36 KİŞİYİ ‘TAKSİRLE’ ÖLDÜRENLER NE ZAMAN ARAMIZA DÖNER

24/09/2022

Geçtiğimiz ay Mardin’de 20, Gaziantep’de 16 kişi trafik kazasında öldü. Failler ‘Taksirle adam öldürmek’ suçlamasıyla tutuklandılar. Ölenlerin büyük kısmı iki aracın karıştığı kaza nedeniyle olay yerine koşan vatandaş ve olaya müdahale eden polisten oluşuyordu.

Medyada yazıp çizenler kaza yapan araçların şoförleri hariç her kesi suçladılar. Olay yerindeki polisten, kazayı görüp yardım etmek amacıyla olay yerine koşan vatandaşa kadar her keste bir kusur bulundu. Yazılıp söylenenler ‘ orada ne işiniz vardı, gitmeseydiniz ölmeyecektiniz’ tadında yazılardı. Ölen polis memuruna yöneltilen suçlama da ‘ niye tedbir almadın’ suçlamasıydı. Kaza yapan araçların sahiplerine de sürücülerine de laf eden yoktu.

Zaten ceza kanunumuz da ‘Taksirle’ adam öldüren sürücülere aynı hoş görüyle bakıyor. Trafik kazasında bir kişi ölmüşse cezası iki yıldan altı yıla kadar hapis. Ölü sayısı birden fazlaysa iki yıldan on beş yıla kadar hapis. Ölü sayısı ister yüz olsun cezanın üst sınırı on beş yıl.

Mahkemenin üst sınırdan ceza verdiğini var sayıyorum. On beş yıl ceza vermiş olsun. Mahkeme bu cezaya hepinizin bildiği o ‘iyi hal’ indirimini uygulayacak. Böylece on beş yıllık ceza inecek on iki yıl altı aya.

Sürücüler bu cezanın tamamını yatmayacak. Kısaca ‘ İnfaz Yasası’ olarak bilinen bir yasamız var. Özet olarak devlet diyor ki ; aldığın cezanın yarısını içeride iyi halle geçirirsen seni tahliye ederim. Yani sürücüler altı yıl üç ay içeride yatarlarsa tahliye olacaklar. Ama bitmedi tahliye tarihine bir yıl kala yine devlet diyecek ki;   madem sen maraza çıkarmadın tahliyene bir yıl kala seni denetimli olarak serbest bırakıyorum…. Yani…

Yanisi şu : otuzaltı kişiyi ‘taksirle’ öldürenler beş yıl üç ay sonra aramızda olacaklar…. Kızmaya gerek yok… Kanun böyle. Peki kanun niye böyle ?

Benim yaşımda olup da  küçük kasabalarda büyüyenler mutlaka bilir. İnzibatlar vardı, askeri inzibatlar yani. Kasabanın caddelerinde dolaşırken kahvehanelere de girer asker kaçağı var mı diye bakarlardı. Asker kaçağı da kafasının tıraşından anlaşılırdı hemen. Saçları sıfıra vurulmuşsa, kahvenin köşesinde saklanır gibi oturuyorsa anla ki asker kaçağıdır.

İnzibat görünce, önce kimlik sorar sonra da alıp götürmeye çalışırdı kaçağı. Ama götüremezdi. Bağır çağıra hemen kahvenin müşterileri dahil olur ve tamamı o asker kaçağının tarafını tutar bir şekilde kaçak, inzibatların elinden alınır kaçması sağlanırdı. Bir tarafta vatan borcu askerlik, bir yanda görevini yapan ve kanunu nizamı temsil eden inzibat bir yanda da kanuna nizama karşı gelen asker kaçağı. Bizim vatandaşın kanun nizam yerine kanunu çiğneyen kaçağın tarafını tutmasını nasıl izah etmeli ?

İzahı şu  : Vatandaş kaçağı inzibatın elinden alırken o yaşlardaki kendi çocuğu geliyor aklına. Bir gün bizim oğlan da ola ki askerden kaçarsa vatandaş ona da yardım etsin.

İşte bizim yasalarımızı hazırlayanlar da nihayet bu memleketin insanı. On beş yıl ceza alanın beş yılda dışarı çıkmasını sağlayacak yasayı hazırlarken aynı dürtüyle hareket ediyor demek. Bizim oğlan da ‘Taksirle’ adam öldürürse fazla yatmasın.

Kısaca ölen öldüğüyle kalacak. Ne cezanın caydırıcı etkisi olacak ne de bundan bir ders çıkaran bulunacak. Kurala uymanın enayilik sayıldığı ortamda yaşamaya  devam edeceğiz.

 

 

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir