruyor. Sesim titrek: Hafif bir selam ve lütfen diyebiliyorum ancak.

Elindeki bardağı masaya bırakıp,  beni adeta kollarına alıyor.

Ah tango!. Dansların kralı. Aşkın başlangıcı. İki bedenin, iki ayrı figür ile tek vücut olmasının somutlaşmış soyutluğu.

Derken pist iyicene kalabalıklaşıyor. Ve kollarında bulunduğum huri-melek beni verandaya sürüklüyor.

 

Sarıkamış. Yılbaşı. Yumuşak bir soğukluk var. Kar kristalize süzülerek iniyor yükseklerden. Elektrik ışıklarının huzmesinde onlarla dans ediyor.

Yumuşacık eller değil, ılık bir nefes boynumu yalıyor. Kalp atışıp hızlanıyor. Ve

Ve sonrası mı, hatırlayamıyorum dersem inanır mısınız? Hani bir rüyadan uyanırsın. Hatırlamak istersin de bir türlü toparlayamazsın. Öyle yani.

Lois Borges’in dediği gibi bir daha dünyaya gelsem, delicesine inadına, inadına yaşasam. Softalara inat. Güzel olan her şeyi yasaklayan mürtecilere inat.

 

1966 yılının denizin iyot koktuğu, martıların çığlılarının kulaklara senfoni geldiği İstanbul.

Yenikapı balık restoranlarından birindeyim. Izgara lüfer ve Kavaklıdere Kırmızı şarabı. Basit bir meni yani.

Taşlıtarla’daki Erbi Çatal Kaşık fabrikasında işçiyim. Haftalık harçlığımı alıp, kendimi dar atmışım. Pikapta “ARTIK ARAMA BENİ- ARTIK ARAMA BENİ- ÇOKTAN UNUTTUM SENİ” Ayfer Başıbüyük, o yanık ve içli sesiyle okuyor.

Şişeyi hızla devirip Aksaray Marmara düğün salonuna attım kendimi. Tanıdığımın düğünü filan olduğundan değil. Yalnızlığıma ortak, gönül soğukluğuma ateş olacak birini bulma dürtüsüyle

Pisti dikkatle süzüyorum. Müzik slov. Gençler dans ediyor. Kız kıza dans eden bir çifte yanaştım. Omuzunun açık olan kısmına hafifçe dokundum. Durdular. Gözümün tuttuğunu kollarıma aldım.

O yıllarda bu tür arkadaşlıklar, teklifler pek olağan sayılırdı. Daha köylüler, ortaçağ kafalılar. sarıklılar kentleri istila etmemişlerdi.

Nereden mi bu anılara takıldım. Aynalar bana ihanet ediyor. Fiziğim ağırlaşıyor. Anılar buğulaşıyor. Ruhum ise dipdiri. Beynim pırıl pırıl.

Ve bu güzel anılar gittikçe uzaklaşıyor. Silikleşiyor. Gönlüm daralıyor.

Ruhumda fırtınalar koparan geçmişin izleri yaşama dürtüsünü daha da keskinleştiriyor. Ama doğanın kaçınılmaz yazgısı DOĞUM-YAŞAM-ÖLÜM sarmalı yaklaşıyor.

Yaşamayı çok doğal sayan birisi olarak kaçınılmaz sonu da korkmaksızın karşılayacağım.

 

 

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir