DUADAN MEDET UMMAK TANRI’NIN KURALLARINA KARŞI ÇIKMAKTIR

12/11/2017

Bir tarihte büromun bulunduğu binaya girerken teknik tahsil yapmış bir arkadaşım telaş ile çıkıyordu. Sordum:

-Hayırdır bu ne telaş böyle?

-Yağmur duasına gidiyoruz.

-Senin gibi birisi de böyle hurafelere inanır mı?

-Sen inanma Akay’cığım. Ben inanıyorum!

-Yağmur yağdıracağınıza inanıyorsan şemsiyeni niye almamışsın, dedim. Anladı mı dersiniz espri mi?

Pek moda olmuş. Sanal ağda paylaşan paylaşana. Çocuğum sınava girecek dualarınızı bekliyorum.

Yahu senin çocuğun zamanında dersine çalışmamış, sağlam bir eğitim almamış ise dua ile mi sınavı kazanacak.

Bir diğeri. Filanca yakınım hastanede. Dualarınızı esirgemeyin.

Dua ile hasta iyileşecekse o hastayı niçin hastaneye götürürler ki. Götürün yatıra, türbeye, ocağa. Bol bol orada dua edin. Belki iyileşir

Demek ki onlarda biliyorlar ki hasta ancak tıp ile iyileşir. Dua ile değil.

Dua edilmez mi. Elbette edilir. Medet Yaradan’dan umulur. Ama önce sen dersine işine çalışacaksın. Yoksa dua ile, yatıra çaput bağlamak ya da mum yakmak ile sınav kazanılmaz.

Hastayı doktora götürüp doğru dürüst teşhisini tedavisini yaptıracaksın. Bütün bunlar yapıldıktan sonra dua etmenin kimseye bir zararı yoktur. Dahası hastaya moral umut ve yaşama sevinci verir ki bu umut ile hasta tez elden iyileşebilir.

Hani çoğu zaman doktorlar derler. Biz elimizden geleni yaptık. Gerisi Allah’a kalmış. Yani hastanın yaşama direncine. Onun hayata sarılmasına.

Dualar ile doğa olayları değişirse Tanrı’nın koyduğu düzen altüst olur. Karmaşa kaos çıkar.

Evrende müthiş ve hayranlık uyandıracak muhteşemlikte bir düzen vardır. O kendi yasaları çerçevesinde hükmünü sürdürür.

Bunu Yaradan koymuştur ve elbette ki bir bildiği vardır. Sonradan sonsuz evrenin minik bir gezegeninde esamisi okunmayacak birilerinin duası ile talebi ile bu kainat yasalarını değiştirir mi.Olur mu böyle bir iş.

Her yorulanın oturduğu yere han otel yapılamayacağı gibi, her talebin arzunun da yerine gelmeyeceği gelemeyeceği aşikardır.

Diyelim ki Iğdır’a yağmur yağmıyor. Kıtlık olacak. Nefesi kuvvetli olanlar yağmur duasına çıktılar ve Tuzluca’ya, Kağızman’a veya Ağrı’ya yağacak olan yağmuru Iğdır’a kaydırdılar. Iğdır’a yağmur yağdı ve kıtlıktan kurtuldu.

İyi de bu bencilliğin adaletsizliğin daniskası olmaz mı? Diğer kentlerin yağmurunu çalacaksın.Kendini kurtaracaksın.Onların suçu günahı ne.

Böyle adaletsizliğe Yaradan izin verir mi sanırsınız.

Senin çocuğun tembellik etmiş. Dersine çalışmamış. Diğeri ise göz nuru dökmüş. Yıllar yılı hazırlanmış. Emek vermiş para harcamış. Ama senin haylaz çocuğun son gün dua edecek, türbeye çaput bağlayacak ve sınavı kazanacak. Adalet bunun neresinde olur.

Sen bütün başarı şartlarını yerine getir. Ondan sonrada maneviyatını yüksek tutmak için dua et. Yakınların da dua etsin. Bu size moral verir. Motive eder dürtüler. Buna kimsenin itirazı olamaz.Ama hiç bir şey yapmayıp sadece dua ile sorunları çözmeye çalışırsan havanı alacağın ve aldığın muhakkaktır.

Tanrı’nın adaletine koyduğu kurallara, yasalar,sen dua ile, yakarma ile yön vereceksin, değiştirteceksin.Sen inançlı mu’min bir kardeş olacaksın bizler ise zındık ha.

Tanrı ancak kendi koyduğu yasalara bakar. O kurallardan milim sapma oynama olması O’nun yaratıcılığına halel getireceğini göremiyorsunuz.

Şayet o hasta eceli vakti gelmişse ölecektir. Dua ile onun ömrünü uzatmaya çalışmak bu yasalara boyun eğmemek anlamına gelir.

Siz çalışın gayret edin. Tevfik, uygun görme Tanrı’dandır.

Ama siz kendi bencilliğiniz, tembelliğiniz adına özel bir muamele istiyorsunuz Tanrı’dan.

Yağma Hasan’ın böreği mi var.

Sizin adaletinizi de inancınızı da yiyim ben.

0 Paylaşımlar

 

Benzer Haberler

0 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir