29/02/2020

ADİL AŞIRIM YA DA ATOM KARINCA

Adil Aşırım (d. 1964, Iğdır), elektrik mühendisi, siyasetçi ve eski Iğdır milletvekili.

Lise eğitimini Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde tamamlayan Aşırım, 1983 yılında kazandığı ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden 1987’de mezun olduktan sonra 1988–1990 yılları arasında İTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. 5 yıl Telekomünikasyon sektöründe araştırma ve tasarım mühendisliği yapan Aşırım, çeşitli şirketlerde elektrik-elektronik endüstrisinde yöneticilik de yaptı.

DSP ile katıldığı 1995 Türkiye genel seçimlerinde Iğdır milletvekili seçildi ve 20. Dönem TBMM’de 4 yıl milletvekilliği yaptı.

Aşırım, 11 Ocak 1996’da DSP’den istifa ederek ANAP’a katıldı. 2002 yılına kadar ANAP MKYK üyeliği ve 1996-2001 yılları arasında Mesut Yılmaz’ın danışmanlarından biri olan Aşırım, 2001-2003 yılları arasında da ANAP Dış İlişkiler Sekreterliği yaptı.

Adil Aşırım’ın bu kısa özgeçmişini herkes bilmektedir. Ve ben de defalarca ATOM KARINCA olarak ünlenen bu özgün hemşerimizi, öğrencimi, dostumu gazetemde yazıp çizmişimdir.

Birçokları için Adil Aşırım’ın siyasi yaşamı sonlanmış gibisinden boş öngörüleri olsa bile bunun böyle olmadığını en iyi bilen ve gözlemleyen birisi olarak bu kanıya nereden ve nelerden vardığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir iş için Ankara’ya gelmiştim. Üst düzey bürokratlarla görüşmem gerekirdi. Atom karıncam ile telefonda konuştuk. Sağolsun İstanbul’dan Ankara’ya benim için geldi. Buluştuk. Randevusuz teklifsiz Bakan yardımcısına gittik. Hem de değişik bakanlıklardan tam üç bakan yardımcısına.

Gittik dediysek öyle kapıda beklemedik. Soğuk ve kalabalık bir ortamda içeri alınmadık. Yalnızca ikimiz ve büyük bir ihtiram ile saygı ile güleryüzle karşılandık. Sorunumuzu anlattık. Dikkatle dinlediler. Hak verdiler ve gereği için ilgili yerleri uyardılar. Talimat verdiler. Ve kesin bir biçimde çözdüler.

Burada önemli olan asıl konu şu.
Adil Aşırım halihazırda milletvekili filan değil.1999 yılından beri de milletvekili filan değil. Peki nasıl oluyor da bürokraside bu denli tanınıyor. Biliniyor. Sevgi ve saygı görüyor. Sözü talebi dinleniyor.

Bunda kuşkusuz Adil Aşırım’ın milletvekilliği döneminde karargahta çalışması yatar. O yalnızca milletvekili değil, iktidar partisinin genel başkan v e başbakan danışmanlığını yaptığı için bütün siyasilerce tanınır bilinir.

Bu yeterli midir. Yani tanınmak.

Hayır, hayır,  hayır!…

Ya nedir. İşte burada Adil Aşırım’ın bire bir insani ilişkileri, güleç yüzü, herkese adı gibi adil ve saygılı yaklaşımı, insanların gönlünü kazanmasını bilmesi ve benzeri yüksek duygular yatar.

O yetkili ve etkili olduğu dönemlerde, siyasiler olsun, bürokratlar olsun herkese seviyeli bir biçimde eşit, demokrat, anlayışlı ve hürmetkar davranmasının bu gün bile gönüllerde iz bırakan meyveleridir..

Eğer Adil Aşırım o güçlü kudretli olduğu dönemlerde birilerine tepeden baksaydı, kibirli, havalı olsaydı, bencil ve hasis davransaydı bugün siyasetin karanlık koridorlarında dahi gezinemezdi.

Adil Aşırım namı diğer Atom Karınca o günlerin kaliteli insan ve siyaset yapmanın her zaman geçerli olup karşılık bulduğunun tipik bir timsalidir.

Denecek ki veya diyorlar ki çok parti değiştirdi.

Bu soruyu tersyüz ederek sorsak ne dersiniz.

Niçin bu partiler Adil Aşırım’ı yanlarında görmek istediler. Aday gösterdiler. Ha buna cevabınız var mıdır?.

Ben söyleyeyim, kariyeri, bilgisi, becerisi, analiz yeteneği, dürüstlüğü, kadirşinaslığı ve benzeri emsalsiz nitelikleri çerçevesinde gittiği partiye büyük katkıları olacağı bilindiği için, her parti kucak açmıştır. Hepsi onu saflarında görmek istemiştir. Konuya bir de bu cepheden bakın.

Iğdırlı bu kapsamda mümtaz evladına sahip çıkıp onu ikinci üçüncü kez partiye bakmaksızın seçseydi Iğdır çok farklı bir konumda olacaktı.Bir kere seçilmekle bu kadar etkin olan bir şahsiyet ikinci üçüncü seçilişinde nasıl bir unvan,siyasi etkinlik,kariyer sahibi olurdu varın siz hesap edin.Ve tabii Iğdır’a nice hizmetler gelir,abad olurdu

Ama kısır, basit, ucuz, yavan hesaplar yüzünden olan Iğdır’a oldu.Yoksa o hep ATOM KARINCA’dır. Zira:

Altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez.

 

Benzer Haberler

1 Yorum


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir